20 Ağustos 2023 Pazar

Ağrı İsyanı

 


Türkiye Cumhuriyeti 1923'te kurulduktan sonra Anadolu topraklarında bir cumhuriyet kurma girişimi daha olmuştu. 

1925  Şeyh Said İsyanı'ndan sonra isyancıların bir kısmı çevre vilayetleri, bir kısmı da çevre ülkelere kaçmışlardı. Sığınılan ve örgütlenilen başlıca yerlerden biri de Türkiye İran sınırıydı. Mayıs 1926'da Yusuf Taşo adamları İran sınırına geçip Ağrı Dağı'na gelmiş ve civar köylerden hayvanları çalıp adeta kendilerine dokunulmaz ilan etmişlerdi. Bunun üzerine bölgeye ön inceleme amacıyla giden 28 nci piyade alayı Sorunun beklenenden büyük olduğunu görüp birkaç çatışmadan sonra geri çekildi. Çatışmada birçok asker şehit oldu. Bu geri çekilme, isyanın büyümesine sebep olacaktı. Isyancılar Türk askerini püskürttük. Türk askerini ezdik diyorlardı

Şeyh Sait'in intikamı alınıyor söylemlerine Milliyetçi söylemlerin de eklenmesiyle isyana, broheski tello ve eski Osmanlı Yüzbaşısı İhsan Nuri Bey de katılmıştı. Bu ise Bu isyan dini bir ayaklanmadan ziyade milliyetçi bir ayaklanmaydı. Ilerleyen günlerde askeri birlikler geniş çaplı bir taarruz planı yaptı. Fakat bunun haberini alan isyancılar birkaç kişilik gruplar halinde tepelere yerleştirdiği adamlarıyla askerleri oyalayıp İran'a kaçtılar. 

Isyancıların varlıklarını sürdürdüğü her ay katılımlar daha da fazla artıyordu. Bu süreçte sürekli girip çıktıkları İran sınırı onlara adeta dokunulmaz bir zırhın içine alıyordu. İran hükümeti isyana destek olmamıştı

Ama sınırdan geçenlere de bir şey dememişti. Düzenlenen taarruzlar sonucunda ülkede isyancı kalmamıştı. Ama İran sınırında toplu bir grup oluşturmuşlardı. Üstelik bölge şartlarına alışkın olduklarından dolayı çatışmalar sırasında üstün geldikleri doluyordu. Fakat bu vurgaç taktiğinin uzun süre başarılı olmayacağını ve kendilerini hedeflerine ulaştırmayacağını düşünen isyancılar mücadeleyi başka alanlara taşıdı. Destek için dış yardım talebinde bulundular


Tam bu sırada Kürt Ermeni dayanışmasını temsilen kurulan cemiyeti devreye girdi. Isyanı dünyaya tanıtacak ve cumhuriyeti kuracak örgüt belli olmuştu. Dönemin gazeteleri Kürt Cemiyeti teşkilatıyla Ermenilerin birleştiği anlaşılıyor 
başlıklı yazılar yayınlamaya başlamışlardı. Hoybun Cemiyeti ve Asiler planlı şekilde hareket etme yönünde hemfikir oldular. Türkiye sınırlarına yakın yerlerde toplantılar yaptılar. Örgüt binaları kurdular

Bu toplantılara Ermeni Taşdak Cemiyeti'nden emrizyon ve Aris, İngiltere'yi temsilen de Yüzbaşı katılmıştı. Türk basınına göreyse ünlü ajan Laurran, isyanı, Bağdat'ta hoca kılına girerek tetiklemekteydi. İngiliz yüzbaşı Ermeni ve Kürt isyancılara şunları söyleyecekti. İngilizler Kürtlere para yardımının yanında silah ve mühimmat yardımı yapacaklardır. Masturiler Kürt kıyafeti giymek suretiyle Kürtlerin yanında isyana katılacaklardır

Yine bu toplantıda Yunanistan ve İtalya'dan gelecek silah yardımları görüşülmüştü. Cemiyetinin ortaya çıkmasıyla silahlı direniş uluslararası bir boyut kazanmış ve Kemalist Türkiye karşısında kim varsa temasa geçilmişti

temasa geçilen ekiplerden biri de temmuz 1928 raporuna göre ihtilali mukaddes cemiyetiydi. Paris'te bulunan bu cemiyet hilafet yanlısı eski Osmanlıları temsil etmekteydi. Bu cemiyetle de anlaşmalar yapılmıştı

Van, Bitlis ve Erzurum'da Ermeni hakimiyeti kabul edilecek. Kürtlere özerklik değil, tam bağımsızlık verilecekti. Yönetim kadrosuyla iş birliği yapılmış olsa da eski Osmanlı'yı arzulayan bir kısım memur ve kanaat önderi Ermeni ve Kürtlerle iş birliği yapıp Anadolu topraklarını onlara bırakmaktansa Mustafa Kemal'le beraber savaşırız diyerek desteğin sınırlı bir düzeyde kalmasını sağlamışlardır. Mesela Rizeli Ebu Rahrar Hasan Efendi şöyle söylemiştir. Vallahi billahi şimdi Mustafa Kemal'e muhalifim bu hareket tahakkuk etsin. Onun en büyük dostu ve fedaisi olacağım. Ben hürler fedailer babasıyım. Benim Rize'de sözüm geçer. Bir çete teşkil eder, Ağrı Dağı'nı başlarına yıkarım


Müslümanlık başka, Mustafa Kemal Paşa'ya darılmak başkadır. Bu dargınlık meselesini biz aramızda hallederiz. Aile meselesidir. Vatanın bir zerresine canım feda olsun

Fakat Hoybon Cemiyeti yine de aldığını almış, isyanı dünyaya duyurmuş, gerekli silahları toplamış ve özellikle birçok aşireti isyana destekler seviyeye getirmişti. Bunda isyanın uzun yıllara yayılmasının da etkisi oldukça fazlaydı

Çünkü Türk ordusu karşısında toplu bir düşman göremiyordu. Üstelik isyancılar ilerleyen yıllarda yanlarına ailelerini de almış ve tüm Kürt halkını ayağa kaldırmak amacıyla propaganda çalışmalarına başlamıştı. Onlara göre kadın, yaşlı, herkes ayaklanmaya katılıyor ve bağımsızlık istiyordu. Fakat bu ayaklanmaya katılmayan Kürt aşiretler, katılanlardan daha fazlaydı. Yine bölgedeki Türkmenler de ayaklanmalara katılmamıştı. Cemiyeti İngilizlerden aldığı bir telsiz şebekesiyle bir matbaayı Ağrı Dağı'na göndererek isyanın başkomutanı İhsan Nuri Bey'in emrine vermiş ve gazete çıkarılmasını sağlamıştı. Isyancılar Ağrı'da bir cumhuriyet kurduklarını ve bir bayrağa sahip olduklarını belirtip Dış ülkelere mektuplar yollayarak tanınma taleplerinde bulunmuşlardı. Türkiye Cumhuriyeti 1929 yılına kadar defalarca bölgeye operasyon gerçekleştirmiş fakat bu operasyonlar isyancıların açık olan İran sınırından içeri girip Türk ordusundan kurtulmasıyla noktalanmıştır


1929 yılının sonlarına doğru isyancılar yolları bozmaya, demir yollarının demirlerini sökmeye, bölge halkının mallarını daha fazla gasp etmeye başlamıştı. Onların görüşüne göre 
Yol yapımı devletin egemenliğinin bölgeye daha rahat getirilebilmesi ve orduların rahat hareket edebilmesi içindi. Hayvan kaçakçılığı on, on beş küçükbaştan, yüz iki yüz küçükbaşa çıkmıştı. Çünkü isyancılar bu hayvanları İran'da satıp Operasyon için kaynak oluşturmaktaydılar. Devlet birkaç kez isyancılarla buluşmuş, af konusunu görüşmüş, fakat işin hareketinin liderleri bunu reddetmiştir. Çünkü planları oldukça iyi işlemektedir

Hedefleri bağımsız bir Kürt devleti kurmaktır. Fakat dış devletlerin kışkırtmasıyla ne kadar bağımsız olacaklardır o başka mesele. Taarruzlar sırasında Türk ordusunun birçok uçağa düşürülmüştür. Mesela tayyare bölüğü komutanı pilot yüzbaşı Selahattin Üsteğmen Abdurrahman Şerif zorunlu iniş yapmış. Uçakları secde tarafından parçalanmış, çeşitli işkenceler yapılmıştır. Isyancılar da bu süreçte çok kayıp vermiş.


Fakat isyana katılan yeni aşiretlerle mevcutları sürekli dengelenmiştir. Cemiyetine, İngiltere, Suriye ve İran destek vermiş, örgütlenmelerini sağlamıştır. Isyan artık dış basında yazılıp çizilmeye başladığında 
Atatürk, Aralık 1929 Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, Birinci Genel Müfettiş İbrahim Talibey'le geniş bir değerlendirme toplantısı yapmıştır. Artık sorunun çözülmesi için kesin tedbirler uygulanması kararlaştırılmıştır.

Artık meseleye Mustafa Kemal Atatürk el atmıştır. Çünkü o yıllarda yaşanan ekonomik kriz sebebiyle hazır olan para da bölgedeki isyanları bastırmaya gitmektedir. Bugünden sonra konuya halkın ilgisini çekmek için basına sert demeçler verilir, isyancılaron hareketleri sert bir şekilde eleştirilir. Atatürk en güvendiği arkadaşlarından biri olan Salih Paşa'yı yapılacak hareketler için 9ncu kolordu komutanlığının başına getirir. Derhal İran'a nota verilmesini ve açıktan isyancılara verilen desteklerinin son verilmesini ister. Verilen notadan basına şu bilgiler iletilmiştir. 

İran Hükümeti'nin eşkıyaya erzak ve silah vermek suretiyle açıktan açığa yapmaktan çekinmediği yardım keyfiyeti layıkıyla tespit edilmiş ve Türk efkarı umumiyesinin en geniş manasıyla duyduğu infial ve asabiyete tercüman olan hükümetimiz Tahran hükümetine oradaki sefilimiz Mahmut Şevket Bey vasıtasıyla bir nota vermiştir.

Atatürk'ün durumu ele almasıyla yapılacak askeri plan da bellidir. Ne olursa olsun İran sınırı geçilecektir. Ağrı Dağı'nın Türkiye tarafında kalan kısmından genel taarruza geçilecek asilerin her zamanki gibi İran'a kaçması sağlanacak
kaçış yönünde gizlenen Türk askerleri sınırdan kaçmaya çalışan asileri şoka uğratıp savunmasız kalmasını sağlayacaktır. Bu durumda asiler yukarıya. Sovyet Rusya sınırına girecek fakat asilere olan İngiliz desteği sebebiyle sınırlarını asilere kapatmış olan Sovyetler de kaçmalarına imkan tanımayacaktır. Plan uygulanma arefesindeyken Ağrı Dağı harici birçok yerde İhsan Nuri Paşa ayaklanma çıkarılmasını sağlar. 

Amaç
Hedef şaşırtmak, askerleri bölgeden uzaklaştırmaktır. Bu isyanlara Şeyh Sait İsyanına katılıp idam cezası verilmeyen bazı aşiretler de katılır. Bu isyanlar çok sert bir şekilde bastırılır.

Birçok aşiret, başka bölgelere zorunlu olarak göç ettirilir. Bu göçler sırasında elbette suçsuz kişiler de göçe tabi tutulur. Fakat o gün ve o şartlarda bunun ayrımını yapabilmek ne kadar gerçekçidir? Atatürk olayın derhal bitmesini istemektedir

Çünkü Batı'da da sürekli can sıkıcı demeçler veren bir Mussolini vardır. İran sınırına girmek için verilen notaya istenen yanıt gelmeyince Atatürk bu durumda bir zafiyet olduğunu düşünerek İran Tahran elçimiz Menduh Şevket Esendal'ı görevden geri çağırır.

Kurtuluş Savaşı'na çıkarken yanında bulunan asker kökenli sert yaratıcılığı tuttuğunu koparan, iş bitiren ve kendisine çok yakın olan Hüsrev Gerede'yi bölgeye elçi olarak atar. Hüsrev Gerede, İran'a gitmeden önce Yalova'ya Atatürk'ün yanına gelir. Yapması gerekenler bizzat Atatürk tarafından kendisine gazeteciler huzurunda iletilir. Atatürk Hüssev Gerede'nin yanaklarından öper. 
Hüsrev Pasaportun cebindedir. Fakat dönmeni değil, orada kalmanı, durumu dostane bir biçime sokmanı, sınır işlerini de çözümlemeni isterim. Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti devlet adamları mazinin manasız kör dövüşlerini bilir. Onu hiçbir sebep ve suretle asla tekrar etmek istemez. Der

Aslında burada söylenen açıktır. Git ve işini halletmeden dönme. Bizler gerekirse dövüşmeyi de biliriz. Bu görüşmeye basının davet edilmesi Atatürk'ün sert stratejilerinden biridir. 

Olay Sonra basın bu olayı manşetinden düşürmez, dış devletlere konu hakkında Türkiye'nin kararlılık tutumu yansıtılır. Yıllar sonra bu tavrı Hatay konusunda da uygulayacak, hem kendi hükümetine, hem dış devletlere basın aracılığıyla mesajlar verecektir. Bu gelişmelerden sonra İran'dan 11 Ağustos 1930  tarihinde cevap gelir. Türkiye'yle iş birliğine hazırız. Bugünden sonra Türk birlikleri Ağrıya saldırılarını arttırarak devam ettirir

Özellikle Asilerin yiyecek ve su ihtiyaçlarının karşılandığı bölgeler ele geçirilir. Yerel aşiretlerden de artık asilere destek gelmemeye başlar. Tehditle alınan birçok erzak da bitme noktasına gelmiştir. Üstelik isyancılar arasında yer alan birçok farklı aşiret de kendi aralarında sürtüşme yaşamaya başlamıştır. Eylül 1930 yılında gerçekleşen son darbe saldırısında birlikler Ağrı Dağı'na doğru hücuma geçer. Tam bu esnada İran sınırını geçen ikinci birlikten askerlerimiz isyancıların kaçış alanını kapatır. Alan, gün gün daraltılıp, asiler grup halinde etkisiz hale getirilir. Isyancılarla beraber bulunan Ermeni Taşnak temsilcisi gelişmeler karşısında İhsan Nuri Bey'e
Şu öneriyi yapar. Eğer biz 24 saat içinde Ağrı'yı terk etmezsek hepimiz Türklerin eline geçeceğiz. Isyanın öncülerinden olan Broeski Tello bütün kadın, çocuk ve ihtiyarların öldürülmesi fikrini ortaya atar. Isyancılar aileleriyle birlikte gelmiştir
Ve Türk askerinin ilerleyişi sonrası bir kısmı ailelerini düşünmeye başlamıştır. Ona göre bütün bağları korkmuş savaşçılar daha iyi direnecek ve savaşacaktır
üstelik daha az insanın karnı doyurulmak zorunda kalınacaktır. Fakat bu karar büyük bir tartışmayı beraberinde getirir. Yapılan tartışmalar sonunda bir sonuç elde edemeyeceğini anlayan eski tello kararlılığını göstermek için kendi ailesinden 10 kişiyi öldürür kendisine müdahale edilir ve bir yolu bulunup bölgeden uzaklaştırılır. Başkomutan İhsan Nuri de Ağrı Dağı'nı tamamen bırakıp başka bir bölgeye geçip toplu halde direnmeyi önerir. Fakat kapan kısılmış her taraf tutulmuştur. Yine de
İhsan Nuri Bey çok az bir grupla İran sınırına kaçmayı başarır. Fakat geri kalan birçok asi ve ailelere çoğunlukla uçakların bazen de makineli tüfeklerin hedefi olurlar
maalesef kurunun yanında yaş da yanmıştır

Fakat göz göre göre bir köye gidip toplu bir kıyım söz konusu değildir. Ermeniler bu olaylarda çok az kayıp vermiş olan Kürt kökenli insanlar olmuştur. Olaylara Fetih El Arap gazetesinin gözüyle bakacak olursak 21 Ekim 1930 tarihinde şöyle yapmışlardır. Kürtler ezildiler onları ateşe sürenler için Türkler veya Kürtler ezilsin mühim değildir. Türkler bu başarıyla övünmezler. Çünkü ölen kardeşleridir. Kürtler iyi ders aldı. Gördüler ki yabancı vaatleri bir yere kadar gelir. Felaket baş gösterince ortada görünmezler.

Bu harekette Ermenilerin rolü büyüktür. Kürtler unutmasın ki şerefli ve dolu Türk tarihinden ayrılarak ecnebi boyunduruğuna girmek feci bir gaflettir
Kendi menfaatlerini arayan bir takım halisler, ecnebi yardımlar ve cemiyeti akvam sözleriyle masum Kürtleri kandırdılar. Onları isyana teşvik ettikten sonra onları bırakıp kaçtılar. Ilerleyen günlerde küçük ve büyük Ağrı Dağı tamamıyla Türk ordusunun kontrolüne girdi.

Türk birlikleri tarafından kontrol edilen bu bölge resmi olarak 23 Ocak 1932  imzalanan uzlaşma, adli tesviye ve hakem anlaşmasıyla İran tarafından resmen Türkiye'ye bırakıldı.

İlerleyen zamanlarda İran'dan gelecek yeni bir isyanın önüne geçilmiş oldu. Atatürk'ün elçi olarak atadığı Hüsrev Gerede verilen görevi layıkıyla yapmıştı. Mustafa Kemal Paşa da doğu sınırlarımızda genel asayişi ve milli birliği bozmak
Şaki ve asileri imha edenleri takdir ve tebrik ederim demişti. 1932 yılında isyancıların yargılanması Adana Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Mahkeme çalışmalarını kısa bir zamanda tamamladı

34 kişi idama mahkum edildi. Birçok kişi isyana katılmasına rağmen bir süre sonra afla beraat etti. Fakat hepsi başka bölgelere sürüldü. Sürgün yiyen bazı kişilerin anlattıklarından dinlediklerimize göre bir kısmı hükümete, bazıları bizzat Atatürk'e yazdığı mektuplar sonrası doğdukları topraklara geri döndüler. Bölge 1937  Dersim isyanına kadar nispeten sessiz kalacak. Cumhuriyet hükümeti bölgeye okul, sağlık kuruluşu ve demir yolu yapmaya devam edicekti. 

Mustafa Kemal Atatürk'ün yazmış olduğu mektubun şu dizileriyle bitirelim. Kürtlerin devletten ayrılarak İngilizlerin himayesinde bağımsız Kürdistan kurmaları teorisini tasvip etmem Çünkü bu teori muhakkak Ermenistan lehine İngilizler tarafından tertip edilmiş bir plandır. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder