14 Nisan 2024 Pazar

Atatürk'ün Stalin'e Verdiği Gözdağı

 


Sizin güçlü ve mekanize edilmiş ordunuz olduğunu biliyorum. Fakat ondan korkmuyorum. Benim arkamda 18 milyon halkım var. 2 Kasım 1936 yılında Kemal Atatürk'ün Sovyet elçiliğinde Büyükelçi Karahan'la yaptığı görüşmesini ve daha sonrasında ele alacağız. Türkiye ve Sovyet Rusya zaman zaman Kars, Ardahan ve Boğazlar konusunda anlaşmazlığa düşmüştür.

1917  Ekim Devrimi sonrası Çarlık Rusya doğudan tamamıyla çekilmiş ve bölgeyi Ermeni çeteleri bırakmıştır. Bölgeyi elinde tutamayan Ermeni çeteler doğu cephesi savaşları sonucunda bugünkü sınırlarına dönmüşlerdir. Kurtuluş Savaşı yıllarında Lenin ve Mustafa Kemal iyi ilişki içerisinde olmuş

Sovyet Rusya, Türkiye'ye ciddi oranda yardımda bulunmuştur. Fakat bu yardım biraz da Sovyet Rusya'nın menfaatleri doğrultusundadır. Lenn'nin ölümünden sonra Stalin zamanı başlamış ve Stalin zaman zaman tartışmalı bölgeler konusunu gündeme getirmiş


Ve bu bölgelerde hakları olduğunu iddia etmiştir. 1936 yılında Türkiye boğazların tek hakimi olmuş fakat bu ilerleyen yıllarda Stalin'in hoşlanmadığı bir anlaşma haline gelmiştir. 1945 yılında açıktan açığa dillendirilen bu olay s
onrası 30  Mayıs 1953 yılında Dışişleri Bakanı Molotov'un Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi'ni davet ederek Moskova hükümetinin ikili ilişkileri geliştirmek istediğini ve İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde boğazlar, Kars ve Ardahan'la ilgili taleplerinden vazgeçtiklerini bildirmesiyle son bulmuştu. Şimdi 2 Kasım 1936 yılına gidelim. Stalin, Sovyet Rusyanın doğal lideriydi

Fakat Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Atatürk'ü tebrik etmemişti. Adeta üstten bakan bir tavır içine girmişti. Atatürk bu durumdan kuşku duymuş olacak ki Sovyet Rusya'nın elçilik binasına, yapılan bir kutlamaya gece saat 2'de gitmiş ve olanlar olmuştu


O günlerde olayı aktaranlara göre Türkiye ve Sovyet Rusya arasında soğuk rüzgarlar esmekteydi. Az sonra değineceğimiz bu konunun sadece bir tebrik meselesi olmadığını altında başka sebeplerin de yattığına eminiz

Birçok konuyu önceden öngören Atatürk'ün Stalin'in ilerleyen yıllarda açıkça yapacağı istekler öncesi ona gözdağı verdiği aşikardır. Şimdi o günü nöbet defterine bakalım. 1 Kasım 1936 Mustafa Kemal saat 10:30 uyandı. 14:40 da meclisten inerek senelik Nutkun'u söyledi. 15:00'de köşke dönerek elbisesini değiştirdi. 17:30'da  el işi sergisine gitti. 19:00'da döndü. Gece saat 2'de Rus Elçiliği'ne gitti

Behçet Kemal Çağlar'ın detaylarıyla aktardığı görüşmeyi Sovyet Rusya'ya gönderilen rapor Kazım Özel Pin ve Kazım Nami Duru'nun hatıratları da doğrulamaktadır. Behçet Kemal Çağlar anlatıyor

Onu Rus elçiliğinde yelesi kabarmış aslan heybetiyle kükrerken gördüğüm geceyi hatırlıyorum. 1937 yılıydı sanırım. Rus İhtilali'nin yıl dönümüydü. Ruslarla aramıza soğukluk girmişti. Ama dostluğumuz eski havasında henüz muhafaza ediyordu

Kavaklıdere ağzındaki gemi biçimindeki Rus elçiliğine gelen davetliler arasında zamanın Başvekili İsmet Paşa başta olmak üzere kalabalık bir Türk kitlesi göze çarpmaktaydı. Ilerleyen saatlerde Atatürk geldi

Rusça'yı iyi bilen bir Türk diplomat veya subay bulabilir miyiz dedi. Azerbaycan'da doğup büyümüş, sonra Anadolu'ya gelip hava subayı olmuş, birini buluverdiler. Onu yanına, gölgesine alan Atatürk, Karahan'ı göstererek Sayın Elçi'ye sorunuz dedi. Lideriniz kimdir

Türkçe'yi bilen Karahan böyle sade ve küçük cümlelerde tercümenin sorusunu beklemeden cevap veriyordu. Stalin. Atatürk bir gözü tercümanda bir gözü Karahan'da.

Geçenlerde cumhuriyetimizin yıl dönümünde bütün dünya büyüklerinden tebrikler aldım. Bu arada Kali'nin de bir telgrafını gösterdiler. Usulen cevap vermeleri için hariciye vekaletine havale ettim. Madem ki şefiniz Stalin'de bana telgraf çekmek için Kayın'da kim oluyor

Ben de bu milletin şefiyim. Ben sıradan bir cumhur reisi değilim. Ben bu milletin şefiyim. Bana telgraf çekmek için Kali'nin kim oluyor? Kali'nin hükümet üyelerine telgraf çeksin

Söyleyiniz Stalin'e Mustafa Kemal karşısında muhatap aramaktadır. Bektaşi şeyhi gibi perde arkasına gizlenmek, şunu bunu bu işlere vekil etmek neden? Hükümet üyeleri bir takım anlaşmalar yapar. Böyle teferruattan benim haberim dahi olmaz

Fakat gerçek dostluk ve düşmanlık hakkında milletimle esaslı kararlara varırız. Asıl güvenilir olan, değişmeyen odur. Bizimle gerçek dost geçinmek isteyenler bu hakikatin gafil olamazlar

kara gün dostu iki milletin gerçek dost kalması isteniyorsa bu hakikat gözden uzak tutulmamalıdır. Stalin dostları için de mi perde arkasındadır? Söyleyin şefiniz cinaplarına Mustafa Kemal karşısında muhatap aramaktadır

Dünyanın bugünkü şartları içinde coğrafyanın küçük bir parçasına sığınmış tarihi muazzam bir millet, küçük millet muamelesi göremez. Bu, basiret ikare değildir. Dünyanın gelecek gelişmelerinde biz Rus milletinden değil, Rus milleti bizden çekinse yeridir

Bir gün gelecektir ki bizim topraklarımızdan Rus düşmanı bir milletin ordusu oraya doğru yürümek düşüncesini aklından geçirecek fakat karşısında bizim fiili betomuzu bulacaktır

Türkiye'nin müstakil fiili siyasetini Rusya'nın bir nevi diktası gibi göstermek eğilimini gösteren gafillere bunu münasip şekilde hatırlatınız. Cumhurreisi Hazretleri'nin hakkı var. Şefimiz var, şefimiz Stalin'e bu arzularınızı bildireceğim

Iki şefin görüşmesi milletlerimizin dostluk yolunda atılmış en güzel adım olacaktır. Atatürk bunun üzerine gülümseyerek ben henüz böyle bir arzuda bulunmuş değilim. Yalnız iki milletin gerçek dost kalabilmeleri şartlarını karşılıklı olarak sizlere aktarıyorum

Ben hiçbir şekilde gizli davranmıyorum. Eğer gizli davranacak olsam biz Yavuz zırhlımızla eski Kırım Yarımada'mızın kıyılarına gelelim. O da bir balıkçı kayığı ile bize mülaki olsun. Tarzında bir şeyler söylerdim

yalnız bir lüzuma işaret ediyorum. Tekrar ediyorum Mustafa Kemal karşısında muhatap aramaktadır. Sizin biliyorum güçlü ve mekanize edilmiş büyük ordunuz var. Ve ondan korkmuyorum. Sizlerden korkmuyorum. Benim arkamda on sekiz milyon halkım var

benim emretmem yeterlidir. Halkım arkamdan nereye isterse gelir. Ben çok zarar verebilirim. Elbette bunu hiçbir zaman yapmam. Çünkü benim sözüm benim dostluğum gibi kutsaldır. Rus elçiliğinde rastgele bir tercüman kadrosunda gözüküp gizli ve işlerle uğraşırken şöyle bir ilerledi ve söze karıştı. Tercümeyi yapan arkadaşımız Elçi hazretlerinin sözlerini pek iyi tercüme edemedi sanırım. Elçimiz demek istedi ki dedi. Atatürk sözü kesti. 

Vay. Siz hala burada mısınız? Bu topraklarda parayla satın alınacak şahsiyetler bulunmadığını hala fark etmediniz mi? Yarından tezi yok, bu beyhude gayretinize bir son verseniz, buralarda beyhude kalmasanız daha iyi olmaz mı?

Ben oldum olası asi bir adamım. Üstelik gayrimeşru bir adamım. Bakalım mesul hükümet dostluğumuzun sağlamlaştırılması hususunda ne düşünüyor? Başvekil İsmet Paşa deminden beri yüzü kah çizgiler, kah parıltılar içinde cümlesini çoktan hazırlamıştı, hükümetin Atatürk'ten ayrı bir düşüncesi olamaz. Atatürk ne söylemişse Türk milletinin kanaati odur. Dostlarımız şunu unutmamalıdır ki Atatürk gerçek dostluklarında teferruatının altını da esaslar kadar ehemmiyet ve dikkatle çizecek kadar hassastır.

Profesör Doktor Sadık Tural olayı Stalin duyduğunda dostumuz Atatürk'ün sözleri ilgiyle ve dikkatle okunsun demiştir. Yine Sadık Tural'a göre Atatürk'ün ölümüne dek Stalin'in açıktan bir tavır takınmamasının nedeni budur

Atatürk, toprak ve savaş konusunda her daim serttir. Bunu yeri geldiğinde, açıktan dahi söyler. Bundan altı ay sonra muhtemelen İtalya'ya da manşetten şu mesajı vermiştir

müttefikimiz Balkanlara göz dikenler, güneşin yakıcı yüzüyle karşılaşırlar. Savaş psikolojisini yönetmek tam ona göre bir işti

Yoksa iç ve dış düşmanların dolu olduğu 1919 yılında satranç ustası gibi süreci yönetip hiç aldanmadan yurdu nasıl düzlüğe çıkarabilirdi? Maalesef iki yıl içinde ortaya çıkan hastalığı ve ölümü sonrası İkinci Dünya Savaşı başladı

Savaş sonrası Stalin ve Molotof Türkiye'ye taleplerinin gerçekleşmesi için bir nota verdi. İsmet İnönü bunu kabul etmedi. Fakat Stalin'in bu hamleleri bizi her geçen gün daha fazla batı ve Amerika bloğuna yaklaştırdı

o günlerde yaşanan süreci günün muhatabı İsmet İnönü 1972 yılında Metin Toker'e ince ayrıntısına kadar anlatmış Stalin'in isteklerini dile getirmişti.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder