4 Ağustos 2024 Pazar

AMERİKA - Büyük Uyanış -



1812 - 1815 arasında Amerikalıların İngilizlerle savaşından bahsetmiştik, bu savaş tam manasıyla kazananı olmayan bir savaştı ama Kanada'yla Amerika arasındaki sınırın ta biraz belirlenmesi hususunda faydası oldu, çok fazla bir kazanım olmadı. 


18 inci yüzyılda birinci uyanış olarak adlandırılan bir dönem yaşamışlar. Ve vaizler bu dönemde  açık havada halka seslenmişlerdi. Böyle bir dönem yaşamışlardı. Bu vaizlerin kiliseleri yoktu. Hitap güçleri,  güçlü olan insanlardı.  Batıda yeni yerleşim yerleri açılıyor, kasabalar açılıyor, köyler açılıyor. kiliseler tam manasıyla yaygın değil. at arabalarına atlayıp bu bölgelere gidiyorlardı. Insanlar da şöyle bir vaiz gelmiş, hatip gelmiş diye, din adamı gelmişti, toplanıyorlardı



açık havada bu şekliyle binlerce insanın katıldığı toplantılar yapılıyordu. O kadar çok fazla bu gelişmişti ki işte bu Amerika'da birinci uyanış, dini uyanış olarak adlandırılmıştır


Yani dine doğru bir yöneliş olarak adlandıralım. Işte buna benzer şekilde 19 ncu yüzyılda da yani 1800 yılların içinde de özellikle Amerika'nın yerleşime yeni açıldığı batı bölgelerinde toprak ciddi manada büyümüştür



Ikinci bir dini uyanış dönemi tekrar başladı. Bu dini gruplar içki içilmesine karşı çıkıyordu. Köleliğin kalkmasını istiyorlardı. Daha fazla insan hakları istiyorlardı. Eşit hakları istiyorlardı.


Suçluların hapishanelerde ıslah edilmesini istiyorlardı. Işte bu dini önderler üniversite kurmaya başladılar. Dini önderler, üniversitelerde hoca oldular, rektör oldular. Yeni metodist ve cemaatler, mormonlar gibi farklı gruplar bu dönemde ortaya çıkar


Türkiye'de bulunanlar için metodist, bu ifadeler farklı gelebilir. Ama Amerika için de bir yola çıkıp kiliselerin önünden geçtiğiniz zaman kilisesi hormonlar yazıyor. Farklı farklı, onlarca kilise ismi var. Işte bunların temeli bu 19 ucu yüzyılda atılmaya başlandı. Yani daha öncesinde 18 inci yüzyılda atılan cemaatler, gruplar da vardı. Şimdi ikinci bir uyanışla yeni yeni farklı gruplar ortaya çıktı. 


Işte Batı'nın yeni yerleşime gelen vaizler buralarda birkaç günlük kamplar yapıyorlardı. Bu kamplara binlerce insan katılıp ibadet ediyor, beraber yiyor, dans ediyor, eğleniyor



Dini manada sohbetler ediyorlar. Yani insanların bir araya geldikleri kamp, dini kamplar dönemi yaşandı. Bu kampları basit olarak algılamayın. 25.000 kişiye kadar insanların katılıp günlük çalışma hayatından tamamen sıyrılıp Yaratıcıya yakın olacakları bir zaman dilimine sahip olmaya çalışıyorlardı. bu rahiplerin öncülüğünde. Çoğunun bir kilisesi yoktu ama bu kamplardan sonra bu batı bölgelerde hızla kiliseler açılmaya başlandı

 

Yani etkilenen insanlar bu vaizlerin, bu rahiplerin öncülüğünde kasabalarına, köylerine kiliseler açmaya başladılar. bu vaizler de kurdukları sistem sayesinde o kiliselere rahipleri atamaya başladılar. Metodistler sınır bölgelerinde ise tarım arazilerine sahip güney eyaletlerde muazzam gelişme gösterip kiliselerini açtılar. 



bu birinci uyanış döneminde ve bağımsız kiliseler diye adlandırılan yeni yeni dini gruplar ortaya çıkmıştı. Bu ikinci dönemde işte etkin olduğu ve açılan kiliselerin birinci dönemde açılanların sayısına eriştiği bir dönem oldu


bundan dolayı Amerika dinsel açıdan çoğunlukla prostat protestan olmakla birlikte protestanlık içinde onlarca farklı dini grup gelişti ve dini manada büyük bir çeşitlilik oldu



Amerikalıların 1812, 1815 döneminde İngilizlerle savaşmış olması ve ekonomik olarak eyaletlerin büyük sıkıntı çekmesi, onları ekonomik olarak dahi daha fazla önlemler almaya itti.  yanlış bir kararla Yurt dışı ticaret tamamen yasaklanmıştı. Ve bir anda ihracat beşten bire düşmüştür. Yani ekonomik manada güçlü olmaları gerektiğini anladılar Amerikalılar. Diğer türlü ayakta kalamaz kalamayacaklarını gördüler. 


Amerikalılar gelişmiş bir endüstri endüstriye sahip olmanın Hayati öneme sahip olduğunu fark etti. Britanya ve Avrupa'dan gelen her bir ürün eyaletlerdeki üreticileri sıkıntıya düşürüyordu.  buğday var ama siz onu İngiltere'den alırsanız, buradaki çiftçi sıkıntıya düşer. Buna benzer. Neticede 1816 gümrük tarifleri kanunu ile yerli sanayicinin desteklendiği bir döneme girildi. Yani yurt dışından ürün gelmesini yasaklıyorlar. 



Yani yurt dışından getiriyorsanız vergi koyuyor. Yurt içindeki fiyata çekmiş oluyor. Batı'ya giden her bir yeni göçmen de ürünlerinin doğuya yani limanlara gitmesi için yol ve kanallar yapılmasını istiyorduk. Batı'ya gidiyorsunuz. Yeni yerler ormanlık arazileri tarıma açıyorsunuz oralarda çiftçilik yapıyorsunuz. Ürün yetiştiriyorsunuz. Artık gidip yerleşmişsiniz. Yolların yapılması olur. Kanalların yapılması olur. Ki bu ürünlerinizi gidip Şehre satabilirsiniz. Şehirdekiler de alıp bunu fazlaysa diğer ülkelere satabilsinler. Artık dert, sıkıntı bu olmaya başladı. Ülkeye yeni gelen ve sınır boylarına yerleşen her bir bireyde daha fazla hükümet desteği istiyordu. Neticede herkes güçlü eyaletler istemekle birlikte merkezi bir hükümetin de işleri kolaylaştırılması gerektiğine inanıyordu. eyaletlerin güçlü olmasını isteyen bir insan kitlesi var ama öyle bir arada kalıyorlar ki eyaletin gücü yetmiyor. Kendi eyaletinin gücünün yetmediğini görüyor



Federal manada bir araya gelip bunu başarmak içgüdüsüne de sahip oluyorlar.  bu birleşme noktaları.  bu durumda merkezi hükümetin gelişimini sağladı. Merkezi hükümet taraftarı olan  Marshall'ın 1801 -1835 yılları arasında Amerikan Yüksek Mahkemesi'nin başkanlığını yapması yargının gelişimini ve merkezi hükümetin de desteklenmesini sağlamıştır. Karara bağlanan her bir maddeyle Amerika'nın varlığı tescilleniyordu. Yani Yüksek Mahkeme Türkiye'deki tabiriyle anayasa mahkemesi.


bunlar var olan anayasaya göre kanunların uygunluklarını denetliyorlar. Ya da kendisine başvuran olduğu zaman itirazları değerlendiriyorlar. Ve son merci yani onların vermiş olduğu kararla Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararla Artık o madde geçerliliğini sağlıyor ya da haksızlığa uğrayan birisi varsa o madde iptal ediliyor. Anayasanın şuna göre uygun değildir diye. Amerika'nın Amerika olmasında bu yüksek mahkemenin ve özellikle bu başkanın, Marshall'ın önemli bir katkısı var



Amerikan halkının önünde duran bir diğer problem de kölelik. Bu artık ulusal manada bir soruna dönüşüyor. Kuzey eyaletleri köleliği ya hemen ya da kademeli olarak kaldırmış ve güneyinde bu akımın önünde duramayarak onlara özgürlüğünü vereceğine inanmıştık


kuzey eyaletlerin kölelere ihtiyacı yok. Kendi nüfusu var. Fabrikalarda çalıştıracak insanı var. Daha okumuş, daha gelişmiş toplum var. Ama güneyde halk köleye mahkumu gibi görüyor kendisini kölelere. Devasa araziler var. Tek bir kişi gelmiş zengin devasa araziyi almış. diyor işçi getireyim. parasını paylaşmak istemiyor. Köleliği getiriyor. Ve daha fazla bu kölelerin üzerinden gelişiyor. Şimdi kuzeyde bu akım güçlendikçe Kuzeyliler diyor ki güneylerde bunun önünde duramazlar. Eninde sonunda bu köleler özgürlüğüne kavuşacak. Aslında bu döneme baktığımız zaman Güneyli halk da köleliğin kendi arasında Kısa süre içinde kalkacağını düşünüyor. Batı'da yeni yerlerin tarıma açılması pamuk, tütün ve şeker kamışı üretiminin ve dokuma endüstrisinin gelişimi bu köleleri bir anda vazgeçilmez kılıyor ve güneyli beyazlar onlarsız toprağı işleyemeyeceklerine kesin bir dille inanıyorlar. Şimdi Batı'ya gelişim var. Kuzeyden dolayı batıya gelişi var ve de güney kolonilerinden batıya doğru gelişim var. Yeni açılan her bir arazi Yeni işçi çalışması demek



Güney Kolo'nun kolonileri diyor ki, eyaletleri diyor ki köleler olmadan kesinlikle ben bu arazileri elimde tutamam. Yani bir anda kölelik kalkacak denilirken güneyin köleliği iyice yapıştığı bir döneme giriliyor


1818 eyalet olarak birliğe katıldığında 10 eyalet köleliğe izin verirken 11 yasaklanmış durumda. Ama Alabama'nın köleliğe izin veren yapısıyla evliliğe katılması eşitliği getiriyor


 Kuzeyliler bunu istemiyordu. Dengeyi kaybetmek istemiyorlar. 1819 eyalet olarak birliğe katılmak isteyince Kuzeyliler onun ancak kölelik karşısı olursa birliğe girmesine izin verdiler. 



Ama görüşmelerden sonuç alınamadı. ancak Missouri kölelik taraftarı eyalet olarak billiğe alınırken aynı anda kölelik karşıtı olarak eyalet olarak tanınıp Sayısal denge sağlandı ve bir müddet işte problemi geçiştirmiş oldular. James Mattis'ten sonra başkanlığa 1817 James Morlo geldi. Morro döneminin en önemli başlığı monro doktrini olarak bilinen Avrupa ülkelerine eşit mesafede yaklaşma, dengeli bir siyaset gütme


Avrupalıların kolonilerine karşı çıkma ve özellikle Güney Amerika'da bağımsızlığını kazanan ülkelerin desteklenmesiydi. Bu ülkeler Napolyon'un İspanya'yı işgalinden sonra İspanyol baskısından kurtularak birer birer bağımsızlık mücadelesine girmişlerdi. Kısaca Amerika kıtası Avrupalıların buraya karışmasını istemediği bir döneme giriyordu. Başkan Morlo yayınladığı bir doktrin de açıklamayla Avrupa devletlerini  İspanya buradan çıkabilir ama İngiliz, Fransız gelmek isteyebilir.



Bu toprakları kontrol altına almak isteyebilir. Kimse buraya gelmesin. Bu kontrolü, burada yaşayan insanlar kendi kendilerine yönetecekleri sistemleri kursun. Mantığı gütmeye başladılar. Güney Amerika'da, Orta Amerika'da, Latin Amerika'da birçok yeni ülke kurulmaya başlandı


Bu ülkeler için Amerika aslında ilham kaynağı oldu.  Onlar İngilizlerden bağımsızlığını almışlardı. Bunların kendi başlarını İspanya'dan bağımsızlığına alacak güçleri yoktu ama Fransızlarla, İspanyol'un savaşı, Napolyon'un, İspanya'yı işgali Bunlara can suyu gibi geldi ve o yönetimsizliği otorite boşluğunda birer birer bağımsızlıklarını ilan edecekleri bir dönem yaşadılar. Işte Monro'dan sonra başkanlığa 1825 Adam diye birisi geldi. Adams başarılı bir başkan olarak görülmedi


Halka ulusal yol, ulusal yol sistemi ve kanallar yapma sözü vermişti. Insanların beklentisi vardı. Ama başarılı olamadı. Bunları yapamadığı için başarısız görüldü. Adams dan sonra 1829 Andrew Jackson başkan oldu


1815 - 1830 yılları arasında birçok eyalet seçimlerde oy kullanacak beyaz erkeklerin ille de toprak sahibi olması gibi uygulamaları kaldırmaya başladı. Genel temel artık tüm beyaz erkeklerin oy kullanmasına doğru kayıyordu. Daha kalın nörolog işin içinde siyahileri tanınan bir hak yok


Oy kullanma sayısının artması isteniyor. Ona göre de meclislerden milletvekili seçiliyor. Işlerine geliyor. Ama iyiye doğru bir giriş var adım adım da olsa. Artık toprak sahibi olmayan erkeklerin de oy kullanabildiği bir sisteme doğru bir geçiş var


Jackson döneminde Güney Carolina korumacı gümrük tariflerinin sadece kuzey eyaletlerini zenginleştirdiğini, kendilerine ise yük getirdiğini iddia ettiği ve bu konuda yasal düzenlemeler istediler


Başkanın yaptığı düzenlemeden de memnun olmayınca bu yasaları tanımayacaklarını ilan ettiler. Neticede federal hükümet Güney Carolina'ya savaş gemisi gönderip eyalete itaat etme konusunda zorladı. Yapılan görüşmeler sonrası Güney Carolina'yla istediklerinin çoğunu alsa da menfaatler çakıştığında eyaletlerin Federal hükümetle nasıl karşı karşıya kalabildiği görüldü. Aslında Güney Caroline buradaki haklarının çoğunu alması ve başkanların değişme dönemine denk geldi. çok fazla meseleyi uzatmak istemediler


güneydeki mantık buydu. çıkardığınız kanunlar kuzeydeki eyaletlere yarıyor. Ama biz güneyde tarımla uğraşan insanlar bundan zarar görüyor. Federal hükümet tam manasıyla bize sahip çıkmıyor mantığı vardı bu da arada zaman zaman ihtilaf oluyordu ki ilerleyen dönemlerde savaşa kadar gidecek. bu dönemler toplumda bir gelişme içindeydi aynı zamanda. örneğin Pensilvanya'da işçiler sabah gün doğumundan akşam gün batımına kadar süren iş sürelerine, iş sürelerine karşı çıkmış Ve neticede günde sadece 10 saat çalışacak şekilde düzenleme yapılmasını sağlamışlardır. 


diğer eyaletlerde Pensilvanya'yı izleyip işçiler lehine düzenlemeler yaptılar. Bir eyalet, bir yönden bir adım attığı zaman diğer eyaletler de Inatçılık çok fazla göstermiyorlar. Genel manada onu yapmaya çalışıyorlar. 


 Sabah gün ışıldığında işe başlarsın. Akşam karardığında işin biter. Bu mantıkla çalışılıyordu. Yavaş yavaş işçi hakları ön plana çıkıyor. Ve artık 10 saat çalışacakları bir sisteme geçiyorlar. bu zamanla daha da inecek. benzer şekilde her öğrenciye açık parasız okul sistemi hızla yayıldı.



Yani eyaletler daha fazla okul açtılar. Bu okullar artık ücretsiz. bazı yerlerde hem ücretliydi hem ücretsizdi. Ama daha çok ücretsiz olacak bir sistem hızla yaymaya başlandı. toplum içinde bu Akıl hastaları ciddi manada bir problem teşkil ediyordu. Dışlanılıyordu. bu akıllı hastalarının tedavi edileceği akıl hastaneleri kurulmaya başlandı. Ve dini grupların çokluğu biraz önce bahsettiğimiz o kadar çok fazla dini grup ortaya çıktı ki Halkta dine doğru bir yöneliş var. bu yönelişten dolayı alkol satışının yasaklanmasına yönelik akımlar meydana geldi. Toplantılar yapıldı, bildiriler yapıldı. Neticede 1855 , 13. eyalet, alkol satışını yasakladı


1855  Amerika'da 13 eyalette Hristiyan dindarların baskısıyla alkol satışı yasaklandı. Ama mahkemeler bu kararları genel manasıyla iptal etti. Ve genelde topluma, aileye zarar vermeyecek şekilde alkol tüketimine yönelik kararlar uygulanmaya


ortak yol bulunmaya çalışıldı. bu yıllar Amerika'da alkol tüketiminin önemli ölçüde azaldığı yıllar olarak bilinmekte. 1840 kadınlar da kendi haklarını almaya başlıyorlar. Yavaş yavaş bu noktada harekete geçiyorlar. Uyanış başlıyor. 1848  burada Avrupa'dan Amerika'ya gelen kadınlar öncülük yapıyor. onların söylemleri etkili oluyor. 1848 öncülüğünde ilk kadın hakları kongresi yapılıyor


1848 Kadınlar kanunlar önünde eşitlik, oy kullanma, eğitim ve çalışma haklarını istiyorlar.  Urne Stein Ross New York eyaletinin kadınların boşandıktan sonra da Taşınmaz mal varlıklarını ellerinde tutabileceklerine yönelik bir yasa çıkarmasını sağlıyor. New York eyaleti kadınlar boşandığı zaman evlenmeden önce yanında getirdi ev var diye düşünelim. Boşandığı zaman bu kocasına geçiyordu Yani bunu kararla yasayla değiştirdiler. Boşanıyorsa bu taşınmaz mal yine onun elinde kalacak diye karar çıkartıldı. Bu kadının tek bir kadın demeyen akım gücü ülkede batıya doğru genişlemenin de tüm hızıyla devam ettiği dönem



Toprağı tarıma elverişli olmayan eyaletlerden insanlar ile ülkeye yeni gelenler batıdaki bu verimli arazilere göç etmeye devam ediyorlar. Kasabalarda, şehirlerde istediği hayatı bulamayanlar Seçenek çok, batıya doğru gidiyorlar. Mesela 1839 Chicago sadece bir köydü. Bir anda büyük bir şehre dönüşecek kadar göç almaya başlamıştı. Batı'nın kaderi değişiyor bu noktada. 1820 Batı'daki ki bu dönemlerde ciddi anlamda toprak artışı olmuştu


Batı'daki kamu arazileri çok uygun fiyata alınabiliyordu. oraya giden çiftçiler çok rahatlıkla bu arazileri satın alabilecek güce sahiplerdi. ucuzdu çünkü. 1862 çıkarılan yerleşim yasası ile ise bir çiftçinin boş bir arazi işgal edip tarıma başlaması ona oranın sahipliği hakkını veriyordu. Ya o kadar çok fazla arazi var ki, siz bir araziye gittiniz, çevresini çevirdiniz. Bu arazi benim dediniz ve tarıma işletmeye başladınız


Tarıma başladığınız zaman andan itibaren orası artık sizin hakkınız. Kimse buna karşı çıkamıyor. Hemen yasal işlemleri, kağıt evraklarını yapıp orası size kalıyor. bu arazilere gidip sahip olmak için gidiyor teşvik de var. Aslında 1840 kadar batısına geçilmemişti. 1819 İspanya'dan Florida ve Aregon Oregon bölgesi borçlara karşılık alınmıştı. İspanya'yla Amerikalıların yaşadıkları ihtilaflar vardı. Burada bireysel manada Amerikalıların zararları vardı borçlarla buralar alındı. Aslında florada 1863 Paris Anlaşması ile İngilizlere kalmıştı ama ikinci Paris Anlaşması ile bu Amerikan bağımsızlık savaşında İspanya kaybettiği toprakları almak için İngilizlere savaş ilan etmişti orada yapılan ikinci Paris Anlaşması'ydı. İspanyollar bu topraklarını geri almışlardı. İspanya'nın Fransa tarafından işgali ülkeyi zor durumda bıraktığı için Amerika'daki topraklarıyla ilgilenecek halde hali çok fazla yoktu


Neticede buralılar Amerikalılara verilmiş oldu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder