Gök yüzü insanlığın başından beri hep ilgisini çekmiştir. Millattan önce başlayan Gök yüzüne bakma hevesi, bugüne kadar hala devam etmektedir. Kopernikten Galileo 'ya, Isaac Newton'dan Carl Sagan 'a, Edmund Hawley'den Edwin Habala.
İnsanlık Gök yüzüne baktıkça oraya ulaşmanında hayallerini kurması kaçınılmazdı. Erken dönemlerle başlayan havada hareket etme çabaları, sonunda meyvelerini verecekti. Bugün modern zamanların hava araçları artık havada gitmekle kalmıyor, atmosferi aşıp evrene yolculuk bile yapabiliyor.
Peki insanlığın uçmakla ilgili denemeleri nelerdi? Dünyanın farklı bölgelerinde insanlar 9. yüzyıldan beri kuşların uçma prensibini örnek alarak onların kanatlarına benzer planörler tasarlamaya başladılar.
Süreç içerisinde çoğu başarısız oldu. Havada kalma süreleri itici güçte bir motora sahip olmadıkları için kısa oluyordu. Bunlara örnek olarak Evliya Çelebi 'nin seyahat namelerinde geçen Hezarfen Ahmet Çelebi gösterilebilir.
17. yüzyılda Hezarfen, kuşları izleyerek onlardan esinlendiği bir çift kanat üretti. İstanbul 'un Avrupa yakasında bulunan Galata Kulesi 'nin adlayıp süzülerek Asya yakasına doğru başarılı bir uçuş gerçekleştirmişti.
Buna benzer uçuşlar dünyanın her yerinde oluyordu. Zaman ilerledikçe daha uzun mesafelerde zorlanıyorlardı. Buna benzer çalışmalar başka muciklere de ilham veriyordu. Bilinen insanla ilk havada uçuş bir sıcak hava balonuyla olmuştu.
1783 yılında Paris'ten Montgolfier kardeşler tarafından icat edilen sıcak hava balonu ilk kez içinde insanlarla 8 kilometre yol yapabilmişti. Balon odun ateşi ile ısıtılıyordu. Bir kumanda sistemi olmadığı için kontrol edilmesi imkansızdı.
Bu yüzden rüzgar nereye giderse balonda oraya yöneliyordu. Bu icatın başarılı olmasıyla kontrol edilebilir balonlar üzerine düşünülmeye ve çalışılmaya başlandı. 19. yüzyılda Fransa'da Henry Giffart bunu başarmıştı.
Bugün adına zeplin dediğimiz türde bir balon yaptı ve buharlı motor yerleştirdi. Tarihte bilinen ilk kontrol edilebilen hava aracını icat etmişti. Giffart bu icadının ilk dönemesinde 24 km uçtuğu söylenmektedir.
19. yüzyıl havadaki seyahat aracına gitme yolundaki en önemli adımların atıldığı zamandır. Bir yandan John Montgomery, bir yandan Otto Lilliantl, bir yandan da Octave Channouthe isimli mucitler başarılı planörler icat ediyorlardı.
Alman olan Otto Lilliantl 19. yüzyılan sonlarına doğru kuşlara benzer planörler üretmek unusunda çok ileriye götürdü. Otto 'nun geleceği en önemli katkısı tüm çalışmalarına kayıt altına almış olmasıydı.
Bu sayede ilk uçağı üretecek olan Wright kardeşler onun çalışmalarından faydalanabilecekti. 1896'da bir uçuş denemesinde düşüp hayatını kaybedene kadar 2500 kadar uçuş gerçekleştirmişti. Pervaneli hava araçlarına giriş yine bir Fransız olan Clement Adderle gerçekleşmişti.
İcat ettiği pervaneli aracına buharlı motor takmıştı. 50 metre gibi bir mesafeyi başarılı bir şekilde uçabilmişti. Daha fazlasını istiyordu. Yan adına evin 3 dediği bir hava aracı daha icat etti. Ama bu çok ağırdı.
Takdığı buharlı motorla yerden yalnızca birkaç metre havalanabilmişti. Erken dönem tasarımcılarından başarılı olan Samuel Langley işi biraz daha ileriye götürdü. O zaman ki adıyla Smith'sinien ensitüsünde çalışan Langley ayrodynamik üzerine ciddi araştırmalar yaptı.
Yaptığı deneylerini de bilimsel dergilerle paylaştı. Bu sayede kendisiyle aynı zamanda çalışan insanlara da ilham kaynağı olabilmişti. 1896 yılında adına airodrom NO 5 dediği hava aracını saatte 40 kilometre hızla uçurmayı başarmıştı.
İlk denemesinde 1 kilometre havada kaldığı gözlemlenmişti. Bu icadından 6 ay sonra bu kez de airodrom NO 6 'yi üreterek havada kalma süresini biraz daha uzattı. İnsanlık yavaş yavaş uçağı bulmaya doğru gidiyordu.
Yapılan çalışmalar bir sonraki besliyordu. Dünyada yeni bir döneme geçiliyordu. Denizden veya karadan değil, havadan seyahat ve daha hızlı seyahat etme imkanı insanlara heyecanlandırıyordu. Her mucid çalışmalarını akademik makalelerde yayınlayarak bu işe önemli katkılar sunuyordu.
Ohio Dayton'da yaşayan 2 bisiklet ustası olayı daha başka bir noktaye getirdi. Wilbur ve Orville Wright 1890 yılında kuşların nasıl uçtuğu hakkında araştırmalar yaptılar. Kendilerinden önce yayınlanmış tüm bilimsel makalelere takip edip onların bir derlemesini üretebilecek düşündüğünü düşünüyorlardı.
İlk olarak Alman Otto Lilienthal 'ın çalışmalarını okuyarak yola başladılar. İkisi de aslında bilimsel bir eğitim almamıştı. Liseden sonra okulu bırakmışlar, birlikte çalışmaya odaklanmışlardı.
Yaptıkları araştırmalarla kontrol edilebilen bir tasarım üzerinde durdular. Kontrol edilebilmesini eğilmiş kanat adını verdikleri de bir sistemle çözdüler. Her şey tamamdı. Üzerinde titizlikle çalıştıkları ilk uçağa 17 Aralık 1903 yılında havaya kaldırdılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder