25 Kasım 2023 Cumartesi

M4 SHERMAN TANK ÜRETİMİ ARTI VE EKSİ YÖNLERİ

 



8 Aralık 1941 günü Amerika Birleşik Devletleri İkinci Dünya Savaşı'na müttefiklerin yanında dahil olmuştu. Amerika Birleşik Devletleri'nin büyük bir askeri sanayisi vardı ama zayıf kalan teknolojilerinden biri de tanklardı. Birinci Dünya Savaşı'nın sonuna doğru aktif şekilde kullanılan tankların gelişiminde Amerika Birleşik Devletleri neredeyse sıfır tecrübeye sahipti. Çünkü Amerika Birleşik Devletleri Birinci Dünya Savaşı'na sonradan dahil olmuştu. Ama kendi ürettiği, yeterliliği olan bir tankı bulunmuyordu


Bu savaşta Amerikan tankçı birlikleri, Fransızların ürettiği Renault FD 17 tanklarını kullanmaktaydı. Birinci Dünya Savaşı bittikten sonra Amerika Birleşik Devletleri askeri yönetimi hükümetten kendi tanklarını üretmeleri için talepte bulundu


Tank üretimi tecrübesi hiç olmayan Amerika Birleşik Devletleri başka ülkelerden tank tasarım almak yerine kendi üretimlerini yapmak istediler. İkinci Dünya Savaşı'nda Amerika Birleşik Devletleri'nin en çok ürettiği tank ise M 4 sperman tanklarıydı



Fakat M4 Sherman orta sınıf bir zırhlıdır. Tiger ise ağır zırhlı sınıfındadır 
Zaten M4 sherman tankından üstün olmasının imkanı yoktur. Ayrıca M4 Sherman düşman tanklarına üstünlük sağlamak için değil, piyade birliklerine destek olmak için üretilmişti


İkinci Dünya Savaşı başlamadan önce Amerika Birleşik Devletleri'nin tank teknolojisi hakkında neredeyse hiçbir bilgiye sahip olmadığını belirtmiştik. Ama özellikle Avrupa'da sular ısındıkça teknoloji geliştirmek için adımlar atan Amerika Birleşik Devletleri tank teknolojisinde dışa bağlı kalmaktan ziyade kendi üretimini yapmak istiyordu. Bu konudaki yardımı ise tank üretiminde kendinden daha iyi konumda olan Britanya'dan alacağI özellikle Fransa'nın Almanya tarafından işgal edilmesi ve bu işgalde tankların çok önemli bir yer alması Amerika Birleşik Devletleri hükümetini bu konuda hızlı adımlar atmasını sağlamıştı. Savaşın gidişatını gözlemleyen yetkililer piyadeye destek Olacak ve çeşitli ihtiyaçlar için kullanılacak bir tank tasarımı istediler. Özellikle Alman tanklarının ağır zırhları ile hız konusunda hantal olması dikkat çekiyordu. Mühendisler hızlı bir tankın kalın zırhtan daha iyi bir koruma ve avantaj sağlayacağını düşünüyorlar



Aynı zamanda bu tasarım ucuz ve seri üretime uygun olması gerekliydi. Ama böyle bir tasarım için yılların birikimi gerekliydi. Savaş bakanlığına gelen projelerin birçoğu yetersiz kalmıştı. Fakat bir tasarım öne çıkmış.


Bu tasarım da M3'li orta sınıf tankıydı. Ancak bu tasarım savaş bakanlığının istediği taret ve 75 milimetrelik top ihtiyacını karşılamıyordu. Zaten M3'li tankına baktığımızda klasik tank tasarımlarından çok farklı bir yapısı olduğunu hemen görmekteyiz.



5000 metrelik bir taret için Amerikalı mühendisler zorluk yaşamaktaydılar. Çünkü tank mühendisliğinde en sıkıntılı konu top ateşlendiğinde tank şasesinin vereceği tepkidir. Fakat Amerikan mühendisler seri üretim için böyle bir tecrübe ve ekipmana

sahip değillerdi. M3G aslında hedeflenen teknoloji olmamasına rağmen Amerikan mühendisler bu tank üzerindeki çalışmalar ile gerekli bilgilere ulaşmaya başlamışlardı. Mühendislerin bilgi edindiği en önemli konu döner tarete bir top eklenmesiydi



Ama M3 L tankının döner talepteki topu otuz yedi milimetrelik çok zayıf bir toptu.  
hem üç lüdeki yetmiş beş milimetrelik top 360 derece dönemiyor, sabit duruyordu. Bu genellikle tank avcılarında gördüğümüz bir teknolojiydi. Bu teknolojinin başarılı olamayacağını anlayan yetkililer artık bir tank olması gereken özellikleri anlamaya başlamışlardı. Ve M4 sherman tasarlanmaya başlandı. M4 sherman ve varyantları İkinci Dünya Savaşı'nda en çok üretilen tanklardan biriydi. M3le'yi kısa süreli bir çözümdü ama uzun vadede seri üretimi olacak ve Amerika Birleşik Devletleri'nin temel tankı haline gelecekti. Bu tankın üretimi için Ford ve General Motors ile anlaşıldı. Her bir şirket uzman olduğu konularda üretimler yapacaktı



Sherman mühendisleri özellikle bütün parçaların standart olmasını istemişti. Böylece montaj hızlı şekilde yapılacaktır. M4 sherman'ın en önemli özelliklerinden biri süspansiyon sistemiydi. Diğer birçok tanıkta kullanılan bobin sistemi yerine sarmal yay sistemi kullanılmıştı. 


Böylece daha esnek bir yaylanma olacaktı. Aynı zamanda doğacak problemlerde de değişimi ve bakımı, aşırı ustalık gerektirmeyen bir sistem olacak. Aslında sadece süspansiyon sistemi değil, bütün parçaların sökülmesi ve takılması çok kolaydı


Bir tankın muharebelerdeki en önemli sıkıntısı genellikle palet arızalarıdır. M4 shermanların palet arızaları o kadar kolay gideriliyordu ki bunu bir kez görmüş bir asker bile hiç zorlanmadan değişim yapabilirdi. M4 Sherman dökme demirden tek parça halinde yapıldı. Taretin en önemli özelliği ise eklenen jairo sistemiyle hareket halinde bile topun düz bir eksende ateş edebilmesiydi. Ama jayro sistemi o dönem tanklarında nadir kullanılan harika bir teknolojiydi



Daha gelişmiş sistemleri günümüzde dünyanın en iyi tanklarından biri olarak görülen Abraham standlarında kullanılmaktadır. M4 shermanların en büyük dezavantajlarından biri topuğu ateşlendiğinde merminin namludan sağ

610 metrelik bir hızla çıkmasıydı. Düşük namlı hızı yüzünden mermide büyük sapmalar meydana geliyordu. Ve atışlar özellikle iyi zırhlı Alman tankları karşısında etkisiz kalmaktaydı. Bu da M4 sherman mühendislerinin ilerleyen dönemde En çok mesai harcayacağı konuydu. Taret ayrıca elli kalibrelik makineli tüfek eklenmişti. Bu silah piyade savunması için tanka önemli bir artı katmıştı. M4 shermanların üretimi o kadar kolaydı ki dakikada bir fabrikadan yeni bir tank çıkıyordu. Bu tanklar Britanya'ya ithal edilmeye başlandı ve Sovyetler Birliği'ne de yardım için gönderildi. M4 sherman'ın tabii ki varyantları da üretildi. Mühendisler öyle bir sistem yapmışlardı ki Ihtiyaca göre birkaç parçanın değişmesiyle istenen özelliklere kavuşulabiliyordu. Ilk üretim M4 A1 modeliydi ve hızlı üretim için gövde parça değil tek bir kalıp dökümüyle yapılmıştı. Bu da tank gövdeden herhangi bir hasar aldığında tamirini zorlaştırıyordu. 



Daha sonra bu tasarımdan vazgeçildi ve kaynaklı yapıya dönüldü. Bu sefer de kaynak noktalarına yakın yerlerde zırh zayıf kalmaktaydı. Bunu anlayan mühendisler kaynak sayısını azaltmaya çalıştılar. 1944  yılında ise dik yerleştirilen süspansiyon sistemi yatay olarak değiştirildi. Böylece paletlerde daha fazla esneklik elde edildi. Tank özellikle yumuşak ya da çamurlu zeminlerde daha seri hareket etmeye başlamıştı. M dört shermanların başka bir dezavantajı ise muharebe alanlarında ortaya çıkmaya başlamıştı


önde kullanılan 57  derecelik zırh nedeniyle sürücü ve nişancının bulunduğu yerdeki tahliye kapakları çok küçüktü. Ayrıca o bölgede depolanan mühimmat nedeniyle hareket iyice kısıtlanıyordu. Tank isabet aldığında birçok kez Tahliye yapılamamıştı ve mürettebat tankın içinde sıkışıp ölmüştü. Özellikle tank önden mermi yediğinde depolanan mühimmat da tankın içinde patlıyordu. 1943 yılında zırh 47 derecelik bir eğime düşürüldü. Ve kapaklar genişletildi ardından da mühimmatın depolandığı yer zemine daha yakın bir yere taşındı. Ayrıca devrimsel bir sistem ile mühimmat ıslak depolama denen bir yöntem ile saklanmaya başlanmıştı. 



Su, 
antifriz ve pas önleyici sıvılardan yapılmış jel benzeri bir maddeyle mühimmat saklanıyordu. Cephanelik isabet alıp gelinse dahi serbest kalan jel yanmıyordu ve tankın içindeki mühimmat patlamıyordu. M4 sherman 1942 yılında savaşa dahil olmuştu ve en önemli rakipleri Almanların ürettiği Panter ve tanklarıydı. Bu tanklar kalın zırha sahip aynı zamanda yüksek ateş gücüne de sahipti. Zaten Amerika Birleşik Devletleri yeni yeni tank teknolojisini geliştirirken Almanya tank mühendisliğinde çok önemli yerlere gelmişti


M4 shermanların zırhı zayıf olsa da Alman tanklarından daha hızlı bir tanktır. Zırh eksikliğinde hızıyla kapatmaya çalışıyordu. Ama M4 shermanların atış gücü de zayıftır. Atış gücünü arttırmak içinse Britanyalılar şasesine güvendikleri Ama tarata ve topuna güvenmedikleri MR alıp yeni bir tank yaptılar. 



İngiliz üretimi Fire Fly'lar özellikle panter tankları üzerinde çok etkili olmuştu. Tigerlar karşısında panterler kadar etkili değildi ama olduğu bir kaç muharebe raporu da mevcuttur. 


Fire fly ile asıl karıştırdıkları model ise kısa adıyla S sekiz modelidir. Bu modeli Brad Pitt'in başrolünü oynadığı Fury filminden hatırlayabilirler


Diğer bir varyantı ise tarette roketlerini hatırlatacak olan Kalifboy roketatar rampalarıdır. Başka bir varyantı batı cephesinde çok kullanılmayan ama Pasifik Cephesi'nde oldukça etkin olan alev silahı olarak kullanılan modeli yine mayın temizlemek için kullanılan ve buldozer olarak kullanılan modelleri de mevcuttur. Hatta yapılan eklemeler ile suda ilerleyebilen modelleri de üretilmişti. Bu varyantları özellikle belirtti. Çünkü diğer ülkeler bu ihtiyaçlar için yeni üretimler yaparken MR4 shermanlar üzerinde yapılan basit Montajlar ya da değişikliklerle farklı ihtiyaçlara cevap veren zırhlılara dönüşmekteydiler.


Hiçbir tarihçi ya da savaş teknolojilerini inceleyenler M4 sherman'ın üstün olduğunu iddia etmez. Ama seri ve ucuz üretim ihtiyaçları ve beklentileri karşılamıştır. Sonuçta savaşta kimse popülerlik yarışı için tek üretmiyordu. 


M 4 sherman'ın üretim aşamalarını incelemeyi bitirdik. 


tankını görünce hava desteği çağırıyorlardı meselesi.  ağır sınıf bir tank olduğunu  Orta sınıf sherman tanklarını bilinçsizce tankının üzerine götürmek zaten aptallık olur. Bunun farkında olan müttefikler de hava desteği çağırıp işlerini kolaylaştırıyorlardı.


Bu da müttefiklerin büyük bir başarısıydı.  Almanya'nın 1942  yılına kadar olan hızlı ilerlemesinde en büyük etken hava kuvvetleridir. Polonya işgali, Danimarka'nın ve Norveç'in çok kısa sürede teslim olması


Fransa'nın hızlıca yenilmesindeki en önemli paylardan biri Alman hava kuvvetleri Lutfwafe'nindir.



18 Kasım 2023 Cumartesi

STALİNGRAD MUHAREBESİ



 Almanya altıncı ordusunun akıbeti ne oldu? Iki diktatörün stratejileri nelerdi? General Paulus ve Çuykov cehennemde nasıl hayatta kaldı? A dokuz A1 Balistik Füzeleri ve Masterchimid M E 262 jetleri nedir


Moskova önlerinde. Almanlar Sovyetleri yenmek maksadıyla Haziran 1941  giriştikleri Barbaros Harekatı'yla parlak başarılar elde ettiyse de belirlenen hedefe Belirlenen sürede erişilememişti. Alman Doğu Ordusu'nun merkez grubu Moskova önüne kadar gelmişti. Ama bu noktada ofansif tavırlarını kaybettiler. Moskova'yı düşürmeyi başaramadılar. Bunun birkaç nedeni vardı


Birincisi Sovyet direnciydi. Ardından Almanların ana yurtlarından çok uzakta olması sebebiyle lojistik sıkıntılar yaşaması ve elbette mevsim koşulları etkili olmuştu. 


Rus başkenti önünde dirençle karşılaşan ve ilerleyemeyen 1941 sonlarında düşman


saldırısı karşısında tuzağa açık bir konumda durmaktansa geri çekilip cepheyi kısaltmayı tercih etti. Bu çekilme sırasında ağır silahlarını geride bıraktı 
bu geri çekiliş onların gücünü düşüreceği gibi mali külfet de oluşturacaktı. 130 yıl önce Napolyon Moskova'dan çekilme sırasında servetini kaybetmişti. Ve Alman ordusu aynı tehlikeyle karşı karşıyaydı


Napolyon'dan farklı olarak Almanlar ayakta durup savaşmaya kararlıydı. Köylerde savunmasını yoğunlaştırarak insan gücü ve kışlık giyim eksiklerinin üstesinden gelebilirlerdi. Bu düşünce uyarınca ufak kasaba ve köylerde savunma noktaları kurdular


Rakibin duraksamasından yararlanmak isteyen Kızıl Ordu ise karşı hamle şansı için düşünmeye başladı. Kızıl Ordu'nun başarılı bir şekilde saldırması için ağır silahı, eğitimli birliklere ve hava üstünlüğüne ihtiyacı vardı. Ancak kaybedilen silahların yeri dolmamıştı ve askerler de yeni seferber edildiğinden tecrübeleri azdı. Bir de Almanlar hala gökyüzünde hakimdi. Güçlendirilmiş pozisyonlara topluca saldırmak, bu kar kışta intihar olurdu. Ama Rusların farklı planları vardır


Savaşın başında sayısal olarak az olsalar da gitgide yeni eğitilen askerler geliyordu.


Cephenin uzunluğundan dolayı Almanların güçlü noktaları arasında büyük boşluklar kalmıştı. Kızıl Ordu bazı birimlerini Almanların arkasına geçirmeyi planladı. Bu arada diğer birimler ön cephede Almanları kuşatacak ve engelleyecektir


istismar gücü, Alman lojistik altyapısına ulaştığında düşman cephesinin geri çekilmesine ve yıkımla tehdit edilmesine neden olacaktı. Merkez grubu bu şekilde engellenecek ve daha sonra Almanlar 1942 yazında kesin bir saldırıya geçmek için yeterli sayıda askere sahip olamayacaktı. O zamana kadar da Rusya'nın iç kesimlerde hazırladığı malzeme ve askerle düşman zor duruma düşürülebilirdi. Aralık ayının ilk yarısında Sovyetler teorilerini uygulamaya başladı


Plan çalışıyordu. Inisiyatif bir anda Kızıl Ordu'ya geçti. Bir sonraki adım çok önemliydi. Sovyetlerin çeşitli seçenekleri vardı. Ordularını yeniden kurmak için bir mola verecekler ya da güçlerini tek bir yere konsantre edip hücuma geçeceklerdi



Ikinci seçeneğin zamana ihtiyacı vardı. Ve Stalin, Almanlara dinlenmek ve yeniden düzenlenmek için bir fırsat vermemenin daha önemli olduğuna karar verdi. Ordu uygun mühimmat, hatta yeterli yiyecek olmaksızın ilerlemeye başladı


Stalin, ordular midelerinin üzerinde değil, vatanseverlikleri üzerinde yürür. Derecesini askerlerinin milliyetçilik aşılıyor, onları ileri sürüyor. Almanlar her yerde kuvvetli değildir ve kaçınılmaz olarak hatlar bir noktada kırılıyor


Geriye hareket sırasında Sovyet ileri elemanları Alman hatlarının arasına taşınmıştı. Dördüncü ve dokuzuncu Alman ordusunun Viazma'daki ana ikmal hatlarını kesmek istiyorlardı. Dördüncü ordu ise başarılı bir şekilde geri çekildi


ve güç noktaları oluşturdu. Güçlü Alman defasına saldırmayı düşünmeyen Ruslar


büyük bir sarma harekatı düşüncesindeydiler. Ve zayıf gördükleri varşi ve Moskova otoyolunu geçerek içeri sızdılar. Ve Ermak gerekli tedbiri alınca yardım alamayan bu güçler Viyazma'daki tren hattı için tehlike oluşturamadı


Kuzeyde de boşluk bulan Rus güçleri ilerleme fırsatı buldu. Almanlar geri çekilmeyip savunma pozisyonlarında kalınca ister istemez hafif de olsa kuşatılma riskiyle karşı karşıya kaldılar. Işte bu anda boşluklardan yararlanan Rusların önünde seçenekleri oluştu


Ya 23 kolorduyu yok edeceklerdi ya da 9 orduyu bekleyen tren yollarına saldıracaklardı. Büyük ve zor hedefi seçtiler. Yetersiz ekipman ve Alman direnişi bu girişimi engelledi. Kuzeydeyse seyrek Alman şeridi kolayca geçirdi tehditten sonra hızlıca yapılanan Almanlar çok geç olmadan ilerleyen rusların sızdıklarını durdurdular. Alman geri hatlarıyla olan bağlantılar güvendeydi. İlmen Gölü'nün güneyindeki Alman birlikleri ise bir savunma çemberi oluşturmayı başar


Kızıl Ordu buradaki yüz binlerce askerin art bölgelerde iletişimini ve ikmalini kesti. Birlikler Luft Vakfe tarafından savunma yapabilmeleri için desteklendi. Şubat ayındaki durumda Kızıl Ordu ana Alman savunmasının arasına sızamıyordu


Ve kanatlardan yapılan sızmalarda Alman kuvvet noktalarına tam zorlayamıyordu. Alman iletişiminde zorlanmamıştı. Her iki taraf da nisan ayında karın çözülmesine kadar ocak ayının başından itibaren mücadelede ağır zayiat vermişti


Almanlar hava şartlarından dolayı 300.000 fazla asker kaybettiler. Sovyetlerse Alman kayıplarının iki katından daha fazla kayıp vermişti. Baharın gelmesiyle Almanlar manevra kabiliyetlerini geri kazandılar


Kuşatılmış birlikleri ana cepheyle yeniden bağladılar. Ve arka bölgelerdeki yetersiz Sovyet oluşumlarını yok ettiler. Almanların Barbaros Harekatı'nda olduğu gibi Ruslar da kendi saldırılarında tam da istedikleri başarıyı alamadılar


 Peki Sovyet planı neden başarısız oldu Başta Alman komutanlığı durumu doğru değerlendirmeyi başardı. Ve tam bir geri çekilmemeye karar verdi. Durup savaşmayı tercih ettiler. Ikincisi Ruslar. Almanların dirençleri kırıldı zannederek ufak birlikleri yok etmek yerine ana ordu gruplarına saldırınca başarısızlığa uğradı


üçüncüsü yollar karla dolu olsa da bildiklerin ve malzemelerin hareketi yavaşlamış olsa da hava yoluyla seyahat etmek her zamanki kadar hızlıydı. Almanların hava üstünlüğü onlara bu avantajı sağlamıştı


Lufe vafe tehdit altındaki sektörlerdeki sovyet güçlerine müdahale edebildi. Ve kuşatılmış askerlerin hava desteğiyle savaşmasını sağladı. 1942 yazı yavaş yavaş geliyordu. Ve hamle sırası Hitler'deydi mavi durum. Kışın bitmesiyle beraber yeni bir atağa hazırlanan Hitler yeni hedefi Kafkaslar olarak belirledi. Generalleri Hitler'e Moskova'ya odaklanılması gerektiğini söylemişlerdi. Ama Hitler, ordunun petrole ve ham maddeye ihtiyacının çok olduğunu söyledi


Unutmayalım ki petrol savaşın anahtarıydı. Amaç güneydeki birlikleri ikiye ayırmak ve bir grubu Kafkaslara bir grubu da StalinGrad'a göndermekti. Stalingrad, Rus petrolünün Volga üzerinden iç kısımlara dağıtılmasını sağlıyordu.

Aynı zamanda sanayisiyle Kızıl Ordu'yu besleyen noktalardandı. Bunların yanında Stalingrad, psikolojik öneme de sahipti. Çünkü bu şehir Stalin'in doğduğu yerdi. Alınması propaganda için biçilmez kaftan olacaktı


Mavi durum adı verilen yeni operasyon Kırım Seferi ve Rusların 200.000 kayıp verdiği ikinci Karkov Savaşı yüzünden gecikmeye uğradı. Almanlar bu başarılardan sonra haziranda operasyonu başlattı. Güney Ordular Grubu taarruza başladıktan sonra grubun ikiye ayrılması için emir verdi. A Ordular Grubu Mareşal Bilham List komutasında birinci panzer ordusu ve 17  orduyla planladığı gibi Kafkasya yönünde güneye taarruz edecekti

 

B ordular grubu ise General Frederich Paris'in altıncı ordusu General Herman Hot'un dördüncü panzer ordusu olarak doğu yönünde Volga ve StadinGrad'a taarruz edecektir. B Ordular Grubu'na başlarda mareşal F3 komuta ediyordu. Fakat daha sonra komuta fonsa geçti


7 Temmuz'da Varone'in 23 Temmuz'da Rostov'un alınmasıyla Almanlar harekatın ilk basamağını başarıyla bitirdi. Burada ordu grubu ikiye ayrılıp plan uyarınca yollarına devam ettiler. Temmuz ortalarında Don Nehri'ni geçen Altıncı Ordu ve dördüncü Panzer Ordusu tehdit edecek konuma gelmişti. Bu ileri harekatın kanatlarını Macar, İtalyan, Romen ve Hırvat orduları koruyacaktı. Tarihler 23 Ağustos 1942 olduğunda ise ünlü StalinGrad Muharebesi başlayacaktı


Ama Hitler için kötü durumlardan birisi en iyi birliklerden birkaçını batıya kaydırmak zorunda kalması oldu. Müttefikler batıda sorun çıkarmaya başlamıştı. Almanlar Birinci Dünya Savaşı'ndaki gibi iki koldan savaşmak zorunda kalacaktı


Stalingrat. Almanların savaşın başında 270.000  askeri, 3.000 top, 500 tankı, 1.600 kadar da uçağı mevcuttu. Kızılordu'nun ise yüz 87.000 askeri, 2.200 topu, 400 tankı, 300 uçağı mevcuttu


Staddingrad'ı başta 62nci ordu olmak üzere 64, 57, 28, 24 ve diğer ordu birlikleri koruyacaktı. Şehirde 400.000 sivil mevcuttu. Stalin sivillerinin ayrılmasına izin vermemişti


Iki taraf da savaş sırasında takviyelerle sayılarını arttıracaktı. Rus Güneydoğu Cephesi'nin komutanlığına General Andrey Yeryomenko atanmıştı. Ve Niketa Kuruşçev'le beraber savunmayı planladılar. 62 inci orduya da başta Antonio Lopatin, ardından vasili çinkovatandır


Lutf vafe başlattığı hava akınlarıyla şehri yangın yerine çevirdi. Binlerce sivil hayatını kaybetti. Volga Nehri'ndeki ikmal gemilerinin çoğunu batırdı. Rus uçaklarınınsa çoğunu birkaç günde yok etti


23 Ağustos'ta ilerleyen Alman kuvvetleri 30 Ağustos'ta kuzey ve güneyden nehre vararak muhasarayı tamamlamıştı. Altıncı ordu kuzeybatıdan dördüncü ordusu güneybatıdan ilerlemeye başladı


bir dizi taarruz ve karşı taarruzdan sonra Ruslar şehrin varoşlarından dahi çekilmek zorunda kaldı. Çok sayıda tankı da kaybetmişlerdi. Ayın 13, 14 ve on 15 Ruslar için bir felaketti. General düşmanı durduramayacağını dahi düşünmüştü


Alman saldırısı 16 Eylül'de 13ncü muhafız tümeninin saldırısıyla ancak durdurulabildi. Aynı gün bu tümen Almanların eline geçen tren istasyonunu ve Mamayev Kurgan tepesini ele geçirdi. Bu iki nokta saatler içinde 14 kez el değiştirmiştik


13 ncü Muhafız Tümeninin mevcudu savaş sonunda 10.000 askerden 300 askere kadar düşecekti. 62 nci Rus ordusu ölümüne bir direniş gösteriyordu. Almanlar ise tüm güçleriyle saldırıyordu


18 Eylül'de 24ncü ordu karşı saldırıya geçse de çok sayıda tank ve uçak kaybederek geri çekilmek zorunda kaldı. Rus orduları artık şehrin yıkık evleri arasında mevzilenip savaşmaya başlamıştı. Iki tarafın fedakarlığı had safhadaydı


Traktör fabrikası dönüştürülmüş ve tank üretiyordu. O kadar ki tanklar daha boyanmadan onları üreten işçiler tarafından kullanılıyordu. Herkes canla başla savaşıyordu. Almanlar devasa toplarını da getirerek cehenneme odun atmaya devam ediyordu


26 Eylül olduğunda şehrin güneyi ve merkezdeki çoğu yer vermahtın eline geçti. Bombardımanlar yıkıntıların zaman içinde daha da yaygınlaşmasına yol açtı. Bu durum her iki tarafın keskin nişancıları için elverişli bir ortam sunmuştur


en başarılı ve en ünlü keskin nişancı Lisaytsev'di. 200 den fazla Alman'ı öldürüp kahraman olmuştu. 500 Alman öldüren fakat daha az bilinen keskin nişancılar da mevcuttur


savaşta yaşadıkları, kapıdaki düşman filmiyle beyaz perdeye aktarılmıştır. 


Ekim ayı boyunca da amansız mücadele devam etti. Fabrikaların olduğu yerde ve şehir merkezinde sıkışan Ruslar savunmaya devam etti


Artık savaş bina bina kat kat yapılıyordu. Bir dairenin bir odası Alman kontrolündeyken bir odası Rus kontrolündeydi. Almanların özel eğitimli birlikleri artık her ev için ayrı operasyon yapıyordu


Fareler savaşı olarak adlandırılan bu savaşta kan ise yağ gibi akıyordu. Kasım ayı geldiğinde şehrin yüzde doksanı Almanların eline geçmişti. Üç noktada Ruslar tutunabildi. Bu aya kadar hava üstünlüğünde büyük kayıplar vermesine rağmen Almanlar'daydı


Arada bazı uçaklar farklı cephelere yollanıyordu. Bu gücüne sekte vurmaktaydı. Uranüs Harekatı. Stadingrad'ı kurtarmak için planlar yapan becerikli General Stalin'e damarda akacak kan kalmadı


Yardım gelmezse kaybederiz diyordu. Ruslar direnebildikleri kadar direnmişlerdi. Stalingrad'da giderek umutsuzlaşan bir direniş sürerken ve Vasilevski tarafından hazırlanan ve Uranüs Harekatı kapalı adı verilen planın hazırlıkları da tamamlanmak üzereydi


plan, Stalingrad içinde bir karşı taarruzda Alman hatlarını kırmak yerine Staddingrad'da Sovyet birliklerini kuşatmış olan Alman çemberini dıştan sarmayı hedefleyen bir plandı. Ruslar yeni teçhizat ve eğitimli askerlerle yeniden organize olmuştu


StalinGrad'daki ordunun kolları çok zayıftı. Varon Ejder Stalingrat'a kadar don kıyıları boyunca Macar ikinci ordusu, İtalyan sekizinci ordusu ve Romen üçüncü ordusu mevzii almıştı. Çok kötü mevzilenmişlerdi ve ikmal hatlarına uzattılar


Üstünde Macar askerlerinin ekipmanı bile tam değildi. Bazı yerlerde 1 kilometrelik hattı dört beş asker savunuyordu. Güneydeki kanatta bir Romen ordusu ve az sayıda Alman'la savunuluyordu. General Franz Hatter, Hitler'i defalarca uyarmıştı kanatlar boştu ve bir felaket olabilirdi. Hitler generale kanatları da nasyonel sosyalist inanç koruyacak diyordu. Hadler uyarılarına devam edince görevden alındı


19 Kasım günü StalinGrad'ın kuzeyinden üç büyük Rus ordusu saldırıya geçti. 2 gün içinde Romen üçüncü ordusunu dağıttı. Alman kırk sekizinci Panzer Kolordusu bu ilerleyişi durduramamıştı. 20 Kasım günü güneyden bir Rus taarruzu daha oldu


Romen birlikleri çok çabuk dağıldı. Ve altıncı ordu bir anda birkaç gün içinde arkasından sarılmış oldu. 300.000 Alman ve Rumen bir anda kendilerini kuşatmanın ortasında buldular. 20 Kasım günü Stalingrad ve Doğu Cephesi için sonun başlangıcıydı


ancak 20  Kasım 1942 günü çoğu kez dikkatten kaçan bir başka yerde de sonun başlangıcı olarak algılanmaktadır. Kuzey Afrika. O gün Rumeli'nin birlikleri malzeme taşıyan 50 Alman nakliye uçağının çoğu düşürülmüştü


aynı günün akşamı çöl tilkisi Erwin Rome, emir subayına her şey bitti. Takviye gelmeyecek. Biz savaşı kaybettik diyecektir. Uranüs operasyonuna eş olarak Ruslar Moskova önlerinden Mars Operasyonu'nu da başlatmışlardı


Altıncı ordunun birlikleri kapana kısılmış, yardım alamıyordu. Tek destek havadan gelebilirdi. Luft Vafet seferber olup Stalingra'da hava köprüsü olmaya çalıştı. Cephane, erzak ve giysi taşımak maksadıyla binlerce sefer yapıldı


Aynı zamanda uçaklarla bazı askerlerin tahliyeleri de yapılmaktaydı. Ama bu işlemlerde istenilen gerçekleştirilemedi. Hava koşulları Rus uçaksavar ve avcı uçakları çok büyük sorun çıkarmıştı


Aralık ayına varıldığında neredeyse çözülmüştü. Kuşatmadaki askerler için ise durum her geçen gün kötüleşti. Kış tekrar gelmişti. Ve bu askerler kışın ne demek olduğunu biliyorlardı. Askerler açlıktan ölmeye başlamış. Intihar oranları gitgide artıyordu


Almanlar bir yandan kışla, bir yandan kızıl orduyla savaşıyordu. Kader StalinGrad'ta rolleri değiştirmişti. Artık direnmek zorunda olan Erman. Hitler, General Paulos'a bölgeden çekilmeme emri vermişti


Yarma harekatı yapmak yerine dışarıdan yardım kuvvetiyle işi çözeceklerdi. Zaten vakit Hitler'in kararsızlığı yüzünden akmış. Altıncı ordu yarma yapamayacak duruma gelmişti. Ya savunmada kalacaklardı ya yaya olarak huruç yapacaklardı


kış vaktinde hurç ise intihar demek. 16 Aralık günü Stalingrad'ın güneybatısından kurtarma amaçlı kış fırtınası operasyonu başlatıldı. Donordular grubu altıncı orduya 50 kilometre kadar yaklaşmıştı


Ama Ruslar çok zor da olsa Almanları durdurdu. Ve küçük Satürn harekatıyla karşı hücuma geçtiler. Amaçları Rostov'u alıp Kafkaslar'da beklemekte olan üç Alman ordusunda kıskaca almaktı. Almanların iyi defans yapması sonucu bu girişim engellendi


Fakat A Ordular grubunu Kafkasya'dan çekmek ve Rostov'un 250 kilometre gerisinde yeni bir cephe hattına gerilemek zorunda kaldı. Artık altıncı ordunun kurtarılma umudu kalmamıştır. Ancak stadingrad'taki mihber kuvvetlerinde bu söylenmeli


Onlar kurtarma kuvvetlerinin geleceğine inanmaya devam ettiler. Kızıl Ordu vakit kaybetmeden stadıngrattaki altıncı orduyu yok etmeye karar verdi. Don Cephesi komutanlığını kurarak başına General Konstantin Rokossovski getirildi


Başlayacak operasyonun adı da Costo olacaktı. Son demler. 8 Ocak 1943 günü Paulas'a teslim ol çağrısı yapıldı. Ama Hitler'in emri üzerine general direnmeyi seçti. 10  Ocak günü Ruslar top ateşiyle saldırıya geçti


Alman savunma alanı 22 kilometreye 14  kilometre olacak şekilde daralmıştı. Soğuk, hastalık, cephanesizlik, Almanları zorluyordu. Ama son ana kadar disiplinlerini kaybetmemeye çalışıyorlardı


amansız sokak çatışmaları tekrar başlamıştı. Ocak sonunda ise artık Alman uçaklarından gelen yardımlar çok aza inmişti. Sadece paraşütle yardım yollayabiliyorlardı. Yirmi bir Ocak günü tekrar teslim ol çağrısı yapıldı


Altıncı ordu yok olana kadar savaşmaya kararlıydı. General Paulos, subay ve askerlerine intihar edenler görevden kaçmak isteyenlerdir. Diyerek herkesi bu eylemden men etmişti. 22 Ocak'ta Ruslar son büyük taarruza geçti dayanacak gücü kalmayan Alman birlikleri, kaçışma emareleri göstermeye başlamış, her şey bitmişti. 30  Ocak günü Hitler, Paulas'a mareşal unvanı verdi. 



12 Kasım 2023 Pazar

Leningrad Kuşatması



1 Eylül 1939 günü Almanya'nın Polonya'ya saldırması üzerine Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı resmen başlamıştı. Polonya'yı Sovyetler Birliği'yle birlikte işgal eden Almanya bu sefer de batı işgallerine devam etmişti ve 1941 yılının ortalarına doğru neredeyse bütün Avrupa, Almanya egemenliği altına girmişti. 


Almanya Yeni hedefi ise doğu topraklarıydı. 22 Haziran 1941 günü dünyanın en büyük kara harekatı olan Barbaros'la operasyonu başladı. 


Barbaros'la operasyonda üç ana hedef vardı. Güney Ordu Grubu Kiev ve sonrasında Bakü petrollerine merkez ordu grubu ardından da Moskova'ya ilerleyecekti. Kuzey Ordu Grubu'nun hedefinde ise bir şehir vardı. O şehirde Sovyetler Birliği'nin kurucusu olan Vladimir Lenin'in ismini taşıyan Leningrat'tı



Günümüzdeki adı Saint Petersburg olan şehiri yaklaşık
900 gün kuşatmada kalmasına rağmen teslim olmamış ve işgal edilememişti. Şimdi Leningrad Kuşatması'nın en önemli dönemi olan ve müthiş bir kıtlığın yaşandığı kuşatmanın ilk yılını detaylandırarak neler yaşandı birlikte incelemeye başlayalım


Leningrad o dönemki Sovyetler Birliği'nin ve öncesinde Rus İmparatorluğu'nun kültürel kalbi olmuş en güzel şehirlerden biriydi. Almanların Kuzey Ordu grubuna Mareşal Will Hamrid komuta etmekteydi. Hamrid nazi partisi etkisinde olmayan subaylardan biriydi Fakat Hitler'in sevmediği generallerden olmasına rağmen gösterdiği başarılarından ayrıca hem soylu bir aileden gelmesi hem de ismindeki kelimesinden anlaşılacağı üzere şövalye unvanı kazanmış Prusyalı generallerden biriydi



64 yaşındaki komutan 
Hamrid birlikleri üç ordu grubunun içinde en hızlı ilerleme gösteren birliklerin başında gelmekteydi. Sadece beş günde Leningrad'a giden yolun yarısına gelmişlerdi. Alman ordularının Leningrad'a doğru ilerlediği anlaşılınca Laringrad'ı yönetmekten Sorumlu olan Almanlar saldırmadan önce tüm Leningrad halkını seferber ederek önlemler almaya başlamıştı. Seferber olan halk hava saldırılarına karşı sığınaklar oluşturmaya, tarihi yerleri kum torbalarıyla gizlenmeye, tanklar için çukurlar kazmaya başladılar.


Şehir Savunmasına ise Rus iç savaşında bir kahraman haline getirildi. Fakat Stalin'in tasfiyesinden sonra şehirdeki alt komutanların birçoğu tecrübesiz genç komutanlardan oluşmakta Borcial luga hattı denilen bir savunma hattında bir dizi sur inşa edilmesi emrini vererek şehre biz istemeden kimse girmeyecek demişti. Ve şehir tam bir kaleye dönüştürülmeye çalışılıyordu. Bu surlar birbirine bağlanarak tank tuzakları, silahlar ve askerler yerleştirilmişti



Ancak savunmada boşluklar vardı ve daha fazla askere ihtiyaç duyulmaktaydı. Ilk takviyeler, Finlandiya, Sovyet sınırı üzerinden geldi. Fakat Finlandiya Almanlar ile birlikte saldırıp kış savaşında verdikleri toprakları tekrar kazanmak istiyordu. Ve fin kuvvetler 
de kuzeyden Leningrad'a baskı yapmaya başlamışlardı. Almanların ilk saldırıları başladığında tecrübesiz komutanlar ve yerel halktan oluşturulmuş birlikler büyük kayıplar verse de savunma hattı korunmuştu. Güneyinden gelen panzerler de yoğun ormanlık bölgede ve batak saplanmışlardı. Böylece ilk saldırı kırılmıştı. Fakat bu sefer kuzeyden gelen bir tehlike yani fin ordusu Leningrad'a yoğun baskı yapmaya başlamıştı. Finliler Sovyet Savunmasını 35 kilometre kadar yarabilmişlerdi. Ama ordusu da yoğun direnişle karşılık durmak zorunda kalmıştı. Hitler taarruz komutanı hızlı bir şekilde alınması emrini vermişti. Almanlar tekrar kuvvetlerini toparlayıp Lugo hattına saldırıya geçtiler



Bu saldırı öncesi mahkumları ve bütün gönüllüleri cepheye sürmüşlerdi. Ve bir karşı saldırı planlıyorlardı. Stalin bu şehrin kesinlikle Almanların eline geçmemesi gerektiğini ısrarla vurguluyordu. Almanların saldırısı tam olarak püskürtülmese de baskı biraz olsun azaltılmıştı 
13 Ağustos günü ise Almanlar Leningrat'a Moskova'dan gelen yardımların ana yolu olan ele geçirdiler ve Laning'e gelen en önemli takviye yolunu kesmiş oldular. Birkaç gün içinde luga hattı da yavaş yavaş çökmeye başlamıştı


Sovyet yetkilileri bunun üzerine bir emir yayınlayarak cepheden ayrılan herkesin kurşuna dizileceğini belirttiler. 20 Ağustos günü Almanya'ya gönderdiği mesajla Leningrad savunma hattının çöktüğünü, yolun açıldığını ve şehri birkaç gün içinde teslim alacaklarını iletti


Fakat Stalin savunma hattının yarılmasına rağmen Larin birliklere sokak sokak ev ev savunma yapılması emrini verdi. Ve bütün halk şehrin içinde hendekler kazmaya başlamıştı. Şehir tedariki sağlanan ateşli silahlar ve mızraktan kazma küreği kadar



Her şeyiyle savunulması için 150 küçük sektöre ayrılmıştı. Özellikle demir yolları rayları sökülerek ejderha dişleri denen yöntem ile tankların olası geçmesi beklenen noktalara yerleştirildi. Andrei Jaydanova şehri korumaları gerektiğini ve 
Her türlü takviyeyi alacaklarını belirtmişti. Fakat Almanlar Moskova'nın kapısına doğru ilerlerken Stalin'in söz verdiği takviyeleri alamayacaklardı. Ayrıca Stalin eğer Leningrad düşerse her şeyi yok edin ve Leningrad'ı dümdüz hale getirin emrini vermişti


Bundan dolayı tüm köprülere, fabrikalara, tüm resmi kurumlara, patlayıcılar yerleştirilmişti. Şehirdeki sivillerin elinde bulunan her türlü yiyecek maddelerine de el konulmuştu. Bu durum sonrası birçok sivil yaklaşan tehlikenin iyice farkına varsa da şehirde sıkı bir sansür uygulanmaya başlanmış ve şehrin dışarıyla bağlantısı tam anlamıyla kesilmişti. Şehirden çıkmak isteyen sivillere izin verilmiyor, kaçmaya çalışanlar ise Sovyet askerleri tarafından vuruluyorlardı



Sonunda Leningrad'ın merkezine yapılacak Alman saldırısı başlamıştı. Almanlar yoğun şekilde savunma hatlarına saldırırken saldırının 11 nci saatinde Hitler imzalı bir emir geldi. Emir'de saldırının durdurulması ve Leningrad'ın bir çember içine alınarak tüm dünyayla irtibatının kesilmesi 
yer alıyordu. Leningrad şehrine ulaşmak için şehrin güneyinde sekiz farklı bölge bulunmaktaydı. Hamrid birlikleri bu sekiz noktayı da ele geçirdi ve güneyden gelebilecek bütün yardım yolu kapanmış oldu. Hitler şehre gelecek tüm yardımların kesilmesiyle şehrin alacağını ve Sovyetler Birliği'nin kurucusu olan Lenin'in şehrini aşağılayıcı bir şekilde ele geçireceğini düşünmekteydi. Alman ablukası başladıktan birkaç gün sonra Sovyet askeri savunmasının başında olan Mareşal Klament Borishilov zihinsel ve fiziksel olarak bitme noktasına gelmişti


Leningrad savunmasının başına ise General George Show getirilmişti. Eylül ayında göreve gelir gelmez ürkek ya da korkmuş alt kademe komutanlarını değiştirdi ve her kim geri çekilirse çekilsin idam edilecek emrini saldırı emirleri vermeye başlamıştı. Tabii ki bilinen ikmal yolları kesilmiş olsa da Sovyetler ikmaller için yeni yollar oluşturuyorlardı. Bu ikmal yollarının kesilmesi için Almanlar da bu bölgelere saldırılar düzenlemekteydiler. Hitler'in bu kararı sonrası ve kışın gelmesiyle Almanlarda da sıkıntılar yaşanmaya başlanmıştı


Özellikle Sovyet karşı saldırıları Almanların da düzenini bozuyordu. Ayrıca merkez ve Güney Ordu gruplarının da ilerlemeleri durmuş ve ikmalleri düzensiz hale gelmişti. Çetin kış şartları kendini iyice göstermeye başladığında Alman tankları çalışmıyor ve birçoğu da Leningrad çevresinden tahliye edilmişti. Bu haberlerinin Grad'daki sivil halka duyurulduğunda halk savaşı kazandıklarını düşünüyordu. Ama Hitler'in başka fikirleri vardı. Hitler Leningrad'ın 24 saat boyunca topçu ateşine tutulmasını ve Havadan bombalanması emrini vererek taş taş üstünde kalmayacak demişti. Lenin halkı ve Sovyet askerleri için asıl dehşet dolu günler şimdi başlıyordu. Özellikle sıkı ablukanın ilk günlerinde bulunan gıda depoları bombalanarak beş bin ton gıda maddesi imha edilmişti


Bu tüm kışlık stoğunu içermekteydi. Karadan yardım yolları kesildiğinden ve yoğun kıştan dolayı halk açlıkla boğuşmaya başlamıştı. Şimdiki asıl düşman ise Almanlar değil Yoğun kar yağışının bastırmasıyla da açlıktan ölümler başlamıştı. Sovyetlerin açık halde bulunan son tedarik hattı olan hattı demiryolu ise Almanların kasabasını ele geçirmesiyle 8 Kasım'da tamamen kesilmişti. Takviye yapılacak En yakın depo 350 kilometre ötedeydi. Sovyetlerin Leningrad'a takviye yapabilmesi için bir şansı kalmıştı. Ladogo Gölü'nün donmasını bekleyip buzla kaplı göl üzerinden ilk olarak atlı kızaklar ile sonrasında ise kamyonlar ile yardımları ulaştırmaya çalışmak


Ladoga Gölü üzerinde buz kalınlığının elverdiği bir hat ile Ladoga Osinaves ve Kobana Osinemes hatları arasında kamyonlar ile yardımlar ulaştırılmaya çalışıldı. Fakat bu başarılı gibi gözükse de kıtlığa çare değildi. Ve bir kişinin günlük ekmek ihtiyacı iki dilime kadar düşmüştü. Bu yolda birçok kamyon da buzların kırılması ile gölün soğuk sularına batmıştı. Özellikle kamyon sevkiyatının başladığı ilk 3 günde 350  kamyon sulara gömülmüştü burada küçük bir hatırlatma yaparsak göl donmadan önce de tekneler ile takviye yapılıyordu. Fakat elde yeterli takviyeyi sağlayacak tekne bulunmamaktaydı. 1941  yılının kasım ayında açlıktan 11.000 Aralık ayında ise 53.000 kişi hayatını kaybetmişti


Özellikle sivil halk o kadar aç durumdaydı ki ölen insanları yemeye kalkanlar yüzünden birebir yayınlamış ve askerler günlük olarak ölüleri toplayarak toplu mezarlara koymuşlardı. Ayrıca bu toplu mezarlar açılmamaları için askerler tarafından korunuyordu. 1941 yılının ocak ayında ise Sovyetler için bir hayat ışığı belirdi. Sovyet ordusu tarafından ele geçirildi ve arasındaki demir yolu takviyesi tekrar açılmaya çalışıldı. Ve halkına seslenerek Kazanacaklarını belirtti. Bu arada  Finliler kış savaşında kaptırdıkları toprakları ele geçirdiler ve savunmaya geçtiler. Hitler'in yoğun baskısına rağmen iç bölgelere ilerlemeyi reddettiler


Bu arada kaybedilmesi Hitler'i çok sinirlendirdi ve zaten sevmediği Hamrid, bu bahaneyle görevden alarak Leningrad cephesine görevlendirdi. Ele geçirilse de gelen takviyelerin birçoğu yine Almanlar tarafından imha ediliyordu Leningra'da ulaşmaktaydı. 1942 yılı Ocak ayının sonlarına doğru Hitler, Larin Grad'a yapılan hava saldırılarının sona ermesini emretti. Şehrin sefalet içinde teslim olmasını bekliyordu. Fakat Sovyet Ordusu Karşı saldırıya geçti ve bu çatışmalar bir yıla yakın bir süre şiddetli bir şekilde devam etti. Ayrıca hava desteği daha önemli bölgelere kaydırılmıştı. Ocak ayında ise açlıktan 124.000 Sovyet sivili ölmüştü. 1942 yılı Şubat ayına gelindiğindeyse gölün Iyice donmasıyla daha fazla kamyonun leningrada ulaşmaya başlamasın üzerinden de takviyelerin gelmeye başlaması ile halk ve askerler iyice beslenebilmeye, ilaç bulmaya başlamıştı ve günden güne moraller yerine gelmekteydi. Mart ayı başındaysa ayakta kalan binalar ve evler tek tek kontrol edildi ve yaklaşık 300.000 kişi  ölü halde bulundu. Alman ordusu da eskisi kadar gelen takviyeleri durduramıyordu. Kuzey Ordu grubunun unsurları merkez ve güney ordularını desteklemek için kullanılmaya başlanmıştı


Fakat Alman topçuları devamlı olarak LeninGrad'ı top ateşinde tutmaya devam etmekteydiler. Ladoga Gölü de çözülmüştü ve teknelerin sayısı artırılarak daha hızlı şekilde takviyeler alınıyordu


Hatta gölün içinden döşenen hat ile Leningrada elektrik bile sağlanmakta gelecek kışın erzağı bile mart ayı itibarıyla hazır bulunmaktaydı. 1942 yazına gelindiğindeyse günden güne Alman piyadelerinin saldırıları zayıflamaktaydı. Ancak Alman üs yönetimi büyük şehre saldırmaya devam edilmesini istiyordu. Yavaş yavaş azalan Alman takviyeleri ve özellikle Sovyet sivillerden oluşan partizan grupları Alman askerlerini canından bezdirmeye başlamış. Hem de bu sefer işler iyice tersten dönmüş


Almanlar takviye alamamaya başlamışlardı. Yenilgisi ve ardından yaşanan Kursk mağlubiyetleri Almanların artık çevresinde tutunamaz hale getirmişti. 1944  yılının Ocak ayında bulunan Sovyet birlikleri hücuma geçerek Alman birliklerini mağlup etti ve geri çekilmeye zorladılar. Böylece 900 gün süren kuşatma sona ermiş oldu. Yaklaşık 2,5 k yıl süren Leningrad kuşatması sonrasında Leningrad tanınmaz bir hale gelmişti ve tarihi binaların birçoğu yıkılmıştı


Günümüzde Stalingrad Savaşı çokça konuşulsa da Leningrad kuşatması dünya üzerinde eşi benzeri olmayan bir kuşatmaydı.