17 Aralık 2023 Pazar

CANNAE || Hannibal Barca

 




Roma'yı dize getirmek için Alp Dağları'nı geçen ve Trebyya muharebelerini kazandıktan sonra Apenin'leri Arna bataklıkları üzerinden aştı. Sonrasında Trezemene Gölü kenarında kıstırdığı ordusunu antik çağın en büyük pusularından biriyle yok etmeyi başardı

Bu muharebeden sonra Roma'ya yürümeyip güneye indi. Ve pek çok bölgeyi yağmaladı. Roma'nın savaşı bitirmek için görevlendirdiği diktatör Fabios Maximus'un kampanyadaki Ager Falarnus Vadisi'nde kendisine kurduğu pusuyu ustaca savuşturdu.

Zafer üzerine zafer kazanan ordusuyla doğuya çekildi. Amacı, gücünü toparlayıp Roma'ya daha sert bir yumruk indirmekti

Roma'nın en büyük ordusu Hannibal Romalıları aşağılamasının ardından milattan önce 217 yılında büyük bir kısmı apulya ve kampanya bölgelerindeki gerilla savaşlarıyla geçti. Aynı yılın yaz aylarında Fabious bir dini tören için Roma şehrine gidince komuta yetkisi ordudaki ikinci adam olan geçti oyalama taktiğini en baştan karşı olan general, bu aralığı bir fırsat olarak görüp bulunan kartaca ordusunun bir kısmına saldırdı. Bu ufak muharebedeki kazancını büyüterek merkeze rapor etmesi üzerine sevince boğulan senato minisu eşit bir ordu komutanı ilan etti. Tabiri caizse gaza gelen yanında olduğu halde topyekun savaşa girmek için hareket etti.

Fakat komutanların stratejilerinin farklı olmasından kaynaklanan iki başlılığı gören Hannibal heyecanından da yararlanarak Romalılara bir tuzak kurdu. Ve onları Geronium Muharebesi'nde mağlup etti. Bu yenilgi sonrası minisyus'un rütbesi düşürülürken Fabious Maximmus görev süresinin sonu olan milattan önce 217 yılının Aralık ayında görevinden alındı. Senato'nun yeni yılla beraber Kartacılıları durdurmak için başka adamlar seçmesi gerekiyordu


Roma, önceki muharebelerde deneyimli askerlerinin çoğunu kaybetmişti. Ve kayıplarının yerini bir şekilde doldurmalıydı. Bu yüzden milattan önce 216 baharında özverili bir çalışmayla Kartacalıların üzerine yollayıcı lejyonların ve müttefik alaylarının sayısını hızlıca arttırdı

Askerlik yaşını 16  dek çekip lejyon mevcutlarını şişirebildiği kadar şişirdi. Ve o güne dek hazırlamış olduğu en büyük orduyu kurdu. Roma belli ki Kartacalıları sayı üstünlüğüyle ezmek istiyordu

Fakat gözden kaçan şey toplanan askerlerin TOY ve acemi olmalarıydı. Fabios'un lejyonları hariç oluşturulan tüm birlikler talimleri eksik, acemi yerlerden kuruluydu. Buna rağmen Senato, kalabalık ordunun sonucu getireceğine canı gönülden inandı


Kurulan devasa ordunun başına da deneyimli ve zafer görmüş ile pleplikten yükselmiş siyasetçi olarak getirildi. Savaş için yapılan tüm hazırlıklar bitince, 
iki general emirleri altında on binlerce asker olmasının verdiği özgüvenle taraflarındaki Kartacalıların üzerine yürüdü. Adını yücelten zaferler kazanan HanniBal, galibiyetlere rağmen zannedildiği kadar iyi bir durumda değildi

Ne olursa olsun o ve ordusu düşman topraklarında bulunuyorlardı. Bu da ister istemez ordunun kendini yenilemesi ve takviye alması konusunda sayısız sıkıntıya yol açmaktaydı. Üstüne Kartacalıların bulunduğu bölgede yaz ayı kurak geçmiş yağmalanacak erzak miktarı çok azalmıştı. Erzak sıkıntısına bağlı bir isyanı engellemek isteyen ve Romalıları acemi askerlerini eğitemeden meydan muharebesine çekmeyi arzulayan HanniBal, güneye indi


Süvarilerini yollayarak kanai şehri yakınlarındaki Roma erzak deposu olan kanüsyumu yağmaladı. Bu hamleyle hannibal kendi hamlesine artı yazdırırken Romalıları da savaşa zorlamış oldu. Muharebenin ayak sesleri yaklaştıkça iki taraf içinde gerilim giderek arttı

Özellikle kartacalılar, kalabalık Roma ordusunu görünce bir an için ümitsizliğe düşmüşlerdi. Ümitsizliğin hüküm sürdüğü anlarda orduyu bulunduğu durumdan çıkartan yine kartacalı hannibal oldu

Hannibalın tavırları ve şimdiye kadar kazandığı muharebeler romanın tarihi boyunca oluşturduğu en kalabalık orduya karşı bile Kartacalı askerlere bir ilham ve motivasyon kaynağı oluyordu

Vahşetin adı Cannae. Iki ordu Cannae şehrinin hemen kuzeybatısından akan Aufidus Nehri'nin kenarında muharebe tutuşmak için hazırlandılar


Temmuz ayının sonuna tekabül eden birkaç günde yapılan ufak tefek çatışmaların ardından iki Ağustos'a gelindiğinde orduların son konumları şu şekildeydi. Roma ordusu iki kampa bölünmüştü 
ana kamp komutasında nehrin sol kıyısındayken diğer kamp nehrin sağında Varro önderliğinde bekleme halindeydi. Hannibal'ın kampı ise nehrin solunda bir tepede bulunuyordu. Hannibal nehrin yukarı kısmına kendi geçerken suyun ağız kısmını Romalılara bırakmıştı

Bunun sebebi denize doğru esen libesu rüzgarlarıydı. Böylece hannibal düşmanını toza karşı mevzi aldırarak görüş mesafesini düşürmeyi planlamıştı. Nehrin solu sağına göre çok daha geniş bir alandı ve bu kartacaların üstün süvari gücünü daha kullanışlı bir hale getiriyordu. Sağ taraf ise büyük bir savaş alanı olabilmek için epey dardı. Bulunduğu tepelerden nehre kadar olan mesafe iki buçuk kilometre kadardı

bu dar alan Kartacalı süvarilerin manevra alanını kısıtlayabilirdi. Önceki muharebelerde karşı tarafın süvarilerinden çok çeken Romalılar ve o günün başkomutanı olan Varro çarpışmanın cereyan edeceği nokta olarak nehrin sağ yakasını belirleyip tüm Roma ordusunu bu tarafa geçirdi

Düşmanının bu tarafta sıralandığını gören hannibal da her türlü tedbiri alıp nehri geçti. Ve Romalıların karşısında düzen aldı. Roma merkezi üç hat halinde dizilmiş 55.000 ağır piyadeden müteşekkildi

ön tarafta da 15.000 kadar menzilli hafif piyade vardı. Çok kalabalık olan merkez birlikleri, alan dar olduğu için birbirlerine her zamankinden daha yakın sıralanmışlardı. Tabii cephe kısaldığı için derinlikte bir hayli artmıştı derinliğin fazla olması, Kartacalı süvarilerin yandan saldırılarına karşı bir tedbir olarak iyi düşünülmüş olsa bile lejyonerlerin bu denli sıkışık pozisyonda düzen almaları esneklik ve manevra kabiliyetlerini düşürmekteydi. 

Nehrin kıyısındaki Roma yurttaşlarından oluşan 2400  kişilik süvari kanadını, konsül Paulus, sol kanattaki 3600 kişilik müttefik süvari kanadını ise konsülvaro yönetecekti. Ana karargahı koruyan 10.000 kadar askeri de hesaba katınca Roma ordusunun yekunu 86.000 bin kadar yapıyordu. Paulus ve Varro'nun planı, süvarilerin kanatlarda sağlam durarak rakip süvarileri durdurması ve sıkı bir yumruk haline getirilen merkez birliklerinin merkezden yarıp dağıtması üzerine kuruluydu. 

Hannibal'ın ordusu ise savaş meydanına şu şekilde dizilmişti. Merkezde 20.000 ve 5.000 Uberli piyade dışbükey bir şekilde ve tek hat olarak sıralanmıştı. Bu hattın
iki ucuna rakibin ilk bakışta göremeyeceği şekilde 10.000 Kartacalı eşit olarak dağıtılmıştı. Ön tarafta ise toplam 5.000 kısa mızraklı hafif bir yerde ve bale adalı Sapanca'lar mevcuttu

önceki savaşlarda ölen Romalıların zırhlarını kuşanmış olan merkez birliklerinin çoğu müttefiklerden oluştuğu için ve en kritik nokta büyük ihtimal burası olacağı için hannibal ve kardeşi Mago atlarından inerek burada mevzi aldılar.

Nehir tarafında kalan kartaca sol kanadında güvenilir komutan Hasturubal komutasında 6500 kadar kent ve iberli süvari vardı. Sağ kanatta ise Hanibal'ın yeğeni Hanno ya da Maharbal komutasında 4.000  kadar nüdyalı süvari vardı
Iki Ağustos günü taraflar düzen aldıktan sonra Romalılar sessizce konsantre olmuş, yaşanacakları tahmin etmeye çalışırken kartaca tarafından yükselen ürkütücü gürültü göğü adeta inletiyordu.

Savaş Borazanları, yüzlerini boyamış kellerin savaş naraları, bilinmedik dillerde yükselen dualar, kılıçların ve mızrakların kalkanlara vurulduğunda çıkardığı şakırtılar ve sürekli hareket halinde olan atların nal sesleri, acemilerden kurulu Roma ordusunun içinde ilk kez o zaman büyük bir korku düşürmüştü. Tek korkanlar Romalılar değildi elbette. Bu denli kalabalık bir kuvvetle ilk kez karşılaşan generaller de bu hengameden nasıl çıkacaklarını kara kara düşünüyorlardı.

Muharebe tarafların süvari kanatlarına aynı anlarda verdiği saldırı emriyle başladı. Haçlılar cesurca yerlerinden fırlayarak var güçleriyle birbirlerine tosladılar

O sırada Roma merkezindeki piyadeler topluca kartaca merkezine yaklaşmaktaydı. Ilk temas Velites birlikleriyle Balar Adalı Sapancılar arasında oldu. Takiben Roma ağır piyadeleri İncekartıcı Hattı'yla temas kurup derinlere doğru ilerledi.

Nehir kenarındaki süvari çatışmasında ise galibiyete yakın olan taraf Kartacalı'lardı. Hasturubal sayı gücünü kullanarak düşmanının düzenini bozdu. Ve onları geri doğru itti. Aksiyonun giderek arttığı merkeze tekrar dönecek olursa Roma Piyadeleri derin formasyonun arkadan ittirmesiyle önü alınamaz bir şekilde ilerliyor. Dışbükey kartacı hattı içe doğru kırılarak bozuluyor. Yavaş yavaş çekiliyordu. Fakat Romalılar çok sıkı düzen aldıkları için askerlerin kılıçlarını çıkarıp savurmaları pek mümkün olmuyor
Bu yüzden sadece birliklerin önlerindeki lejyonerler fiili olarak savaşırken arkadakiler öndekileri yürümek zorunda bırakacak bir baskı oluşturuyordu. Durum şu anlık Romalıların lehine gibi gözükse de cumhuriyet askerleri kum dolu rüzgar görüş alanlarını epey etkilediği için savaşın başından beri sıralarını bekleyen piyadeleri fark etmemişlerdi. Bu onlar için büyük bir problem olabilirdi. Roma sağ kanadını takip edip imha eden Nidyalıların oyaladığı kalabalık Roma sol kanadının arkasında beliriverince müttefik süvarileri bir anda panikledi. Iki tarafından sarılan atlılar kaçmaya fırsat varken derhal savaş meydanını terk ettiler
Varo da silah arkadaşlarını yüzüstü bırakıp gidenler arasındaydı. Süvari kanatlarının bu şekilde elimine edilmesi, muharebenin seyrini epey değiştireceğe benziyordu. Lakin yine de her şey asıl büyük savaşın yaşandığı merkezde belli olacaktı Kent ve İberliler artık dirençlerinin sonuna gelmişlerdi. Lejyonlar onları bir koç başının kale kapısını zorlaması gibi zorluyordu. Genel vaziyet Romalıların yararınaydı. Hannibal'ın elini kaldırıp kendi merkezinin gerilemesini durdurması işler değişmeye başladı. Kent ve Uberlilerin çekilmesi en başından beri planlanmış bir şeydi. Hannibal Romalıları derinlere çektikten sonra kenarlardaki kartacılı piyadelerini içe doğru döndürdü
Böylece Romalılar kendilerini beklemedikleri şekilde bir kuşatma harekatının içinde buldular. Roma sol kanadını dağıtan Hastu Rubal, katıcılı piyadelerle eş zamanlı olarak komutasındaki süvarilerle Romalılara arkadan saldırdı
Bu son saldırıyla cumhuriyet ordusu her tarafından sarılmış oldu. Dört bir tarafta da savaşmak zorunda kalan acemi Romalılar bir anda paniğe kapıldılar. Dip dibe oldukları için bir kaçış ya da yarma manevrası da yapamıyorlardı
Dahası onları bu ortamdan çıkarabilecek bir liderleri de yoktu. Komutanlarının biri savaş alanından kaçmışken diğeri muhafızlarının kollarında son nefesini veriyordu. Yazıktır ki 60.000 kadar Romalının bu cendereden çıkmasına imkan yoktu
üstüne hannibal her geçen dakika çemberi biraz daha daraltıyordu. Romalılar son bir umut silahlarına sarılsalar da kısacalı ve kentlerin uzun kılıçlarıyla ya da Uberlilerin falcatalarıyla boy ölçüşemiyor.
 Lecuna Lejyonerler savaşsalar da, savaşmasalar da tek tek yere düşüyorlardı. Hannibal askerlerine kimse acımama emri verince, işler adeta bir katliama dönüştü. Kartacalılar Romalıları doğraya doğraya ilerlediler
Kan deryasına dönen Kanai Ovası'nda ağlayan askerlerin inlemeleri, çığlıklar, feryatlar, boğazı parçalanmış lejyonerlerin çıkarttığı hırıltılar bir süre sonra aniden kesiliverdi

Haninibal ve ordusu milattan önce 216 Ağustos'unda şafakta başlayıp 6 saat süren muharebede toplam 55.000 insanı öldürmüş. 19.000 de esir etmişti. Belki de Avrupa tarihinin hiçbir safhasında bir muharebede bu kadar kısa sürede bu kadar çok insan öldürülmemişti


Halkın bir kısmı korkusundan dağlara kaçıyor, diğer bir kısmı tapınakları dolduruyordu. Insanlar gözyaşları içinde Jüpiter'e, Juno'ya, Neptün'e, Mars'a, tüm tanrılarına canlarını koruması için kurban üstüne kurban kesiyorlardı.

En acı kehanetler, bir tahayyülden öte gitmez sanılan kabuslar gerçek oluyor. Hanni bal, romanın böğrüne çöken bir Azrail'e dönüşüyordu. Genç cumhuriyetin Kartacalı katilinin Kanali'deki vahşeti kulaktan kulağa yayıldıkça,

Korku ve panik şehri önü alınamaz bir kaosa sürüklüyordu. Durum o ki galiba bu sefer Roma'nın sonu gelmiş. Her şey bitmişti. Şehirle arasında hiçbir şey kalmayan Hannibal muharebe meydanında cesetleri gömmekle meşgulken Sevinç içindeki kurmayları beş güne Roma şehrine girebileceklerini komutanlarına rapor ettiler. Fakat hannibal, trasimene gölü muharebesinden sonra olduğu gibi yine Roma'ya ilerlemeyi reddetti.

Bu komutanlar arasında şaşkınlığa yol açtı. Çünkü Roma artık tamamen tükenmiş ve bitmişti. Şehre saldırmanın tam vaktiydi. Bu fırsat asla kaçırılamazdı. Tüm ısrarlara rağmen barka, Roma'ya ilerlemedi.

Roma'nın daha tam olarak tükenmediğini düşünüyor, düşman topraklarında bu kadar adam kaybetmişken ki Kanai'de 8.000 kayıp vermişti. Kuşatmaya girişmenin faydasına olmayacağına inanıyordu.

Atını şehre sürmek yerine senatoya elçiler yollayıp ağır maddeler içeren bir barış teklif etti. Senato öne sürdüğü şartları kabul etmezse cumhuriyeti başka yollarla darlamayı düşünüyordu. Hannibal'ın muharebe sonrası yaptıkları, üst düzey komutanlarca sert bir şekilde eleştirildi

Hatta numuDyalı General Mahar Bal başkomutanının karşısına dikilip nasıl kazanacağını biliyorsun. Ama zaferden nasıl faydalanacağından zerre anlamıyorsun, diyerek sitem etti
Yaşayan bir efsaneye dönüşmüş hannibalın Roma'ya yürümeyişi ne denli doğruydu bilinmez. Fakat onun bu kararı yaşamı boyunca bir lanet gibi peşini bırakmayacaktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder