25 Ağustos 2024 Pazar

Thomas Jefferson


 d.13 Nisan 1743 - ö. 4 Temmuz 1826), Amerika Birleşik Devletleri'nin üçüncü başkanı. 1801-1809 tarihleri arasında başkanlık görevini sürdürdü. Eski Virginia valisidir. Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nin asıl yazarı olması ve ABD'deki Cumhuriyetçilik akımının ideallerini savunması ve yayması nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri'nin kurucu babaları arasında en etkili olanlarından biri olarak kabul edilir. Jefferson, Amerika'yı hep Cumhuriyetçiliği savunan ve İngiliz İmparatorluğu'nun emperyalizmine karşı gelen büyük bir Özgürlük İmparatorluğu'nun ardındaki güç olarak tahayyül etmiştir.

Amerikan Kongresi, Bağımsızlık Bildirgesi'ni yazmaları için Jefferson ile beraber John AdamsBenjamin FranklinRoger Sherman ve Robert R. Livingston'ı görevlendirmiştir, ama komite bildirgenin ilk taslağını kaleme alma görevini Thomas Jefferson'a vermiştir.

Jefferson'ın resmi 2 ABD dolarının ön yüzünde bulunmaktadır.

Virginia Eyalet Meclisi'nde çalışmış ve daha sonra Virginia valisi olmuştur. Görevi başındayken yasaları daha demokratikleştirmeye çalışmış, dinî özgürlük sağlanması için büyük çabalar harcamıştır. 1784-1789 yılları arasında Fransa'da büyükelçilik görevinde bulunmuş ve Fransız İhtilâli yandaşlarına, kendisi de Amerika'nın bağımsızlığını savunduğu için yakınlık göstermiştir.

1790 yılında Amerika'da George Washington'ın bakanı olmuş fakat bakanın diğer danışmanları ile arasında anlaşmazlıklar yaşandığı için görevinden ayrılmıştır. 1801 yılında kendisi başkanlığa adaylığını koymuş ve rakibi Aron Burr ile aldığı oy sayısı eşit çıkınca Temsilciler Meclisi tarafından oybirliği ile başkan seçilmiştir.

Jefferson görevi süresince endüstrileşmeye karşı çıkmış, Amerika halkının tarımcı yapısını korumaya çabalamıştır. Avrupa ile Amerika arasındaki ticarî ilişkilere bazı yasaklar koymuş iki dönem başkanlık yaptıktan sonra üçüncü kez adaylığını koymamış ve kendi kurmuş olduğu Virjinya Üniversitesi'ne dönmüştür. ABD'nin 50. bağımsızlık gününde ölmüştür. 2. Başkan John Adams'dan birkaç saat önce ölmüştür. Son sözleri ise "Is it the fourth?" (Bugün dördü mü?) oldu.



Avukatlığa devam ederken, Jefferson bir yandan da siyasetle ilgilenmeye başlamış


ve 1769 yılından itibaren Virginia'nın yerel meclisinde Albemarle County bölgesini temsil etmiştir. 1774 yılında İngiliz Parlamentosu'nun Amerikan kolonilerini cezalandırmak amacıyla çıkardığı yasalar (Coercive Acts) üzerine, bu yasalara karşı çıkan bir dizi ilke kararını kaleme almış, daha sonra bu kararlar onun ilk basılı yayını olan A Summary View of the Rights of British America olarak yayınlanmıştır. Söz konusu yasalara karşı ilk tepkiler hukuki konularda anayasaya aykırılık temeline dayanan eleştiriler iken, Jefferson argümanlarını o günler için oldukça radikal bir fikir olan kolonilerin kendi kendilerini yönetme haklarına dayandırmıştır. Jefferson ayrıca söz konusu Parlamento'nun sadece Birleşik Krallık üzerinde hakimiyeti olan bir yasal güç olduğunu ve kolonilerde herhangi bir yasama hakkı olmadığını iddia etmiştir. Thomas Jefferson'ın kaleme aldığı bu eser, asıl olarak ilk Koloniler arası kongrede Virginia'yı temsil edecek komite için bir açıklamalar kitapçığı olarak yazılmış olmasına rağmen, bu Kongre'de fazlasıyla radikal bulunmuş ve kabul görmemiştir. Fakat, yine de bu fikirler daha sonra Amerikan bağımsızlığının teorik temellerinin oluşmasını sağlayan ana kaynaklar arasında sayılmış ve bu yüzden Jefferson'ın bağımsızlık hareketinin öncüleri arasında en önde gelenlerinden biri olarak kabul edilmesini sağlamıştır.


Jefferson, Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nın başlamasının hemen ardından, Haziran 1775'te on üç koloninin katılımıyla toplanan ikinci Kongre'de delege olarak yer almıştır. Kongre Haziran 1776'da bir bağımsızlık bildirgesinin kaleme alınması fikrini tartıştığı sırada, Jefferson bu bildirgenin hazırlanması için görevlendirilen Beşli komite'ye seçilmiştir. Komite, muhtemelen Jefferson'ın "yazar" olarak sahip olduğu itibar ve ün dolayısıyla bildirgenin ilk taslak halini hazırlama görevini Jefferson'a vermiştir. Esasen bu sorumluluk, verildiği esnada rutin bir görev olarak düşünülmüş ve Komite'nin hiçbir üyesi tarafından tarihi bir görev olarak görülmemiştir. Jefferson, kendi hazırladığı Virginia Anayasa taslağını, George Mason'ın hazırladığı Virginia Haklar Bildirgesi'ni ve diğer kaynakları esas almak ve Komite'nin diğer üyelerinin de desteğini almak suretiyle Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nin taslak halini tamamlamıştır.



Jefferson'ın hazırladığı ilk taslağı Komite'ye sunmasının ardından, Komite taslak üzerinde bazı küçük değişiklikler yaparak taslağı 28 Haziran 1776 tarihinde Kongre'ye sunmuştur. Birkaç gün süren görüşmeler sonucunda, Kongre taslak metni üzerinde bazı değişikliklere gitme ve taslağın neredeyse dörtte birini çıkartma kararı almıştır. Jefferson'ın itirazlarına rağmen çıkartılan bu bölümlerden bir tanesi de köleliğe ve köle ticaretine eleştirel yönden yaklaşan bir bölüm de bulunmaktadır. Sonuçta, 4 Temmuz 1776 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri Bağımsızlık Bildirgesi Kongre tarafından onaylanmıştır. Bağımsızlık Bildirgesi zaman içerisinde Jefferson'ın üne ulaşmasında en önemli unsur olarak öne çıkmış ve onun kaleminden çıkan etkili giriş kısmı insan hakları üzerinde kalıcı bir metin olarak görülmeye devam edilmektedir.


1776 yılının Eylül ayında Virginia'ya geri dönen Jefferson, yeni oluşturulan Virginia Temsilciler Meclisi'ne seçilmiştir. Meclis'te bulunduğu dönem süresince, çoğunlukla Virginia'nın demokratik bir eyalet olarak kazandığı yeni statüsü gereği yapılmasını gerekli gördüğü yasal düzenlemelerin gerçekleşmesi için çalışmalarda bulunmuştur. Üç yıl boyunca, içlerinde "büyük evlat hakkı" uygulamasının kaldırılması, dini özgürlüklerin tanınması ve yargı sisteminin modernize edilmesini de içeren 126 adet kanun tasarısı kaleme almış ve Meclis'e sunmuştur. 1778 yılında kaleme aldığı "Bilginin Yaygınlaştırılmasına Dair Kanun" ile kendi mezun olduğu okullarda da akademik reformların yapılmasına vesile olmuş ve seçmeli bir müfredat sisteminin Amerikan üniversiteleri arasında ilk kez uygulanmasına öncülük etmiştir.

Yine Eyalet Meclisi'nde görev yaptığı dönem içerisinde cinayet ve devlete ihanet suçları hariç olmak üzere idamın kaldırılmasını öneren bir yasa tasarısını gündeme taşımıştır. Bu kanun tasarısı sadece bir oy farkla reddedilmiş ve bu yüzden tecavüz gibi suçlar için ölüm cezası Virginia kanunlarında 1960'lı yıllara kadar varlığını korumuştur. Virginia sınırları içine kölelerin getirilmesini yasaklayan bir kanunun yasalaşmasında başarılı olmuş, ancak kölelik uygulamasının tamamen kaldırılmasını sağlayamamıştır.



Virginia Eyalet Meclisi, Jefferson'ı Konfederasyon Kongresi'nde Virginia Eyaleti'ni temsil etmek üzere 6 Haziran 1783'te seçmiş, Kongre'deki görev süresi ise 1 Kasım 1783'de başlamıştır. Jefferson, yabancı para kurlarını belirlemek üzere Kongre içerisinde kurulan komitenin üyeliğine atanmıştır. Bu görevi sırasında, Amerikan para biriminin onluk sisteme dayanması gerektiği fikrini öne sürmüştür.

Kendisine büyükelçilik unvanı verildiği için 7 Mayıs 1784'te Kongre'den ayrılmıştır. 1785'te ABD'nin Fransa büyükelçiliğine getirilmiştir.


4 Mart 1801 ile 4 Mart 1809 tarihleri arasında iki dönem boyunca Amerika Birleşik Devletleri başkanı görevini yürüttü.

Jefferson başkanlığı sırasında sansüre karşı olduğunu etkili biçimde dile getirmiştir:

« Hükümetler sansüre geçit vermemelidirler ve bu ancak basının özgür olması ile olabilir. Eğer erdemli bir hükûmet ise kendisine karşı yapılacak herhangi bir saldırıdan korkmasına gerek kalmayacaktır. Doğa, insana ister dinin, ister politikanın isterse de hukukun içinde olmak üzere doğruyu bulup çıkarması için verilmiştir. »
(Thomas Jefferson)

Jefferson, 4 Mart 1801'de Washington D.C.'deki yeni Kongre Binası'nda Baş Yargıç John Marshall tarafından yemin etti.[2] Açılış konuşmasında bir uzlaşma notu düştü ve "Bizleri aynı ilkenin kardeşleri farklı isimler tarafından çağırdı. Hepimiz Cumhuriyetçiyiz, hepimiz Federalistiz." [3] İdeolojik olarak Jefferson, "tüm insanlara eşit ve kesin adalet", azınlık hakları, ifade, din ve basın özgürlüğünü vurguladı. Özgür ve demokratik bir hükûmetin "dünyadaki en güçlü hükümet" olduğunu söyledi.[4] Kabinesine ılımlı Cumhuriyetçileri aday gösterdi bunlar: Dışişleri Bakanı olarak James Madison, Savaş Bakanı olarak Henry Dearborn, Başsavcı olarak Levi Lincoln ve Donanma Bakanı olarak Robert Smith.

Göreve geldikten sonra, ilk olarak 83 milyon dolarlık bir ulusal borçla karşı karşıya kaldı.[5] Hazine Bakanı Albert Gallatin'in yardımıyla Hamilton'un Federalist mali sistemini dağıtmaya başladı.[6] Jefferson yönetimi, "gereksiz ofisleri" kapattıktan ve "işe yaramaz işyerlerini ve harcamaları" kestikten sonra viski tüketim vergisini ve diğer vergileri kaldırdı. Ulusal bankayı ve ulusal borcu artırma etkisini dağıtmaya çalıştılar, ancak Gallatin tarafından caydırıldılar. Jefferson, barış zamanında gereksiz olduğunu düşünerek Donanmayı küçülttü. Bunun yerine, yabancı düşmanlıkları kışkırtmayacağı düşüncesiyle, yalnızca savunma için kullanılan ucuz savaş tekneleri filosunu bünyesine kattı. İki dönem sonra, ulusal borcu 83 milyon dolardan 57 milyon dolara indirmişti.

Jefferson, "Alien and Sedition Acts" kapsamında hapsedilenlerin birçoğunu affetti.[7] Kongre Cumhuriyetçileri, Adams'ın neredeyse tüm "gece yarısı yargıçlarını" görevden alan 1801 Yargı Yasasını yürürlükten kaldırdı.

Jefferson, bilimlerin ilerlemesine dayalı bir ulusal savunma için bir subay mühendislik birliği üreten bir ulusal askeri üniversiteye olan ihtiyacı güçlü bir şekilde hissetti. 16 Mart 1802'de Askeri Barış Teşkilatı Yasasını imzaladı ve böylece West Point'te Birleşik Devletler Askeri Akademisi'ni kurdu. Yasa, ordu için yeni bir dizi yasa ve sınırlama 29 bölüm halinde belgelendi. Jefferson ayrıca, Cumhuriyetçi değerleri desteklemek için Federalistlerin ve subay kolordu genelinde aktif muhaliflerin yerini alarak, Yürütme şubesine reform getirmeyi umuyordu.

Jefferson, 1800 yılında kurulan Kongre Kütüphanesi'ne büyük ilgi gösterdi. Sık sık kitap alınmasını tavsiye etti. 1802'de, bir Kongre kararı Başkan Jefferson'a Kongre'nin ilk Kütüphanecisini seçmesi için yetki verdi ve kendisine kütüphane kuralları ve yönetmelikleri oluşturma yetkisi verdi. Bu kanun aynı zamanda başkana ve başkan yardımcısına kütüphaneyi kullanma hakkı tanımıştır.


Jefferson, başkanlığı döneminde seküler bir yönetim ortaya koymuştur. Bir yaratıcı var ise, onun sadece dünya'yı yarattığını, gerisine karışmadığına inanmıştır.

18 Ağustos 2024 Pazar

ABD Anayasası ve Siyasal Yaşam



Amerikan hükümetinin ve siyasetinin anayasal çerçevesi 1788'de  onaylanan ve 1789 yılında Yürürlüğe giren, Amerika Birleşik Devletleri anayasasıyla belirlenmiş. 

Bu anayasanın temel amacı halk egemenliğinin sağlanması ile hükümetin icraatlarından halka karşı sorumlu olmasıdır. 16 acı yüzyılda başlayan İngiliz sömürgesi. Gelecek nesillerinin farklı otoriteler karşısında egemenliğini ve haklarını koruyacak temel bir bildirge bildirge hazırlayarak yürürlüğe koymuşlardır. Anayasanın hazırlanmasında en önemli isim James Medison olmuş. Medison halk egemenliğinin garanti altına alınmasının yalnızca Iki ilkeyle kontrol ve denge sistem kuvvetler ayrılığı ilkeleri sayesinde sağlanabileceğine inanıyordu 

Kuvvetler ayrılığı hükümetin üç temel organı olan



Yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirinden bağımsız olması. Bir organın bir diğerini kontrol altına alamaması demektir. Kuvvetler ayrılığını Amerika özelinde inceleyecek olursa Anayasa, yasama görevini kongreye, yürütme görevini başkana ve yargı gücünü ise yüksek mahkemeyle federal yani mahkemelere vermektedir. Mesela kuvvetler ayrılığını sağlamlaştırmak için bir organda görevli bir insanın başka bir organda aynı anda çalışmasını yasaklamaktadır. Kuvvetler ayrılığını güvence altına almak için kullanılan bir başka araç ise kuvvet ve dengeler sistemidir



Yani bu ilkeye göre hükümetin üç organından yasama, yürütme ve yargı organından her biri diğerlerini kontrol edebilir.  Dolayısıyla hiçbir organ bir diğerine hükmedemez.  Başkanlar kongrenin kabul ettiği bir yasayı veto edebilir Kongre ise bu vetoyu, senato onayıyla ve temsilciler meclisinin onayıyla Üçte iki oy çoğunluğuyla geçersiz kılabilir. 


Yüksek Mahkeme kongreden geçen ve başkanın imzaladığı yasaları anayasaya aykırı bulabilir. Ancak yüksek mahkeme yazışmaları senatonun da onayı alınarak başkan tarafından atanmaktadır


kuvvet ve denge sistemiyle her bu organın diğerleri üzerinde bir miktar yetki sahibi olması ve organlar arası bir güç dengesi sağlanması amaçlanmış burada.


Anayasa değişikliği. 

kongreyi oluşturan temsilciler meclisinin ve senatonun her ikisinin


üçte iki oyuyla veya eyalet yasama organlarının üçte ikisinin isteği üzerine kongre tarafından toplam 
ulusal bir kurul aracılığıyla değişiklik teklif edilebilir. Yasa tasarısı daha sonra eyalet, yasama organlarının dörtte üçünün de onayını almak suretiyle bu değişikliği gerçekleştirebilir. Bu şekilde uzlaşma sağlandığı takdirde Ancak istenilen anayasa değişikliklerinin yapılabilmesi. Anayasa değişikliği hususunda kongre üyeleri bugüne kadar binlerce teklif vermişlerdir


ancak bu zor süreç neticesinde sadece 33 tane teklif yasama üyelerinin üçte ikisinin desteğini almış ve bunların da yalnızca 27 eyaletler tarafından onaylanmış ve geçerler hale gelebilmiştir. 



Halkın hükümete karşı korunmasının nasıl sağlayacak Amerikan anayasası  iki ilke koymuş. Birisi Hebeas corpus diğeri Ex post facto. eğer Amerika'da tutuklanırsanız Sağ salim hakimin karşısına çıkarılmanız gerekmekte ve tutukluluğunuzun sebebi mutlaka size açıklanmalıdır. Bunun sayesinde keyfi ve hukuka aykırı tutuklanmaların önüne geçilmesi sağlanıyor. 


 Bir diğer ilke ise Ex post facto. Buna göre eğer bir eylemi gerçekleştirdiğiniz tarihte o eylem suç değilse ve ileride bir zamanda o eylem suç olarak kanunlaşırsa o kanunun geriye dönük olarak işletilip sizin suçlu sayılmanız engellenmiş oluyor. Yani bir kanun geriye dönük olarak işletilemiyor

11 Ağustos 2024 Pazar

ABD Başkanı - Abraham Lincoln - KÖLELİĞİN Kaldırılması


Amerika Birleşik Devletleri pek çok başkan görmüştü. Bunların arasında dünyanın geleceğini büyük oranda değiştiren başkanlar oldu.



Ancak kesin olan bir şey var ki Amerika Birleşik Devletlerini bugünkü güç olma konumuna taşıyan isimlerden bir tanesi Abraham Lincoln'dü. 


Abrahaml'ın 12 Şubat 1812 tarihinde kenntucky Eyaletinde dünyaya geldi. Eğitimsiz bir çiftçi ailenin ilk çocuğu olan Abraham daha 9 yaşındayken annesini süt hastalığından kaybetti


ilerleyen zamanlarda üvey bir anne tarafından yetiştirilen Lincoln ekonomik şartlar nedeniyle sadece 1,5 yıl gibi kısa bir süre eğitim alabildi. Maddi sıkıntılar yüzünden de birkaç kez eyalet değiştirmek durumunda kaldı


Lincoln'ün içinde çok büyük bir öğrenme aşkı vardı. Çocukluk yıllarının büyük bir bölümünü okuyarak geçiren Lincoln özellikle tarihe ayrı bir ilgi duyuyordu. Sürekli İngiliz ve Amerikan tarihiyle ilgili ki


taplar okuyordu


Bunun yanında yaşıtlarına göre oldukça atletik ve güçlüydü. 1.93 santim boyunda olan Lincoln güreşte çok yetenekliydi. 23 yaşında ilk siyasi girişimde bulunan Lincoln liberal partiden yerel bir adaylık koydu


Fakat kampanyası başarısızlıkla sonuçlandı. Böylece siyasi kariyerine başlamış oldu. Kısa bir süre sonra Sengam'ın da gemi işletmeleri yönetimine getirildi. Burada nehirdeki gemi trafiğini üstlendi


Daha sonra Karaşahin Savaşı sırasında milis kuvvetlere kaptanlık yaptı. Bu ayaklanmada milis Deniz Kuvvetlerini komuta ederek ilk askeri tecrübesini edinmiş oldu. 1834 devlet meclisi seçimini kazandı



Ilerleyen zamanlarda hukukla ilgili kitaplar okudu. Ve hukuk öğrenmeye başladı. Bu dönemde çok başarılı bir avukat oldu. Avukatlık kariyeri boyunca 6.000 yakın davaya baktı. Girdiği birçok davada başarılı oldu. Ve en başarılı avukatlar arasında yer aldı


1847 yılına gelindiğinde Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi'ne seçildi. Ve ardından 1861 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olarak göreve başladı


Abraham Lincoln'ün başkanlığı aday olurken verdiği vaatlerden bir tanesi köleliği kaldırmaktı. 13 anayasa değişikliği sayesinde göreve başlar başlamaz önceden söz vermiş olduğu gibi köleliğin kaldırıldığını açıkladı


Fakat bunun sonuçları o kadar kolay olmayacaktı. ABD'nin Güneydoğu bölgelerinde tarıma dayanan bir ekonomi vardı. Bu çiftliklerde pamuk ve şeker kamışı gibi şeyler yetiştiriliyordu. Ve gerekli iş gücünü siyahi köleler sağlıyordu



ülkenin diğer bölgelerinde ise ekonomi sanayiye yönelmişti. Ve burada köleliğe ihtiyaç yoktu. O dönem için olanaksız görünen bu vaadi gerçekleştiren devlet adamı sistemini kölelik kurmuş pek çok güneyli eyaletin tepkisini çekmişti. Ancak Lincoln seçimleri kazanıp başkan olunca onun köleliği kaldırıcağına kesin gözüyle bakan, 7 eyalet bağımsızlığını ilan etti


Bu eyaletler Jefferson Davis Başkanlığı altında ve Amerika Konfedere Devletleri adı altında yeni bir devlet kurdular. Daha sonra onların arasına 4 eyalet daha katılmaya karar verdi





ve bu 11 eyalet Amerika iç savaşında güneyli konfederasyon tarafını oluşturdular. Ülkenin geri kalan kısmı özellikle de kuzeydoğu kesimi kuzeyli birlik tarafını oluşturdu. Bir süre sonra bu iki devlet arasında kaçınılmaz olan bir savaş patlak verdi


Lincoln akılcı bir şekilde savaşın minimum hasarla bitirmek istiyordu. Çünkü savaştıkları insanlar da Amerika demekti. Ülkenin birliğini bozmadan bu işin içinden çıkmayı uman Abraham, sahada savaş verdiği kadar Senatodaki muhaliflerle de savaşmak durumunda kalıyordu. Diğer yandan eşi hakkında çıkan dedikodular lincolnün işini daha da zorlaştırıyordu. Eşinin erkek kardeşleri ortada dolaşan dedikodular yüzünden ona cephe alıp federasyon ordusuna katılmışlardı. Elbette tüm bunlar o dönemin başkanlık makamının getirdiği zorlu sorumluluklardı. Bu kadar sorunun arasında bir de TİFO yüzünden 12 yaşındaki oğlunu kaybedince işler onun için dayanılmaz bir hal almıştı


Iç savaşın ilk yıllarında iki taraf da üstünlük kuramadı. Fakat kayıplar azımsanacak seviyelerde değildi. 1863  yılının Temmuz ayında patlak veren Getzburg Savaşı önemli bir dönüm noktası oldu



Bu savaşa güneyden 75.000 ve kuzeyden 82.000 asker katıldı. Ve her iki taraf da askerlerinin üçte birini kaybetti. Hem kuzeylilerin hem de güneylilerin binlerce kayıp verdiği savaşta


Bu sefer kuzey tarafı net bir şekilde üstünlüğü ele geçirmişti. Tarihler 1865 gösterdiğinde Güneyli General Robert Lee ele geçirildi. Bu olaydan iki ay sonra tüm Güneyli askerler silahlarını bırakarak teslim oldular


Böylece Amerikan iç savaşını kuzey tarafı kazanmış oldu. Lincoln savaş bittikten sonra büyük bir hezimet yaşayan güneyi sömürmek yerine onları kalkındırmak için borç teklif etti ve savaş yaralarını sarmaya yoğun bir çaba gösterdi. Amerikan iç savaşının en büyük ve en kanlı çarpışması Gedizburg muharebesini birlik güçleri kazandı. Ancak birlik güçlerinin asker sayısı bu savaşta çok azalmıştı


Bu nedenle daha fazla asker gerekiyordu. Lincoln 1863 yılında seferberlik çağrısında bulundu. Seferberliğin halka duyurulmasıyla birlikte New York eyaletinde hükümete karşı bir isyan çıktı



Lincoln halkı sakinleştirmek ve savaşa karşı birlik olma konusunda halka çağrı için 1863 yılında ünlü Gedizburg konuşmasını yaptı. Iç savaşın bitiminden beş gün sonra Amerika Tarihine damga vuracak bir olay meydana gelecekti. Güneyli bir casus olan Johns Booo Lincoln ve eşinin Ford Tiyatrosu'nda bir oyun izleyeceklerini öğrendi. Bunun üzerine tarihi değiştirecek bir plan yapmaya karar verdi


başkana suikast düzenleyecekti. Ek olarak bir de başkan yardımcısı ve Dışişleri Bakanı için de suikastçiler ayarladı.


Lincoln aşırı korumadan hoşlanmayan biriydi. Ve o gün yakın korumasının gelmesini istememişti


Lincoln ve eşi tiyatroda özel balkondaki yerlerine geçti. Balkonun arka kısmında bir delik açtı. Ve doğru anı beklemeye başladı. Lincoln'lü oyunun en komik anında vurmayı planlamıştı


Çünkü kahkaha sesleri arasında silah sesi fark edilmeyecekti. Beklediği an gelince gülme seslerinin arasında Linkolü başından vurup sahneye çıktı, kaçtı


Tiyatronun karşısındaki bir eve taşınan Lincoln 15 Nisan 1965 sabahı hayatını kaybetti. Suikastten 12 gün sonra Federal ajanlar tarafından bulundu ve Virginia'da bir ahırda öldürüldü.



4 Ağustos 2024 Pazar

AMERİKA - Büyük Uyanış -



1812 - 1815 arasında Amerikalıların İngilizlerle savaşından bahsetmiştik, bu savaş tam manasıyla kazananı olmayan bir savaştı ama Kanada'yla Amerika arasındaki sınırın ta biraz belirlenmesi hususunda faydası oldu, çok fazla bir kazanım olmadı. 


18 inci yüzyılda birinci uyanış olarak adlandırılan bir dönem yaşamışlar. Ve vaizler bu dönemde  açık havada halka seslenmişlerdi. Böyle bir dönem yaşamışlardı. Bu vaizlerin kiliseleri yoktu. Hitap güçleri,  güçlü olan insanlardı.  Batıda yeni yerleşim yerleri açılıyor, kasabalar açılıyor, köyler açılıyor. kiliseler tam manasıyla yaygın değil. at arabalarına atlayıp bu bölgelere gidiyorlardı. Insanlar da şöyle bir vaiz gelmiş, hatip gelmiş diye, din adamı gelmişti, toplanıyorlardı



açık havada bu şekliyle binlerce insanın katıldığı toplantılar yapılıyordu. O kadar çok fazla bu gelişmişti ki işte bu Amerika'da birinci uyanış, dini uyanış olarak adlandırılmıştır


Yani dine doğru bir yöneliş olarak adlandıralım. Işte buna benzer şekilde 19 ncu yüzyılda da yani 1800 yılların içinde de özellikle Amerika'nın yerleşime yeni açıldığı batı bölgelerinde toprak ciddi manada büyümüştür



Ikinci bir dini uyanış dönemi tekrar başladı. Bu dini gruplar içki içilmesine karşı çıkıyordu. Köleliğin kalkmasını istiyorlardı. Daha fazla insan hakları istiyorlardı. Eşit hakları istiyorlardı.


Suçluların hapishanelerde ıslah edilmesini istiyorlardı. Işte bu dini önderler üniversite kurmaya başladılar. Dini önderler, üniversitelerde hoca oldular, rektör oldular. Yeni metodist ve cemaatler, mormonlar gibi farklı gruplar bu dönemde ortaya çıkar


Türkiye'de bulunanlar için metodist, bu ifadeler farklı gelebilir. Ama Amerika için de bir yola çıkıp kiliselerin önünden geçtiğiniz zaman kilisesi hormonlar yazıyor. Farklı farklı, onlarca kilise ismi var. Işte bunların temeli bu 19 ucu yüzyılda atılmaya başlandı. Yani daha öncesinde 18 inci yüzyılda atılan cemaatler, gruplar da vardı. Şimdi ikinci bir uyanışla yeni yeni farklı gruplar ortaya çıktı. 


Işte Batı'nın yeni yerleşime gelen vaizler buralarda birkaç günlük kamplar yapıyorlardı. Bu kamplara binlerce insan katılıp ibadet ediyor, beraber yiyor, dans ediyor, eğleniyor



Dini manada sohbetler ediyorlar. Yani insanların bir araya geldikleri kamp, dini kamplar dönemi yaşandı. Bu kampları basit olarak algılamayın. 25.000 kişiye kadar insanların katılıp günlük çalışma hayatından tamamen sıyrılıp Yaratıcıya yakın olacakları bir zaman dilimine sahip olmaya çalışıyorlardı. bu rahiplerin öncülüğünde. Çoğunun bir kilisesi yoktu ama bu kamplardan sonra bu batı bölgelerde hızla kiliseler açılmaya başlandı

 

Yani etkilenen insanlar bu vaizlerin, bu rahiplerin öncülüğünde kasabalarına, köylerine kiliseler açmaya başladılar. bu vaizler de kurdukları sistem sayesinde o kiliselere rahipleri atamaya başladılar. Metodistler sınır bölgelerinde ise tarım arazilerine sahip güney eyaletlerde muazzam gelişme gösterip kiliselerini açtılar. 



bu birinci uyanış döneminde ve bağımsız kiliseler diye adlandırılan yeni yeni dini gruplar ortaya çıkmıştı. Bu ikinci dönemde işte etkin olduğu ve açılan kiliselerin birinci dönemde açılanların sayısına eriştiği bir dönem oldu


bundan dolayı Amerika dinsel açıdan çoğunlukla prostat protestan olmakla birlikte protestanlık içinde onlarca farklı dini grup gelişti ve dini manada büyük bir çeşitlilik oldu



Amerikalıların 1812, 1815 döneminde İngilizlerle savaşmış olması ve ekonomik olarak eyaletlerin büyük sıkıntı çekmesi, onları ekonomik olarak dahi daha fazla önlemler almaya itti.  yanlış bir kararla Yurt dışı ticaret tamamen yasaklanmıştı. Ve bir anda ihracat beşten bire düşmüştür. Yani ekonomik manada güçlü olmaları gerektiğini anladılar Amerikalılar. Diğer türlü ayakta kalamaz kalamayacaklarını gördüler. 


Amerikalılar gelişmiş bir endüstri endüstriye sahip olmanın Hayati öneme sahip olduğunu fark etti. Britanya ve Avrupa'dan gelen her bir ürün eyaletlerdeki üreticileri sıkıntıya düşürüyordu.  buğday var ama siz onu İngiltere'den alırsanız, buradaki çiftçi sıkıntıya düşer. Buna benzer. Neticede 1816 gümrük tarifleri kanunu ile yerli sanayicinin desteklendiği bir döneme girildi. Yani yurt dışından ürün gelmesini yasaklıyorlar. 



Yani yurt dışından getiriyorsanız vergi koyuyor. Yurt içindeki fiyata çekmiş oluyor. Batı'ya giden her bir yeni göçmen de ürünlerinin doğuya yani limanlara gitmesi için yol ve kanallar yapılmasını istiyorduk. Batı'ya gidiyorsunuz. Yeni yerler ormanlık arazileri tarıma açıyorsunuz oralarda çiftçilik yapıyorsunuz. Ürün yetiştiriyorsunuz. Artık gidip yerleşmişsiniz. Yolların yapılması olur. Kanalların yapılması olur. Ki bu ürünlerinizi gidip Şehre satabilirsiniz. Şehirdekiler de alıp bunu fazlaysa diğer ülkelere satabilsinler. Artık dert, sıkıntı bu olmaya başladı. Ülkeye yeni gelen ve sınır boylarına yerleşen her bir bireyde daha fazla hükümet desteği istiyordu. Neticede herkes güçlü eyaletler istemekle birlikte merkezi bir hükümetin de işleri kolaylaştırılması gerektiğine inanıyordu. eyaletlerin güçlü olmasını isteyen bir insan kitlesi var ama öyle bir arada kalıyorlar ki eyaletin gücü yetmiyor. Kendi eyaletinin gücünün yetmediğini görüyor



Federal manada bir araya gelip bunu başarmak içgüdüsüne de sahip oluyorlar.  bu birleşme noktaları.  bu durumda merkezi hükümetin gelişimini sağladı. Merkezi hükümet taraftarı olan  Marshall'ın 1801 -1835 yılları arasında Amerikan Yüksek Mahkemesi'nin başkanlığını yapması yargının gelişimini ve merkezi hükümetin de desteklenmesini sağlamıştır. Karara bağlanan her bir maddeyle Amerika'nın varlığı tescilleniyordu. Yani Yüksek Mahkeme Türkiye'deki tabiriyle anayasa mahkemesi.


bunlar var olan anayasaya göre kanunların uygunluklarını denetliyorlar. Ya da kendisine başvuran olduğu zaman itirazları değerlendiriyorlar. Ve son merci yani onların vermiş olduğu kararla Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararla Artık o madde geçerliliğini sağlıyor ya da haksızlığa uğrayan birisi varsa o madde iptal ediliyor. Anayasanın şuna göre uygun değildir diye. Amerika'nın Amerika olmasında bu yüksek mahkemenin ve özellikle bu başkanın, Marshall'ın önemli bir katkısı var



Amerikan halkının önünde duran bir diğer problem de kölelik. Bu artık ulusal manada bir soruna dönüşüyor. Kuzey eyaletleri köleliği ya hemen ya da kademeli olarak kaldırmış ve güneyinde bu akımın önünde duramayarak onlara özgürlüğünü vereceğine inanmıştık


kuzey eyaletlerin kölelere ihtiyacı yok. Kendi nüfusu var. Fabrikalarda çalıştıracak insanı var. Daha okumuş, daha gelişmiş toplum var. Ama güneyde halk köleye mahkumu gibi görüyor kendisini kölelere. Devasa araziler var. Tek bir kişi gelmiş zengin devasa araziyi almış. diyor işçi getireyim. parasını paylaşmak istemiyor. Köleliği getiriyor. Ve daha fazla bu kölelerin üzerinden gelişiyor. Şimdi kuzeyde bu akım güçlendikçe Kuzeyliler diyor ki güneylerde bunun önünde duramazlar. Eninde sonunda bu köleler özgürlüğüne kavuşacak. Aslında bu döneme baktığımız zaman Güneyli halk da köleliğin kendi arasında Kısa süre içinde kalkacağını düşünüyor. Batı'da yeni yerlerin tarıma açılması pamuk, tütün ve şeker kamışı üretiminin ve dokuma endüstrisinin gelişimi bu köleleri bir anda vazgeçilmez kılıyor ve güneyli beyazlar onlarsız toprağı işleyemeyeceklerine kesin bir dille inanıyorlar. Şimdi Batı'ya gelişim var. Kuzeyden dolayı batıya gelişi var ve de güney kolonilerinden batıya doğru gelişim var. Yeni açılan her bir arazi Yeni işçi çalışması demek



Güney Kolo'nun kolonileri diyor ki, eyaletleri diyor ki köleler olmadan kesinlikle ben bu arazileri elimde tutamam. Yani bir anda kölelik kalkacak denilirken güneyin köleliği iyice yapıştığı bir döneme giriliyor


1818 eyalet olarak birliğe katıldığında 10 eyalet köleliğe izin verirken 11 yasaklanmış durumda. Ama Alabama'nın köleliğe izin veren yapısıyla evliliğe katılması eşitliği getiriyor


 Kuzeyliler bunu istemiyordu. Dengeyi kaybetmek istemiyorlar. 1819 eyalet olarak birliğe katılmak isteyince Kuzeyliler onun ancak kölelik karşısı olursa birliğe girmesine izin verdiler. 



Ama görüşmelerden sonuç alınamadı. ancak Missouri kölelik taraftarı eyalet olarak billiğe alınırken aynı anda kölelik karşıtı olarak eyalet olarak tanınıp Sayısal denge sağlandı ve bir müddet işte problemi geçiştirmiş oldular. James Mattis'ten sonra başkanlığa 1817 James Morlo geldi. Morro döneminin en önemli başlığı monro doktrini olarak bilinen Avrupa ülkelerine eşit mesafede yaklaşma, dengeli bir siyaset gütme


Avrupalıların kolonilerine karşı çıkma ve özellikle Güney Amerika'da bağımsızlığını kazanan ülkelerin desteklenmesiydi. Bu ülkeler Napolyon'un İspanya'yı işgalinden sonra İspanyol baskısından kurtularak birer birer bağımsızlık mücadelesine girmişlerdi. Kısaca Amerika kıtası Avrupalıların buraya karışmasını istemediği bir döneme giriyordu. Başkan Morlo yayınladığı bir doktrin de açıklamayla Avrupa devletlerini  İspanya buradan çıkabilir ama İngiliz, Fransız gelmek isteyebilir.



Bu toprakları kontrol altına almak isteyebilir. Kimse buraya gelmesin. Bu kontrolü, burada yaşayan insanlar kendi kendilerine yönetecekleri sistemleri kursun. Mantığı gütmeye başladılar. Güney Amerika'da, Orta Amerika'da, Latin Amerika'da birçok yeni ülke kurulmaya başlandı


Bu ülkeler için Amerika aslında ilham kaynağı oldu.  Onlar İngilizlerden bağımsızlığını almışlardı. Bunların kendi başlarını İspanya'dan bağımsızlığına alacak güçleri yoktu ama Fransızlarla, İspanyol'un savaşı, Napolyon'un, İspanya'yı işgali Bunlara can suyu gibi geldi ve o yönetimsizliği otorite boşluğunda birer birer bağımsızlıklarını ilan edecekleri bir dönem yaşadılar. Işte Monro'dan sonra başkanlığa 1825 Adam diye birisi geldi. Adams başarılı bir başkan olarak görülmedi


Halka ulusal yol, ulusal yol sistemi ve kanallar yapma sözü vermişti. Insanların beklentisi vardı. Ama başarılı olamadı. Bunları yapamadığı için başarısız görüldü. Adams dan sonra 1829 Andrew Jackson başkan oldu


1815 - 1830 yılları arasında birçok eyalet seçimlerde oy kullanacak beyaz erkeklerin ille de toprak sahibi olması gibi uygulamaları kaldırmaya başladı. Genel temel artık tüm beyaz erkeklerin oy kullanmasına doğru kayıyordu. Daha kalın nörolog işin içinde siyahileri tanınan bir hak yok


Oy kullanma sayısının artması isteniyor. Ona göre de meclislerden milletvekili seçiliyor. Işlerine geliyor. Ama iyiye doğru bir giriş var adım adım da olsa. Artık toprak sahibi olmayan erkeklerin de oy kullanabildiği bir sisteme doğru bir geçiş var


Jackson döneminde Güney Carolina korumacı gümrük tariflerinin sadece kuzey eyaletlerini zenginleştirdiğini, kendilerine ise yük getirdiğini iddia ettiği ve bu konuda yasal düzenlemeler istediler


Başkanın yaptığı düzenlemeden de memnun olmayınca bu yasaları tanımayacaklarını ilan ettiler. Neticede federal hükümet Güney Carolina'ya savaş gemisi gönderip eyalete itaat etme konusunda zorladı. Yapılan görüşmeler sonrası Güney Carolina'yla istediklerinin çoğunu alsa da menfaatler çakıştığında eyaletlerin Federal hükümetle nasıl karşı karşıya kalabildiği görüldü. Aslında Güney Caroline buradaki haklarının çoğunu alması ve başkanların değişme dönemine denk geldi. çok fazla meseleyi uzatmak istemediler


güneydeki mantık buydu. çıkardığınız kanunlar kuzeydeki eyaletlere yarıyor. Ama biz güneyde tarımla uğraşan insanlar bundan zarar görüyor. Federal hükümet tam manasıyla bize sahip çıkmıyor mantığı vardı bu da arada zaman zaman ihtilaf oluyordu ki ilerleyen dönemlerde savaşa kadar gidecek. bu dönemler toplumda bir gelişme içindeydi aynı zamanda. örneğin Pensilvanya'da işçiler sabah gün doğumundan akşam gün batımına kadar süren iş sürelerine, iş sürelerine karşı çıkmış Ve neticede günde sadece 10 saat çalışacak şekilde düzenleme yapılmasını sağlamışlardır. 


diğer eyaletlerde Pensilvanya'yı izleyip işçiler lehine düzenlemeler yaptılar. Bir eyalet, bir yönden bir adım attığı zaman diğer eyaletler de Inatçılık çok fazla göstermiyorlar. Genel manada onu yapmaya çalışıyorlar. 


 Sabah gün ışıldığında işe başlarsın. Akşam karardığında işin biter. Bu mantıkla çalışılıyordu. Yavaş yavaş işçi hakları ön plana çıkıyor. Ve artık 10 saat çalışacakları bir sisteme geçiyorlar. bu zamanla daha da inecek. benzer şekilde her öğrenciye açık parasız okul sistemi hızla yayıldı.



Yani eyaletler daha fazla okul açtılar. Bu okullar artık ücretsiz. bazı yerlerde hem ücretliydi hem ücretsizdi. Ama daha çok ücretsiz olacak bir sistem hızla yaymaya başlandı. toplum içinde bu Akıl hastaları ciddi manada bir problem teşkil ediyordu. Dışlanılıyordu. bu akıllı hastalarının tedavi edileceği akıl hastaneleri kurulmaya başlandı. Ve dini grupların çokluğu biraz önce bahsettiğimiz o kadar çok fazla dini grup ortaya çıktı ki Halkta dine doğru bir yöneliş var. bu yönelişten dolayı alkol satışının yasaklanmasına yönelik akımlar meydana geldi. Toplantılar yapıldı, bildiriler yapıldı. Neticede 1855 , 13. eyalet, alkol satışını yasakladı


1855  Amerika'da 13 eyalette Hristiyan dindarların baskısıyla alkol satışı yasaklandı. Ama mahkemeler bu kararları genel manasıyla iptal etti. Ve genelde topluma, aileye zarar vermeyecek şekilde alkol tüketimine yönelik kararlar uygulanmaya


ortak yol bulunmaya çalışıldı. bu yıllar Amerika'da alkol tüketiminin önemli ölçüde azaldığı yıllar olarak bilinmekte. 1840 kadınlar da kendi haklarını almaya başlıyorlar. Yavaş yavaş bu noktada harekete geçiyorlar. Uyanış başlıyor. 1848  burada Avrupa'dan Amerika'ya gelen kadınlar öncülük yapıyor. onların söylemleri etkili oluyor. 1848 öncülüğünde ilk kadın hakları kongresi yapılıyor


1848 Kadınlar kanunlar önünde eşitlik, oy kullanma, eğitim ve çalışma haklarını istiyorlar.  Urne Stein Ross New York eyaletinin kadınların boşandıktan sonra da Taşınmaz mal varlıklarını ellerinde tutabileceklerine yönelik bir yasa çıkarmasını sağlıyor. New York eyaleti kadınlar boşandığı zaman evlenmeden önce yanında getirdi ev var diye düşünelim. Boşandığı zaman bu kocasına geçiyordu Yani bunu kararla yasayla değiştirdiler. Boşanıyorsa bu taşınmaz mal yine onun elinde kalacak diye karar çıkartıldı. Bu kadının tek bir kadın demeyen akım gücü ülkede batıya doğru genişlemenin de tüm hızıyla devam ettiği dönem



Toprağı tarıma elverişli olmayan eyaletlerden insanlar ile ülkeye yeni gelenler batıdaki bu verimli arazilere göç etmeye devam ediyorlar. Kasabalarda, şehirlerde istediği hayatı bulamayanlar Seçenek çok, batıya doğru gidiyorlar. Mesela 1839 Chicago sadece bir köydü. Bir anda büyük bir şehre dönüşecek kadar göç almaya başlamıştı. Batı'nın kaderi değişiyor bu noktada. 1820 Batı'daki ki bu dönemlerde ciddi anlamda toprak artışı olmuştu


Batı'daki kamu arazileri çok uygun fiyata alınabiliyordu. oraya giden çiftçiler çok rahatlıkla bu arazileri satın alabilecek güce sahiplerdi. ucuzdu çünkü. 1862 çıkarılan yerleşim yasası ile ise bir çiftçinin boş bir arazi işgal edip tarıma başlaması ona oranın sahipliği hakkını veriyordu. Ya o kadar çok fazla arazi var ki, siz bir araziye gittiniz, çevresini çevirdiniz. Bu arazi benim dediniz ve tarıma işletmeye başladınız


Tarıma başladığınız zaman andan itibaren orası artık sizin hakkınız. Kimse buna karşı çıkamıyor. Hemen yasal işlemleri, kağıt evraklarını yapıp orası size kalıyor. bu arazilere gidip sahip olmak için gidiyor teşvik de var. Aslında 1840 kadar batısına geçilmemişti. 1819 İspanya'dan Florida ve Aregon Oregon bölgesi borçlara karşılık alınmıştı. İspanya'yla Amerikalıların yaşadıkları ihtilaflar vardı. Burada bireysel manada Amerikalıların zararları vardı borçlarla buralar alındı. Aslında florada 1863 Paris Anlaşması ile İngilizlere kalmıştı ama ikinci Paris Anlaşması ile bu Amerikan bağımsızlık savaşında İspanya kaybettiği toprakları almak için İngilizlere savaş ilan etmişti orada yapılan ikinci Paris Anlaşması'ydı. İspanyollar bu topraklarını geri almışlardı. İspanya'nın Fransa tarafından işgali ülkeyi zor durumda bıraktığı için Amerika'daki topraklarıyla ilgilenecek halde hali çok fazla yoktu


Neticede buralılar Amerikalılara verilmiş oldu.