17 Mart 2024 Pazar

Atatürk'ün Fedaisi Topal Osman

 



Osman, ticaretçi bir ailenin çocuğu olarak Giresun'da dünyaya geldi. Oğuz Boyu'nun Çöp Nikolu'ndandı. Doğduğu Giresun topraklarında o sıralar bir hayli Rum nüfusu bulunmaktaydı ve bu Rumlar Karadeniz'in adeta en zenginleri durumuna gelmişlerdi. Osman daha çocuk yaşında birbiriyle zıt yaşayan bu iki toplumun da farkındaydı. Yaşı ilerledi. Ticarete atılarak iyi paralar kazanmaya başlayınca eşine dostuna haklı sayılır yardımlar yapmaya başladı, cömert tavrı sayesinde ona Osman Ağa lakabını taktılar. Zaman ibresi 1912 yılını gösterdiğinde Balkan Savaşı kapıda göründü. Osman Ağa koşa koşa askerlik şubesine gidince bir şokla karşılaştı

 

Çünkü babası ve amcası para karşılığında Osman'ı askerlikten muaf ettirmişti. Onların kendisine danışmadan böyle bir işlem yapmasına öfkelenen Osman Ağa yanındaki 65  arkadaşıyla gönüllü olarak savaşa katıldı


Ayrıca kendi ve ekibinin silah ve giyecek masraflarını kendi cebinden karşıladı. Balkan Savaşı tüm şiddetiyle devam ederken patlayan bir düşman topu Osman Ağa'nın diz kapağına büyük bir zarar verdi. Doktorlar ona, bacağının kesilmesi gerektiğini önerse de Osman Ağa, Yeryüzünde bacaksız gezip dolaşacağıma öbür dünyaya iki bacakla gitmeyi yeğlerim diyerek bu teklifi reddetti. Doktorlar onu ameliyat etmek isteyince de beni bayıltmadan ameliyat edin dedi. 


Sonrasında 9  ay boyunca yatan Osman Ağa ayağa kalktığında topallaştı. Ve bugün bildiğimiz Topal Osman Ağa adını aldı. 


Birinci Dünya Savaşı patlak verince topal ayağıyla Enver Paşa'nın gizli birimi olan teşkilatı mahsusaya katıldı. Zaten kendini bildi bileli ittihatçıydı. Daha iyileşmeyen ayağıyla Ruslara karşı savaşa gireceğini söylediğinde ailesi ve köylüleri bu ayakla savaşa gitmediği ona baskı kursa da Topal Osman çok sert çıktı. Onlara ben size hacca giderken hacca gitmeyin desem ne derdiniz? Diye cevap verdi. Köylüler o bir görevdir. Mutlaka gitmemiz lazım dediler



Osman Ağa da onlara, o görev ise bu iki misli görevidir. Beni kimse yolumdan geri koyamaz diyerek cepheye gitti. Bu sefer yanında 93  gönüllü vardı. Topal Osman'ın ekibinden 6 kişi şehit oldu. Savaş devam ederken sakat bacağı ona iyice zorluk yaşatmaya başladı


Hal böyleyken üstüne bir de Tifo hastalığına yakalandı. Vücudu artık savaşa el vermiyordu. Ve memleketi Giresun'a geri döndü. Memleketinde dinlenmektense asker toplamaya devam etti


Koltuk değnekleriyle 1500  kişiyi daha Türk ordusuna dahil etti. Ardından yine cepheye koştu. Geçen ayların ardından 1918 Mondros Ateşkes Anlaşması'yla savaşa nokta koyuldu. Osmanlı yenilmişti ve emperyalistlerin ağır talepleri Osmanlı'ya kabul ettirilmişti


Topal Osman, hüzünle Giresun'a döndüğünde burada büyük bir sorunla karşılaştı. Osmanlı'nın yenilgisiyle iyice şımaran Pontus çeteleri ayaklanmaya başlamıştı. Rumlar artık bağımsızlık ateşiyle yanıp tutuşuyordu. Ve bu amaçla birçok insanı katlediyorlardı


Bunun yanında evler kundaklanıyor ve gasplar gerçekleştiriliyordu. Giresun halkı Topal Osman'ın dönüşüyle umutlanmışlardı. Çünkü Pontus çeteleriyle mücadele edebilecek tek kişinin o olduğu fikrindeydiler ve hayatını vatan için adayan Topal Osman'a görev göründü. Topal Osman ilk olarak memleketin ileri gelenlerini toplayarak bu konuda bir fikir alışverişi yaptı. Pontus çeteleriyle daha iyi mücadele etmek için belediye başkanı olmak istedi mevcut Belediye Başkanı Topal Osman'a çok güveniyordu. Ve sağlık sorunlarını bahane ederek görevi Topal Osman'ı devretti. 


Pontus'la mücadelenin bir diğer adı olarak Giresun Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu. Sonrasında Topal Osman ve Cemiyeti şu kararı verdi


Padişahın düşmana teslim oluşu ile ondan ümidimiz kesilmiştir. Artık kendimizi kendimiz kurtaracağız. Osman Ağa'nın bu girişimlerinden haberdar olan Rumlar, onu İngilizleri şikayet etti


Bunun üzerine Osmanlı Hükümeti Osman Ağa hakkında tutuklama kararı çıkarttı. Ancak Türk halkı ve ileri gelenler Topal Osman'ı teslim etme niyetinde değildi. Onu başka şehirlerde saklamaya ve korumaya başladılar. Böylece Osman Ağa firar bir şekilde oluşumunu büyütmeye başladı



O sıralar Topal Osman'ın Giresun dışında olmasını fırsat bilen Pontusçular iyice yoldan çıkmıştı. Yunan gemileri de buraya demir atmıştı. Ve işgal ileri seviyeleri yükselmişti. D
üşman askerler topraklarda cirit atarken, Türk milletinin gözleriyse Topal Osman'ı arıyordu. Işler iyice kızışmıştı. Rumlar şehrin merkezindeki bir okuldan Türk bayraklarını indirerek yerine yirmi metre boyutunda bir Pontus bayrağı dikti


Rumlar bunu yaparken çok rahattılar. Nasıl olsa Osmanlı ordusu terhis edilmişti. Ve Türk halkı silahsızdı. Direnişin tek ümidi Osman Ağa hakkında da zaten yakalama kararı vardı. Yaşanan bu olaylar sonunda Topal Osman bu haberi alınca öfkeyle yerinden fırladı. Uşaklar, taşkışlaya bayrak çekmişler, doğru Giresun'a diyerek yola koyuldu. Giresun'a geldiklerinde Topal Osman'ın çeteleri tarafından okulun etrafı tamamen sarıldı. Osman Ağa emri verdi, çekin alın şu paçavrayı aşığı. Burası Türk vatanı dedikten sonra Pontus bayrağı indirildi. Topal Osman, Pontus bayrağını ayaklarıyla çiğnerken Pontus çetesi olayları uzaktan izliyordu. Ve Topal Osman'ın karşısına dahi çıkamadılar.


Sevinçten coşan Türk halkı gözlerinde tatlı minnet yaşlarıyla yaşa, var ol Osman Paşa diye bağırıyor, onun eline ve ayağına sarılıyordu. Sonra Osman abi adamları havaya ateş ederek geldikleri güzergahtan şehri terk ettiler. 


Bu olay Rumları son derece rahatsız etmişti. İngilizlerse Osmanlı hükümetine bu şikayeti iletti. Ve el atması gerektiğini söyledi. Hükümet bir Osmanlı subayını, Topal Osman'a müdahale etmesi için görevlendirdi


Ancak bu subay tıpkı Topal Osman gibi düşünüyordu. Ülkenin kurtuluşu için mücadele eden başka kişilerin de olması onu memnun etmişti. O kişi kim miydi? Mustafa Kemal Paşa


Milli Mücadele Başlatma fırsatı Mustafa Kemal Paşa'nın ayağına kadar gelmişti. Ardından Bandırma vapuruyla Karadeniz'e Samsun'a doğru yola çıktı. Samsun'dan sonra Havza'ya geçen Mustafa Kemal Paşa'nın aklında derin bir soru vardı. Pontus'çuların tir tir titrediği, Topal Osman kimdi.



Rivayete göre onunla bir an evvel tanışmak istediğini aracılara iletti. Topal Osman, Mustafa Kemal Paşa'nın samimiyetine inanınca bir görüşme gerçekleşti. Mustafa Kemal Topal Osman'ı ayakta karşıladı. Hoş geldin Osman Bey, buyur otur

 

Samsun'da seni anlata anlata bitiremediler. Sana Ağa denince ben seni daha yaşlı, kelli felli, sakallı bir adam zannediyordum. Sen epey gençmişsin dedikten sonra uzun bir konuşmaya girdiler. Yine rivayete göre Mustafa Kemal Topal Osman'a hiç durma teşkilatını yap başkanlık makamına otur. Sen kaçıp dağa çekileceğine Pontus'çular kaçsın dedi. Ardından Topal Osman isyan bayrağını çekti ve yeniden kendini Giresun Belediye Başkanı ilan etti. Mustafa Kemal kısa bir süre sonra Osman Paşa'yı Ankara'ya davet etti ve ondan kendisine muhafızlar temin etmesini istedi. Yani uzun yıllar boyunca Mustafa Kemal Paşa'yı Topal Osman'ın uşakları korudu. Ardından Giresun'a dönen Topal Osman hakkındaki yakalama kararı idam kararına çevrildi


Ancak direnişçiler tarafından epey sevilen Osman Ağa'nın idam kararı baskılar sonucunda kaldırıldı. Topal Osman artık özgürdü. Topal Osman Pontus'a karşı büyük bir mücadeleye başladı. Sindirilmiş Türk milleti ayaklanmıştı. Depontusçulara haddini bildiriyordu


Bunun üzerine Pontusçular ona bir suikast düzenlemeye çalışsa da başarısız oldular. Ardından Erzurum Kongresi gerçekleştirildi. Bu kongrede bazı kişiler Mustafa Kemal'e muhalif tutumlar sergilemişti. Onlara göre vatan savunması bu şekilde olmamalıydı. Ve Mustafa Kemal'in başaramayacağını düşünüyorlardı. Topal Osman Mustafa Kemal'e muhalif olanları epey sinirlendi. Ve onları tehdit etti. O Mustafa Kemal'e kanının son damlasına kadar bağlıydı. Ve ona inanıyordu


Ancak isyanlar Pontusçularla bitmiyordu. Doğu'da Koçgir isyanı denen bir ayaklanma başladı. Koçgiriler biz bağımsızlığımızı ilan ettik. Bunu kabul edin deyince Mustafa Kemal bu isyanı bastırması için Topal Osman'ı görevlendirdi. Bunun üzerine harekete geçen Topal Osman, isyanı birliğiyle birlikte sert bir şekilde bastırdı. Ancak ülkede dertler bitmiyordu. Her bir yan işgal altındaydı. Topal Osman sonrasında Sakarya cephesine doğru yöneldi.


Sakarya meydan savaşına katılan Giresun biriminin büyük çoğunluğu şehit düştü. Ve büyük zaferi elde edinceyse ona İstiklal Madalyası verildi ve yarbaylığa terfi edildi. Ardından Ankara'da kendisine hediye edilen bir evde yaşamaya başladı


Fakat 1923 yılında Topal Osman'ın adı onun sonunu getirecek bir olaya karıştı. Öncelikle olayın altyapısını bilmemiz gerek. Birinci mecliste iki grup vardı. Bir grubun lideri Mustafa Kemal Paşa, diğer grubun lideri ise Ali Şükrü Bey'di

 

Ali Şükrü Bey Trabzon milletvekiliydi. Ve Mustafa Kemal Paşa'ya amansız bir muhalefetti. Savaşın sürdüğü sıralar düzenli orduya karşı çıkmış ve çete savaşını savunmuştu


Bunun yanında saltanatın kaldırılmasına şiddetle karşı çıkıyordu. Ali Şükrü Bey, Mustafa Kemal hakkında çok sert yazılar yazan ve çok sert konuşmalar yapan biriydi. Lozan Anlaşması gündemdeyken Ali Şükrü Bey'i Lozan'a da şiddetle karşı çıkmıştı

 

Oturumu yöneten Ali Fuat Bey o anları şöyle anlatıyor. Mustafa Kemal Paşa konuşurken hava oldukça gergindi. O konuşuyor ama sözü kesiliyordu. Sözlerini tamamladıktan sonra Ali Şükrü Bey ben de konuşacağım dedi. Gazipaşa hiddetli bir tavırla bir haftadır konuşuyorsunuz. Memleketi zarar görmüş ilan ediyorsunuz. Maksadınız nedir? Diyerek kürsüden asabi bir şekilde inerek Ali Şükrü Bey'in üzerine yürüdü. Iki grup karşı karşıya gelmişti ve olay birbirlerine silah çekmeye kadar varmak üzereydi


Ve bir gün Ali Şükrü Bey şaibeli bir şekilde ortadan kayboldu. Polisler, zabıtalar, askerler var gücüyle Ali Şükrü Bey'i aramaya koyuldu. Ve sonra Çankaya yakınlarındaki Dikmen Deresi'nin başladığı yerde cesedi bulundu

 

Ali Şükrü Bey'in ölümü üzerine toplanan deliller sonucunda bu cinayeti Topal Osman'ın işlediği kararına varıldı. O sırada meclis karışmıştı. Ali Şükrü Bey taraftarları bu cinayete azmettirildiğinin Mustafa Kemal Paşa olduğunu düşünmekteydi

 

Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni Bey mecliste yaptığı konuşmada Ali Şükriye kıyam bilekleri keseceğiz. O bilekler isterse sırmalı paşa bilekleri olsun diyerek üstü kapalı bir şekilde Mustafa Kemal Paşa'yı işaret etmişti. Bu gelişmeler üzerine


Mustafa Kemal Paşa Topal Osman'a cinayeti sorduğunda Topal Osman şiddetle kendinin işlemediğini söylemişti. Aslında Topal Osmanlı Şükrü Bey'in yakın bir dostluğu vardı. Topal Osman doğru söylüyor olabilirdi. Peki bu cinayetin azmettiricisi gerçekten Mustafa Kemal miydi?


Bulgulara göre bu mümkün değildi. Mecliste bu tip tartışmalar hep yaşanmaktaydı. Ve ikilinin böyle bir olay yaşayacak kadar da düşmanlığı yoktu. Böyle bir şeyi yapmak istese bile kendi itibarını düşünerek yapmazdı

 

Hatta Ali Şükrü hayattayken Feridun Bey'e şöyle demişti. Ben Mustafa Kemal Paşa'yı bilirim. Benim dobra dobra konuşmalarıma hatta bazen ölçüyü aşarak çok şiddetli tenkitler yapışıma hiç kızmaz. Ama gel gör ki etrafına sokulmak isteyenlerin yapmadıkları yok. Sanki Paşa'yı benden fazla seviyorlar


Ancak sonrasında Topal Osman'ın yakalanması kararı çıktı. Evine düzenlenen bir baskında çıkan çatışmada yaralandı. Yaralı bir şekilde hastaneye kaldırılırken


İsmail Hakkı Tekçi'nin emriyle kafası kurşun yağmuruna tutularak öldürüldü. Ancak bu meclisteki Topal Osman düşmanları için yeterli değildi. Cesedinin asılarak teşhir edilmesi kararı çıktı. Osman Ağa'nın naaşı Ulus'ta. Meclis önünde ayağından asılarak teşhir edildi.


Ardından Giresun Kalesi'ne defnedildi. Sonrasında naaşı Atatürk'ün emriyle kalenin en yüksek yerinde yaptırılan anıt mezara nakledildi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder