7 Ocak 2024 Pazar

İnka Kenti - Machu Picchu


 


Bundan beş yüz elli yıl önce İnkalar dünya tarihinde eşi benzeri olmayan bir şehir inşa ettiler


Ant dağlarının zirvesinde yaklaşık 2350 metre yükseklikte ve bugün bile ziyaretçilerinin nefesini kesmeye devam eden muhteşem bir şehir, arkeologlar ve tarihçiler Machu Picchu'da yüzlerce yıllık gizemin izini sürüyor. Bulguları İnkaların günlük yaşamından Mühendislik harikalarına kadar pek çok şeyi gün ışığına çıkarıyor. 




Amerikalı arkeolog Hiram Bingham sahada uzmanlaşmış bir arkeolog değildi 
Sıcağın altında yapılan kazı çalışmalarından çok iyi üniversitesinde verdiği teorik derslerle ilgileniyor. Zamanının büyük bir bölümünü kampüste geçiriyordu. Buna rağmen Güney Amerika ve İnka'lar üzerine yaptığı çalışmalar 1908  yılından itibaren onu saha araştırmaları yapmaya itti. Bu karşı konulamaz gücünün altında tutkulu bir merak duygusu vardı. Bingham, İnkalar'ın kayıp şehri Vilkabanbavie Jo'yu arıyordu ve işe bir kaşif gibi başlamıştı. Binlerce metre yüksekliğe sahip Ant Dağları'na tırmanıyor, nehirler boyunca uzanan uzun yolculuklar yapıyor, tehlikeli ormanlara dalarak kayıp kentin izini sürüyordu



Fakat umutlarının tükenmesi uzun sürmedi. 1911  yılına gelindiğinde elinde daha önce keşfettiği birkaç ufak harabeden başka bir şey yoktu


Ta ki 23 Temmuz günü bir çiftçiyle konuşuncaya dek. Artelega Bingama Dağları göstermiş ve çevirmen aracılığıyla orada muazzam büyüklükte kalıntılar olduğunu söylemişti


Artelegan'ın sözleri deneyimli arkeoloğa, meşakkatli son bir yolculuğu göze alacak kadar umut vermişti. Güzergah tehlikeli ve zorluydu, kaygan zemin ve sarp kayalıklar adeta ölüm saçıyordu. Birdenbire bastıran yağmur işleri daha da kötü hale getirdi. Öyle ki zirveye ulaştıklarında ekibi ve onlara eşlik eden yerel rehberler adeta sırılsıklam olmuştu



Ancak karşılaştıkları manzara tüm bunlara değerdi. Gördükleri eski harabeler insanın nefesini kesiyordu. Yüzyıllar önce inşa edilmişlerdi. Buna rağmen daha ilk bakışta uygar bir topluluğun izlerini taşıdıkları belli oluyordu


Bingham o gün zirveye ulaştığında Vilkabanba Viejo'yu bulduğunu sanıyordu. Fakat çok daha önemli bir keşif yapmıştı. Burası dilinde eski zirve anlamına gelen Maçhupichu'ydu ve tarihi açıdan çok daha önemliydi. İnkalar'ın Ant Dağları'nın zirvesinde 2300 metre yüksekliğe ulaşan bir yerde adeta gökyüzüne uzanan böylesine muhteşem bir şehri neden inşa ettikleri bilinmiyor. Eski bir teori, kentin İnka toplumunda saygın bir yere sahip güneş rahibeleri için inşa edildiğini öne sürüyor



Buna göre tüm yapı aslında devasa bir manastır. Şehir İnkaların kutsal nehir olarak adlandırdıkları Ulubamba Nehri'nin çevrelediği zirvenin üstünde yükseliyor. Konum olarak da İNKA'lar tarafından kutsal kabul edilen güneşi oldukça yakın

 bu açıdan değerlendirilince Machu Picchu hem aşağıdan hem de yukarıdan manevi ve kutsal pek çok unsurla kuşatılmış bir alan. Yani bir tapınak olmak için neredeyse tüm özelliklere sahip


Ancak yeni araştırmalar ve arkeolojik çalışmalar Machu Picchu'nun bir inanç merkezinden çok daha fazlası olduğunu gösteriyor. Etrafı surlar, hendekler, kuleler gibi çeşitli savunma sistemleriyle çevrili aşağıdan bakınca görünmez hayalet bir şehir. Yukarıdan bakıldığında ise civardaki araziye hakim devasa bir gözetleme kulesi. Bu yönüyle Maçu Bitchu bir tapınaktan çok doğal ve yapay savunma yöntemlerinden yaratmış

muazzam bir kaleyi andırıyor. Günümüzde en çok kabul gören teori ise Machu Picchu'nun İnka hükümdarı Paçacuti döneminde ayrı bir ikametgah olarak inşa edilmiş olması, 



Kabaca 1430 , 1480 yıllarını kapsayan bu dönemde gücü tüm peruda hissedilir hale gelmişti. Devletin sınırları Bolivya'ya kadar ulaşmıştı. İmparator Pacha Cuti Güney Amerika boyunca uzanan 24 bin kilometre civarında devasa bir karayolu ağına sahip 
bu avunun siyasi ve ekonomik olarak bölgenin tek hakimi haline getirmişti. Paça Cuti artık tüm bu başarısını taçlandıracak muazzam bir ikametgah inşa etmeye karar vermişti


Işte bu ikametgah günümüzde bile görenlerde büyük hayranlık uyandıran Machu piçuydu. Göklere uzanan görkemli bir saray. İnka Kraliyet ailesinin gücünü sembolize eden devasa bir kale göz alıcı yapıları, muhteşem tapınakları, yamaç boyunca uzanan tarım terasları ve yüzlerce hizmetliye yeticek taş evleriyle bulutların ardına gizlenmiş, gizemli bir şehir


Günümüzde Machu Picchu'nun üstündeki bu Gizem perdesi aralanmaya başlamış durumda. Arkeolojik veriler buradaki günlük yaşama dair muazzam ipuçları veriyor. Artık Machu Picchu'da yaşamın neye benzediğine dair pek çok şey biliyoruz

 


Burada yaşayanlar arasında imparatorun da dahil olduğu kraliyet ailesi sakinleri tapınaklarda görevli din adamları yüksek rütbeye sahip ordu mensupları ve yapıda. 
uzmanlaşmış ustalar vardı. Ancak kent nüfusunun büyük bir çoğunluğunu bunlar değil Kraliyet ailesine hizmet eden oluşturuyordu. Yana konaların hepsi tek katlı ve tek odalı taş evlerde kalıyordu


Bunlar konfordan uzak sade yapılardı. Evlerin içinde mobilyalar bulunmuyor, evin sakinleri yere serdikleri minder ve yastıklarda uyuyorlardı. Duvarlara astıkları kancalarıysa günlük kıyafetlerini asmak için kullanıyorlardı

 

Machu Picchu'da yaşam günün erken saatlerinde başlıyordu. Kral ve Soylular için burası cennetten farksızdı. Ancak Yanalar için aynı şeyi söylemek mümkün değil yapıcak pek çok işleri var. Uyandıktan kısa bi süre sonra tarım teraslarına güneş tapınağına ya da kraliyet yerleşkesine giderek çalışmaya başlıyorlar. Machu Picchu'da yapılması gereken tüm işler onların sorumluluğunda Bununla birlikte kenti de onlar inşa etmişti. Inşa çalışmaları sırasında 5  bin civarında yanakona çalıştırılmıştı. Yine de Machu Picchu'nun nüfusu bu sayıya göre çok daha azdı. Mevsim koşullarının uygun olduğu dönemlerde nüfus 1000 civarına ulaşıyordu


Ancak kışın bastırması ve kraliyet ailesinin başkent Kuşko'ya dönmesiyle sayı iki yüzlere kadar düşüyordu. Machu Picchu'da yürütülen kazı çalışmaları yanaların kökenine dair bazı ipuçları veriyor kemik yapıları pek çoğunun hayatları boyunca balık ve mısırla beslendiğini gösteriyor. Ancak bu tarz bir beslenme alışkanlığına sahip olmaları için krallığın kıyı kesimlerinde yaşamaları gerek Bu da birçoğunun buraya göçmen olarak getirildiklerini gösteriyor. Ve buraya getirilenler yalnızca onlar değiller. Maçu piç uyağı, Puna bölgesinden çok sayıda Lama ve Alpaka getirilmiş. Ayrıca kemik kalıntıları arasında köpeklere de rastlamak mümkün ilginç olansa köpeklerin neredeyse tamamının cenaze törenlerinde kurban edilmiş olması. Arkeologlar İnkalar'ın, köpeklerin diğer dünyada ruhlara yol gösterdiğine inandıklarını bu yüzden ölüyle birlikte kurban edilerek aynı mezara gömüldüklerini düşünüyorlar. 


Inkalarla ilgili en çarpıcı şey onların mühendislik becerileriydi bina yapımında harç kullanmıyorlardı. Bunun yerine hassas biçimde kesilmiş ve birbirine yakın şekilde yerleştirilmiş taşlardan oluşan bir inşa biçimini tercih ediyorlardı. Böyle bir tarzın estetik faydalarının yanı sıra mühendislik açısından da avantajları vardı. Peru'nun sismik olarak ne kadar istikrarsız olduğu düşünülünce yüzyıllar boyunca ayakta kalacak kentler inşa etmenin ne denli zor bir iş olduğu kolaylıkla anlaşılacaktır


Machu Picchu'dan çok da uzakta olmayan Lima ve Kuşko şehirleri daha önce deprem tarafından yerle bir edilmişti. Iki ayrı fay hattının üzerinde bulunmasına rağmen Match Pichu bu depremlerde çok da fazla zarar görmemiş gibi görünüyor tarihçiler bir deprem olduğunda İnka binalarının adeta dans ettiğini söylüyorlar. Taşlar, sarsıntıların arasında sekerek yerinden yükseliyor, ardından yine aynı yere düşüyor. Bu şekilde yapılar tek parça halinde ayakta kalmaya devam ediyor



Günümüzde yürütülen araştırmalar bu inşaat arzı olmasa bugün Machu Picchu'da görülen sağlam yapıların çoktan çökmüş olacağını ileri sürüyor. Tekerleği icat etmemiş ve yük hayvanlarını kullanma becerisinden yoksun bir topluluk için bu inşa biçim, 
 dünyadan İnkalarını'nın gizemli geçmişine bakan araştırmacıları kelimenin tam anlamıyla büyük bir şaşkınlığa uğratıyor


Bununla birlikte Mahçupichu için tek doğal tehdit depremler değildi. Özellikle mevsim geçişlerinde görülen güçlü sağanak yağmurlar toprak kaymalarına sebep olabiliyordu suyun hızlı ve pratik bir şekilde tahliye edilmesi gerekiyordu. Bu nedenle bina yapımından arta kalan taşları kesiyor, suyu güvenli ve elverişli bir biçimde yamaçtan aşağı tahliye etmek için drenaj kanalları inşa ediyorlardı


Bina mühendislik alanındaki becerileri bugün bile araştırmacıların ilgisini çekmeye devam ediyor. Machu Picchu'yla ilgili en dramatik şey onun birdenbire ansızın terk edilmiş olmasıdır. Harabeler herhangi bir çarpışmanın izlerini taşımıyor


Bu yüzden tarihçiler 16 yüzyılda gerçekleşen İspanyol fetihlerinin buraya ulaşmadığını düşünüyor. Kentin terk edilmesinin sebebinin İnkaların gerileme dönemine girmesi ve ardı kesilmeyen iç savaş süreciyle alakalı olabileceği öne sürülüyor. Akla yatkın bir diğer teoriyse Machu Picchu'nun sakinleri arasında bulaşıcı bir hastalığın patlak verdiği ve kentin bu yüzden terk edildiği yönünde uzmanlar bunun Batılılar tarafından Amerika'ya getirilen çiçek hastalığı olabileceğini düşünüyor. Ancak bunların hepsi birer teori. Inkaların Machupichu'yu neden birdenbire ve muntazam bir şekilde terk ettikleri günümüzde halen merak uyandırmaya devam ediyor


Machu Picchu yaklaşık 100  yıl boyunca İnkalar'ın seçkin vatandaşlarına ve onlara hizmet eden yüzlerce ev sahipliği yaptı bundan sonraki 350 yıl boyunca ise kente evlerin ve tapınakların tabanını saran yabani otlar taş blokların arasında esen sert rüzgar ve şehrin üzerine adeta karanlık bir gölge gibi çöken derin bir sessizlik hükmetti

 

Dünya değişti. İnkaların kurduğu büyük imparatorluk yok oldu. Buna karşılık gizemli şehir, 2350 metre yükseklikte, gözlerden uzak bir şekilde beklemeye devam etti


Ta ki 20  yüzyılın başında Hiram Bingun tarafından keşfedilinceye dek. Şimdi ise Machu Picchu İnkalar'ın tarihinin izini süren arkeologların en göz alıcı kareleri yakalamaya çalışan ünlü fotoğrafçıların ve dünyanın dört bir yanından gelen turistlerin uğrak noktası. Yüzyıllar içerisinde ziyaretçileri oldukça değişmiş gibi görünüyor. Buna rağmen bulutların ardındaki bu muhteşem kent geçmişte olduğu gibi bugün de göz kamaştırmaya ve insanın nefesini kesmeye devam ediyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder