Ikinci dünya savaşının Avrupa sahnesi Almanya'nın 1939 yılında Polonya'ya saldırmasıyla başladı. Polonya işgalinin devamında Almanya müthiş hava ve kara gücüyle neredeyse Avrupa'nın tamamını işgal etti. Tabii ki Amerika kıtasında bulunan Amerika Birleşik Devletleri bu gelişmeleri yakından takip ediyordu. Ama Amerika Birleşik Devletleri halkı özellikle Birinci Dünya Savaşı'na niye katıldıklarını ve savaşa dahil olunca kendilerine ne artılar getirdiğini anlamamıştı.
İkinci Dünya Savaşı başladıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri'ndeki insanlar kilometrelerce ötedeki bir savaşa dahil olmak istemiyorlardı. Zaten Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika Birleşik Devletleri askeri harcamalarını neredeyse tamamen durdurmuştu. 1925 yılında Amerika Birleşik Devletleri ordusundaki asker sayısı sadece 134.000 kişiydi. Ayrıca ileri düzeyde uçak üretimi yapmalarına rağmen orduda hava kuvvetleri birimi de yoktu. Yapılan uçaklar hep sivil amaçlara hizmet eden uçaklar
Çünkü devlet savunma sanayisi üretimlerini kısıtlamıştı ve bu üretimlere neredeyse hiç kar vermiyordu. Bu durum karşısında da şirketler savunma sanayisi üretimlerini askıya almışlardı. Ama 7 Aralık 1940 tarihinde Japonların Perherber'e saldırması ve bu saldırıdan 4 gün sonra Hitler'in Amerika Birleşik Devletleri'ne savaş ilan etmesiyle Amerika Birleşik Devletleri artık tamamen savaşın içindeydi. Peki savunma sanayisi yok denecek kadar az olan Amerika Birleşik Devletleri nasıl oldu da bir anda süper güç haline geldi?
Genellikle kara ordusu için yapılan üretimlere değineceğiz. Almanya, Hitler'in iktidara gelmesiyle tank üretimine ağırlık verirken Amerika Birleşik Devletleri ise otomobil üretimine öncelik vermişti. Avrupa'da el yordamıyla üretilen otomobillere sadece zenginler sahip olabilirken Amerika Birleşik Devletleri'nde ise neredeyse her ailede bir otomobil bulunuyor
Yine o dönemde Alman ordusu hızla büyürken Amerika Birleşik Devletleri asker sayısı sıralamasında dünyada gitgide gerilere düşmeye başlamıştı. Ve Hollanda'nın önünde 18nci sırada yer almaktaydı
1930'lu yılların ortasında Amerika Birleşik Devletleri ordusunda sadece 488 makineli tüfek 235 tane sahra topu ve 18 tane orta sınıf tank bulunuyordu. Avrupa'daki savaş başladığında Almanya'nın 2.000 tankı varken Amerika Birleşik Devletleri'nin 325 tankı Almanya'nın 8.500 uçağı varken, Amerika Birleşik Devletleri'nin 1.700 uçağı, Almanya'nın yaklaşık 4.5 milyon askeri varken, Amerika Birleşik Devletleri'nin ise sadece 20.000 askeri vardı. O dönemde Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Franklin Delano Roosevelt 'de savaş karşıtı birçok açıklama yapmaktaydı. Ama 1940 yılı Haziran'ında Almanya'nın Hollanda'yı işgal etmesiyle askeri sanayisini güçlendirmek için adımlarını atmaya başladı. Çünkü ibrenin elbet Amerika Birleşik Devletleri'ne döneceğini biliyordu ve hazırlıksız yakalanmak istemiyordu. Hollanda rahatça yenildiyse Askeri sıralamada bir önündeki ülkenin de şansı yoktu. Fransa'nın da kolayca teslim olması üzerine acil önlemler alınması gerekliliği iyice kendini hissettirmişti.
Ama Amerika Birleşik Devletleri'nin silah üretimi çok düşük
Roosevelt ülkedeki en büyük otomobil üreticilerini ağır sanayi üreticilerini ve maden şirketlerini bir toplantıya çağırdı. Konu savaş üretimini arttırmak üzerineydi. Bu şirketlerin içindeki en önemli şirket ise General Motors'tu. Avrupa'da el yordamıyla üretilen otomobillerin aksine makineler ile seri üretim yapan bir otomobil şirketiydi. Amerika Birleşik Devletleri'nde üretim hattı denen sistemin öncüsüydü ve ilk denemesi makineli tüfekler üzerine olacak
Almanya 1940 yılının sonuna doğru 59.000 makineli tüfek üretmişti. Fakat Amerika Birleşik Devletleri Brownie gibi bir üreticiye sahip olmasına rağmen üretimi çok düşüktü. Motor fabrikalarına getirilen makineli tüfekten küçük parçalarına kadar söküldü. General motorsunun şanzıman üreten bir alt şirketi bir yılda 280.00 makineli tüfek üreteceğinin garantisini hükümete verdi. Şirket sadece bir ayda29.000 makineli tüfek teslim etti. Bu da taahhüt edilen miktarın çok üzerinde bir sayıydı. Bu rakamı 12 ile çarptığımızda 100.000 makineli tüfek daha fazla üretilecek anlamına geliyordu. En önemlisi ise elle üretilen tüfeklerin maliyetinin dörtte biri fiyatına üretilmişlerdi
İkinci Dünya Savaşı boyunca Almanya yaklaşık 1.200.00 makineli tüfek üretmişti. Amerika Birleşik Devletleri ise yaklaşık 2.600.000 makineli tüfek üretti. Ama Amerika Birleşik Devletleri'nin 1.400.000 fazla üretimine rağmen üretim maliyetlerine baktığınızda aşağı yukarı Almanya ile harcanan miktar aynıydı. Tabii ki sadece makineli tüfeği daha fazla ve daha ucuza mal etmek savaşı kazandırmıyor. General Motors gibi birçok şirketin savaş üretimine destek vermesi gerekiyor
Fakat özellikle Rose 1933 yılında çıkardığı yasa ile savunma sanayisi üretimi yapan
şirketlere ağır vergi yükü getirmişti. Bunun sonucunda tasarım meraklısı birkaç şirket dışında Bütün şirketler farklı alanlara yönelmişti. Yani savunma sanayisiyle arasında soğuk rüzgarlar esmekteydi. Ama Roosevelt bu şirketlere ihtiyacı vardı. Bu sefer de Roosevelt 7 yıldır savunduğu yasayı değiştirerek silah üretimi yapan şirket devlet desteği verileceği ve kotalarını tutturan şirketlerin daha yüksek kar payları alacaklarını açıkladı. Bu da şirketlerin savaş sanayisine yönelmelerini kolaylaştırdı. Roosevelt 1940 yılının sonlarına doğru yaşanan Britanya hava Savaşları sonunda biraz rahatlamıştı. Çünkü Britanya'da düşseydi ibre direkt Amerika Birleşik Devletleri'ne dönebilirdi. Ayrıca Pasifik'te Japonlar da Amerika Birleşik Devletleri'ni hedef alan açıklamalar yapmaya başlamıştı ve Amerika Birleşik Devletleri savaşa tam olarak hazır değildi. Amerika Birleşik Devletleri'nin en önemli sorunu Almanların en iyi olduğu konu üzerineydi. Bu konuda tank üretimiydi
1939 yılında Amerika Birleşik Devletleri ayda sadece 13 tank üretebiliyor. O yıl Almanya'nın elinde hazır konumda 2.000 fazla tankı vardı. Ve teknolojileri oturmuştu. Amerika Birleşik Devletleri Almanya ile denk hale gelmek için hızlı bir üretim sürecine muhakkak girmeliydi
Burada devreye giren ise yine otomobil üretimi yapan şirketiydi. Zaten de General Motors'un alt şirketlerinden biriydi. Tank üretimi konusunda bilgisi yoktu. Ama yeni model Otomobil üretmek için üretim hattındaki makineleri yenileme konusunda çok çok uzmandı. General Motors'un aksine otomobil fabrikasını tank üretimine çevirmeyi seçmedi. Bunun yerine hızlıca yeni fabrikalar kurup üretim üretim hattını tanklara göre dizayn edecekti. Bu sırada hiç tank görmemişler mühendisleri makineli tüfek üretimi için uygulanan yöntem ile eldeki bir tankı en ufak detayına kadar parçalayarak tanklar için neler gerekli öğrendiler
Ama bu makineli tüfek gibi basit bir montaj gerektiren bir teknoloji değildi. Binlerce parçaya sahipli ve montajı çok karışıktı. Ilk seri üretimi planlanan M3 tankları 6 ay gibi kısa bir sürede toplu üretim ise Amerika Birleşik Devletleri'nin ilk tank fabrikası olan tank fabrikasında 1941 yılının mart ayında başlayacaktı. Fakat bu tanklar üretilirken özellikle zırh parçalarını birleştirmek çok zaman almaktaydı Çünkü o dönemki üretimlerde metalleri birleştirmek için perçin kullanılıyordu. En önemli sorunlarından biri de vasıflı işçi gerektirmesiydi. Avrupa'ya gidip Alman tanklarını inceleyen yetkililer zırhları birleştirmek için kaynak kullanıldığını bu yöntem ile birleştirme hızı artmış hem de tankların daha hafif ve daha ucuza imal edildiğini gördüler. Fabrika açılmadan önce Amerikalılar günde 2 tank üretirken fabrika açıldıktan sonra bu sayı günde 6 tanka çıkmıştı. Yani ayda 180 tank demekti. Üretim ayda 13 tanktan 180 tanka çıkmıştı. Bu da üretimin yaklaşık olarak bir yılda 14 kat arttığını göstermekte
Amerika Birleşik Devletleri'nin savaşa girdiği 1941 yılının sonunda Amerikalılar 4.000 tank üretmişlerdi. Almanlar ise 1941 yılında 2.400 tank üretebilmişlerdi. 1942 yılında ise Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunan neredeyse Bütün otomobil şirketleri, savaş malzemesi üretmeye başlamıştı. Bunların başında tank ve piyade silahları geliyordu. Tabii ki sadece silahlar değil, ordunun ihtiyacı olan bütün savaş malzemeleri, Bu üretim mantığıyla üretilmekteydi. Amerika Birleşik Devletleri Almanların aksine zaman kaybettiren el işçiliğine değil, basit üretime önem veriyordu. Ayrıca Almanlar günümüzde hayranlıkla baktığımız teknolojiler için karışık mühendisliğe önem vermekteydi.
Amerika Birleşik Devletleri'nde ise tam aksine mühendislik ne kadar basitse o kadar iyiydi. Çünkü kalifiye işçi gerektirmiyordu.
Amerika Birleşik Devletleri'nin üretimde önem verdiği diğer bir konu ise kamyonlardı. Kamyonlar neden önemliydi derseniz, hangi ülke olursa olsun kaybedilen muharebelerde ikmal sorunlarına muhakkak değiniyoruz. Amerika Birleşik Devletleri de düzenli ikmalin başarı getirdiğini çatışmaları takip ettiğinden anlamıştı. Artık Birinci Dünya Savaşı'ndaki gibi durağan siperler arası çatışmalar yaşanmıyordu. Karada ikmali sağlayacak en önemli teknoloji ise kamyonlarda.
Kamyonlar aklınıza gelebilecek her türlü savaş malzemesini ana ikmal kollarından cepheye götüren araçlardı. Yeri geldiğinde de personel taşıyıcı olarak da kullanılabiliyorlardı. Almanya 1939 yılında savaşa girerken Ikmal hatları için atlara bel bağlamıştı. Almanya'nın o dönem üretebildiği kamyon teknolojisi de yoktu. Almanlar Fransa işgalinden sonra Peugeot fabrikalarından edindikleri bilgiler ile kamyon üretimine başlamışlardı
Ama Almanların birçoğu araba kullanmayı bilmiyordu. Amerika Birleşik Devletleri'nde ise durum tam tersiydi. Amerikan ordusundaki birçok asker araba kullanmayı biliyor. Hatta ufak tamirler bile yapabiliyorlardı. Amerikalılar kamyonlar içinde tek model tasarlayıp seri üretime geçmeyi düşündüler
Ama Almanlar birçok alanda olduğu gibi çeşitli tasarımlar ürettiler. Fakat araçlar bozuldukça parça yetiştirmek sıkıntılı oluyordu. Amerikan ordusunda ise kamyonlar bozulduğunda çok basit şekilde tamir edilebiliyorlardı
Amerika Birleşik Devletleri'nin diğer bir önemli üretimi ise ciplerde. Çok basit bir tasarımla neredeyse 2 dakikada bir jeep fabrikadan çıkmaktaydı. Amerika Birleşik Devletleri savaşa girdiğinde 250.000 jeep bulunuyordu. Amerikan askerleri kamyonlar ya da jeepler ile cepheye taşınırken Alman ordusunun büyük çoğunluğu tren ile cepheye yakın bir bölgeye getirilip ana cepheye ise yürüyerek hareket etmekteydi.
Amerikalıların en büyük avantajlarından biriyse Teknoloji cepheye uyum sağlamadığı zaman gerekli parçalar hemen değiştiriliyor ve seri üretime devam ediliyordu. Hatta aynı tip teknolojilerde eldeki araçlar modifiye edilerek yeni standartlara ulaşmaktaydı
Tanklar ilk olarak Afrika cephesinde kullanılmışlardı ve eksikleri hemen öne çıkmaya başlamıştı. Amerikalılar hemen M3'leri güncelleyip M4 yani üretmeye başladılar. M3 göre daha iyi bir tanktı ve M3'den daha ucuza üretilmekteydi.
Tabii burada bir hatırlatma yapmamız gerekiyor ki el-Amaney savaşında Almanlar ve İtalyanların elindeki tankların birçoğu İtalyan yapımı tanklardı. Almanlar birçok cephede aynı anda savaşırken üretimi arttırmaları gerekliydi
Ama Almanya'nın üretimi günden güne gerilemekteydi. Üstelik çok önemli bir hata daha yapılmıştı. Cepheye yeni askerler sürmek için fabrikalardaki ustalaşmış işçiler askere alınmaya başlanıp yerine köle işçiler yerleştirilmiş bu maliyeti düşürüyordu ama zaten düşmana göre yavaş olan üretim iyice yavaşlamaya başlamıştı. 1942 yılında Almanya yaklaşık 2.200, Birleşik Devletleri savaşa girdiğinde tank üretirken Amerika Birleşik Devletler, 25.000 bin tank üretmişti. Amerikalılar 68 günde bir ordu grubuna yetecek kadar tank üretmekteydi. Hatta üretim fazlalığından artanları İngilizlere ve Sovyetlere de tank yardımı yapılıyordu
Pasifikte ise Japonların hızlı ilerlemesi, Amerika Birleşik Devletleri savaş endüstrisine önemli bir darbe vurmuştu. Amerikan ordusunun en önemli ikmal gücünün kamyonlar olduğunu belirtmiştik. Bu kamyonlar hepimizin bildiği üzere tekerlekler üzerinde ilerlemekte
Amerikalıların tekerlek yapımı için kullanılan kauçukun %90'ı Pasifik'ten gelmekteydi. Ve sadece teker değil birçok alanda kullanılan plastik üretimi durma noktasına gelmişti. Amerika Birleşik Devletleri kauçuk yoktu belki ama bol miktarda petrol vardı. Hemen sentetik plastik fabrikaları kurularak bu sorun da çözülmüş oldu. Bu plastik sorunun çözümünde Amerikan şirketleri birbirine rakip olmalarına rağmen ortak çalışmalar yapmışlardı ve bu ortak çalışmalar neredeyse bütün alanlarda gerçekleşiyor
Amerikalıların düşüncesi şuydu. Ben geliştirdiğim bir konuyu diğer şirketiyle paylaşırsan diğer şirkette benim zayıf olduğum alanda bana destek çıkar. Böylece ikimiz de kazanmış oluruz
Almanya'da ise bu durum tam tersiydi. Şirketler daha iyisi için hep yarıştıklarından bu tip paylaşımlar yok denecek kadar azdı. Hatta bırakın paylaşımı şirketler düşmandan saklanıyormuşçasına gizliliğe önem vermekteydiler
Amerikalıların üretimdeki bir önemli kararı da işçiler üzerineydi. 1942 yılında 4 milyon erkek askere alınmıştı. Almanlar tecrübeli işçileri cepheye yollamışlar ve köle işçiler çalıştırmaya başlamıştı. Fakat Amerikalıların böyle bir şansı yoktu ama üretim bandı zihniyetinde Amerikan fabrikalarında çalışacak işçilerin, vasıflı işçiler olmasının da gereği yoktu. Bunun için kadınlar fabrikalarda çalıştırılmaya başlandı. Almanya'da kadınların doğurganlığı ön plandayken Amerika Birleşik Devletleri'nde ise üretime ortak olmaları ön plana çıkmıştı.
1942 yılı sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde 3 milyon kadın fabrikalarda çalışıyordu. Amerika Birleşik Devletleri'nin en önemli bir diğer artısı ise savaş araçlarını transfer etmek üzerineydi
Pasifik'teki adalara, Avrupa'ya, Afrika'ya nereye olursa olsun savaş araçları gemiler ile taşınmaktaydı. Bu gemilere daha çok malzeme yerleştirmek önemliydi tabii ki.
Amerikalılar buna da bir çözüm bulmuşlar özellikle tanklar, kamyonlar, jeepler gibi savaş araçları basitçe sökülüp kutulanıyordu. Böylece daha az yer kaplıyorlar ve üst üste istiflenebiliyorlardı. Transfer merkezine gelen araçlar hızlı bir şekilde montajlanıp savaşa hazır hale geliyorlardı
Amerika Birleşik Devletleri artık süper bir üretim gücü haline gelmişti. Hatta kendi ordusunun ihtiyacının çok çok üzerinde üretim yapıyordu. Savaş boyunca Sovyetler Birliği'ne toplamı 400.000 ulaşan jeep ve kamyon 12.000 tank veya zırhlı araç ve12.000 uçak gönderilmişti. Özellikle Normandiye çıkarması için yapılan hazırlıklar da Britanya tam bir askeri malzeme deposuna dönmüştü
Sonuç olarak İkinci Dünya Savaşı Amerika Birleşik Devletleri'ni askeri üretimde bir numaraya taşımıştı. Doğru tercihler, hızlı üretim çabaları, vasıflı işçi gerekliliğinin az olması, şirketleri yarıştırmak yerine ortak üretime teşvik edilmeleri ihtiyaçların iyi anlaşılması ile çeşitlilikten ziyade gerekliliğe önem verilmesi, ileri karmaşık mühendislikten ziyade, basit mühendisliğin kullanılması gibi konular Amerika Birleşik Devletleri Ordusu'nu bir anda süper güç haline getirmişti
Sonuçta bu üretimler savaşı kazandıran teknolojiler olmuştur. Savaş bittikten sonra bu üretim mantığı Askeri sanayi dışında da kullanıldığından Amerika Birleşik Devletleri ekonomisi dünyanın en önemli ekonomilerinden biri haline gelmiştir.