21 Nisan 2024 Pazar

Atatürk'e Sığınan Mülteci Bilim İnsanları - Paperclip Harekatı

 


Biz burada tamamen Türkleştik. Yeni bir ana vatan bulduk. Bir kez daha askerlik yapmam icap etse bunu Türk ordusunda yapardım. Yıl 1933

Almanya'da iktidara Adolf Hitler geliyor. Onun iktidara gelmesiyle de Yahudi kökenliler için acı dolu günler başlıyor. A'dan Z'ye hiçbir Yahudi Alman vatandaşının can güvenliğinin olmadığı bu ortamda Yahudi kökenli bilim insanlarının işlerine son veriliyor


Bununla da kalmayıp baskılar yapılıyor. Kimisi aileleriyle birlikte toplama kamplarına alınıyor. Kimisi sürekli polisler tarafından takip ediliyor. Bu işin böyle yürümeyeceğini ve baskının her geçen gün artacağını öngören bilim insanları İsviçre'ye kaçıyor. İsviçre'de Alman bilim adamları yardım cemiyeti adında bir birlik kuruluyor. Bu birlikte yer alan bilim insanları kendilerini kabul eden ülkelere gidip orada çalışmalarını sürdürmeyi planlıyor


Fakat bu iş sanıldığı kadar kolay olmuyor. Birçok ülke Nazi Almanya'sından korktuğu ve yaptırım uygulayacağını düşündüğü için bilim insanlarını almayı reddediyor ya da az sayıda kişileri alıyor



Aileleri ve arkadaşları Almanya'da olan birçok bilim insanı için endişelenen bu topluluk Philips aracılığıyla tüm ülkelere mektup yolluyor. Bir gün tahmin edemeyecekleri bir şey oluyor. Henüz daha on yıllık bir ülkeden haber geliyor


On yıl önce askerine çorap dahi veremediği için halktan çorap örmesini isteyen ama buna rağmen savaş ortasında dahi öğretmenlerle toplantı yapıp onlara gelecekten bahseden bir liderin ülkesinden Atatürk'ün ülkesinden gelin Türkiye'mize çalışın



Gençlere bilim öğretin sesi yükseliyor. On yaşındaki ülkeye mesleklerinde 30-40  yılını vermiş bilim insanları yağıyor. Bizzat Atatürk'ün emriyle alanında en iyileri isteniyor. Bilim insanlarının Türkiye'ye gelmesini, Atatürk bulunmaz bir fırsat olarak görmekte

 

Çünkü yeni kurulan ülkeyi eğitimle bilimle kalkındırabileceğini çok iyi biliyor. Az olan ülke bütçesiyle üniversiteler geliştirilip malzemeler alınıyor. Hocaların maaşı için milletvekili maaşlarından kesinti yapılıp ödeniyor


Aynı yıl dünyanın en önemli bilim insanlarından Einstein kimine göre Atatürk'e, kimine göre ise İnönü'ye mektup yolluyor. Mektupta şöyle diyor


Ben sadık hizmetkarınız Profesör Albert Einstein. Eksansları Almanya'dan kırk profesörle doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına Türkiye'de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı rica ediyorum


sözü edilen kişiler Almanya'da halen yürürlükte olan yasalar nedeniyle mesleklerini icra edememektedirler. Çoğu geniş tecrübe, bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler

 

Ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalara devam etmeleri için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40  kişiye birliğimize yapılan çok sayıda başvuru arasından seçilmiştir. 


Bu ilim adamları hükumetinizin talimatları doğrultusunda, kurumlarınızın herhangi birinde hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler. Bu başvuruya destek vermek maksadıyla hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağını bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi de ifade etme cüretinde bulunuyorum. Sağdık hizmetkarı olmaktan şeref duyan profesör Albert Einstein



İnönü Einstein'a çok kibar bir şekilde ret cevabı veriyor. Zaten ülkede bilim insanlarının olduğundan bahsediyor. Bir nevi daha fazla ne yerimiz ne de paramız var diyor 
üstelik o zamanlarda ülkede sadece bir üniversite var. Ve bu kadar profesöre yetecek kadar dersliğimizde yok. Buna rağmen o tarihten sonra da hocalar Türkiye'ye geliyor. Bunda Atatürk'ün payı olduğu söylenmekte. Yıllar sonra Profesör Doktor Münir Ülger'le görüşen Einstein şöyle diyor


Siz biliyor musunuz dünyanın en büyük liderine sahipsiniz. O zamanlar Atatürk benim de gelmemi istedi. Arkadaşlarım hep oradaydı. Ama burada imkanlar biraz daha fazla olduğu için ben Amerika'yı tercih etmiştim


100 üzerinde bilim insanı eğitim veriyor Türkiye'de. Her birinin ülkeye getirilme hikayeleri oldukça ilginç. Toplama kampından aileleriyle birlikte gelen de var. Polis araması sırasında ülkemize gelen de var



Türkiye bu kişiler benim memurum diyerek Hitler zulmünden bu insanları kurtarıyor. Peki bu insanlar neler mi yapıyor? Bugün üniversitelerde efsane olarak anılan belki birçoğu hayatını kaybetmiş ama bilime katkısı unutulmamış hocalar yetiştiriyor


Henüz 10 yaşındaki fakir Cumhuriyet eğitim için bunları yapıyor. Bu hocalardan beklenti çok büyüktü. Bugün üniversite bölümlerinin birçoğunu bu insanlar kurdu. Ilk kitapları onlar yazdı. Türkiye Cumhuriyeti ülkemize geleceksiniz, bilginizi Türkçe kitaba aktaracaksınız şartı zaten az olan bütçeyi boşa savurma ihtimalleri yoktu. Gelen herkesten katkı alınmalıydı. Bir süre sonra Hitler bu bilim insanlarının Türkiye'de olmasından rahatsızlık duydu. Özel bürokratlar gönderdi hepsini geri istedi. Yerlerine yeni, saf Alman ırkından olan bilim insanlarının yollayacağını söyledi. Üstelik ücret istemeyeceği garantisini de veriyordu. Net bir dille reddedildi


Aynı teklif ilerleyen yıllarda da devam etti. Size daha iyilerini yollayacağız tekliflerinin ardı arkası kesilmedi. İnönü ise biz elimizdeki iyilerle yetineceğiz dedi. Şimdi hocalardan birkaçını yakından inceleyelim. Anılarına göz gezdirelim


Kantarovic. Türkiye'de diş hekimliğinin mimarıydı. İran Şahı Türkiye ziyaretinde dişlerinden rahatsızlanmıştı. Durum Atatürk'e iletildi. Atatürk gururla şaha şöyle dedi. Dünyanın en iyi diş hekimi bizde. Dilerseniz tedavi için çağıralım


İran Şahı'nın tedavisi yapıldı. Son derece memnundu. Düşünün, askere çorap dahi bulamayan memleket, sadece on yıl sonra konuk devlet adamını dünyanın en iyi diş hekimlerinden birine tedavi ettiriyor


Bu arada hatırlatmakta yarar var. Toplama kampından getirilmiştir. Nissen doktordu. Verimli yıllarını Türkiye'de geçirdi. Onlarca Türk profesörü yetiştirdi birçok ücretsiz ameliyat yaptı. Birçok aile ona duyduğu minnetten dolayı çocuklarının göbek adanı Nissen koymuştu. Bir gün Atatürk'ün kız kardeşi Makbule hastalanmış, onu tedavi ederken Atatürk'le  arasında şöyle bir konuşma geçmişti. Bunu anılarından öğren

1935  senesinde Atatürk o tarihlerde tedavi etmekte olduğum kız kardeşi Makbule Atayı ziyarete gelmişti. Benden hasta hakkında bilgi aldıktan sonra kitle hakkında ne düşündüğümü sordu. Ben de kendisinin seçimlerle iktidara geldiğini filan söylemeye başlayınca beni susturdu ve devam etti. 


Bakın profesör, dünya tarihi Hitler gibi kendisini bütün tarihlerin en güçlü devlet adamı ve komutanı sanan megalomanlar doludur. O da göreceksiniz kendi ülkesini ve dünyayı da büyük bir felakete ve tarih de onu öyle anlayacaktır. Devlet adamı deneyimi olmayanlara devlet idaresi teslim etmek büyük hatadır. 


Bruno Tabut mimardı. Birçok esere imza attı dil tarih, coğrafya fakültesi onun eseriydi. Yıllar sonra Atatürk'ün ölümü üzerine cenazesinin koyulduğu Katafatıda o yapmıştı. Teklif edilen para için böyle bir teklif beni derinden üzer. 


Böylesine bir görev için para almam söz konusu dahi olamaz demişti. 


Coswing hayvan bilimcisiydi, Dedim ya A'dan Z'ye bilim dallarının bütün hepsi getirilmişti. Birçok yeni hayvan türü buldu. Manyas kuş cenneti onun Türkiye'ye armağanıydı.


Erik Frank. Ölümüne dek Türkiye'de kaldı. Amerika'dan teklifler almasına rağmen gitmedi. Türk vatandaşı olduğunda sevindiniz mi sorusuna sevinmek ne söz. Çok mutluydum. Dudaklarımdan Atatürk'ün ne mutlu Türk'üm diyene cümlesi döküldü demişti. 


Işte yüzlerce bilim adamından sadece birkaçının ufak hatıraları. Bunun gibi yüzlerce hatıra mevcut. Türkçe'ye hakim olamadıkları ve ülkeye alışamadıkları için ayrılan bilim insanları da oldu.


Fakat gelen bilim insanları genel itibariyle çok katkı sunup eğitimde ülkemize güçlü bir adım attırdılar. Işte Atatürk Türkiye'si buydu. 


Dünya savaşa giderken o eğitim ve kalkınma savaşı veriyordu

Dünya silah alırken, o tıp, diş, hukuk, edebiyat, iktisat, mimar ve mühendis alıyordu. Bize bir kaşık suyla sunulan Atatürk'ün bir deniz olduğunun farkına vardım. Bu vizyonu iyi anlayalım. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder