25 Şubat 2024 Pazar

Atatürk'ün Açmak İstediği Fabrikalar


10 
Kasım'da 09:06 yatağından doğruldu. Uzun süredir devam eden hastalığından kurtulmuş olduğu için oldukça mutluydu

Çünkü çalışmadan öylece yatmanın hayatının hiçbir anında yeri yoktu. Hasta yatağında olduğu için katılamadığı ve çok üzüldüğü 29  Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinin nasıl geçtiğini öğrenmek amacıyla

Gazeteleri okumaya başladı. Ardından yabancı gazetelerin manşetlerine göz gezdirdi. Sürekli olarak tekrar ettiği İkinci Dünya Savaşı çok yakında çıkacak. Söylemini tekrar düşündü


Zamanında hasta yatağında Afet İnan'a şunları söylemişti. Dünya bir harbe doğru gitmektedir. Bu ateşin içinde bizim memleketimiz kritik anlar geçirebilir. Ittifaklarımız henüz kökleşmedi 
onun için bizim milletçe iktisaden çok kuvvetli olmamız lazımdır. Ekonomik plan gecikilmeden yapılmalıdır. Daha sonra genel sekreterinden de iç ve dış olaylara dair malumat aldı

tabii ki elinde Türk kahvesi ve bağdaş kurmuş bir vaziyette oturarak. Hastalığı sırasında Başbakan Celal Bayar gelmiş. Yeni kalkınma planlarıyla ilgili konuşmuşlardı


hastalığı sebebiyle dinlenmesini isteyenlere şu cevabı vermişti. Biliyorum doktorlar yine istirahat tavsiye etmişlerdir. Memleketin en önemli ve en esaslı işlerini konuşuyoruz. Bunlar beni yormuyor. Bilakis hayat veriyor

Bu cevabından sonra hasta yatağında çalışmalarına devam etmişti. 1938 , 1942 kalkınma planının üç ana unsuru vardı


Kısaca üç siyah olarak adlandırılan kömür, demir çelik ve petrol üzerine inşa edilecek olan Maden ve Kimya Sanayi'ydi. Ek olarak yurt içinde talebi düşük, yurt dışındaysa tüketimi fazla ürünleri işleyip satmak için çalışmalar yapılmıştı

Iyileştiği gün bu çalışmalara tekrar göz attı. Bu kalkınma planı toplamda 90  fabrikayı içinde bulunduracak olan sanayi tesisleriydi. Içlerinde neler yoktu ki

şark kromları işletmeleri, Ferlikrom Sanayi, Ergani Bakır Madeni İşletmesi, Kuvarsan, Murgur, bakır maden işletmeleri, krom ve bakır dışı metal madenleri işletmeleri, Ereğli Taşkömür havzası işletmesinin genişletilmesi


Kütahya Linyit Havzası İşletmesi. Kütahya mıntıkası elektrik santrali. Zonguldak mıntıkası, elektrik santrali. Cürüf çimento sanayi. Ateşe dayanıklı malzeme sanayi. Ekmek ve un sanayi

büyük zeytinyağı rafineri. Yaş ve kuru meyve sanayi ve ticareti. Et sanayi, soda sanayi, reçine sanayi, morfin sanayi, gül yağı sanayi, gliserin, yağ asitleri ve sabun sanayi

petrol rafinelleri, sentetik benzin sanayi, azot sanayi, makine ve madeni eşya sanayi. Ölçü sanayi, teneke ve boru sanayi. Deniz sanayisi ve ticareti. Su mahsülleri sanayisi ve ticareti


Yurdun doğusundan batısına doksandan fazla fabrika açılacaktı. Iş alanları genişleyecekti. İkinci Dünya Savaşı öncesi içte ve dışta kuvvetli olmak amaçlanmıştı. Aylar ilerliyordu

İkinci Dünya Savaşı gün geçtikçe yaklaşıyordu. Atatürk, hastalığında söylediği cümleyi Başbakan'a tekrar söyledi. Ne yapın, edin, yatırımları hızlandırın. Savaş yakındır. Daha sonra ülkeyi güvenlik çemberine aldığı anlaşmaları sağlamlaştırmak için


Mecliste çalışma ve dış devletlerle dostluk bağlarını güçlendirme önerisinde bulundu.
Trakya'dan gelecek düşmanı Balkan Paklı'yla boğazlardan gelecek saldırıyı Montrö Boğazlar Sözleşmesi'yle

doğudan gelecek saldırıyı önlemişti. Ama ne olursa olsun orduyu daha da güçlendirmek şarttı. Mareşal, Fevzi Çakmak'la görüştü. Tedbirler sıklaştırılmalı ve oldukça başarılı geçtiğini bizzat gördüğü

Ege ve Trakya manevralarının tekrar yapılmasını istedi. Manevraları bizzat kendisi yönetecekti. Bu sırada Fevzi Çakmak bir kere daha Trakya'dan gelen saldırıyı önlemek için yer altında bir hat kuralım önerisinde bulundu


Atatürk bunu hastalığında reddetmişti. Buraya harcanacak parayla yatırımlar yapılabilirdi. Harcanacak paranın boşuna olduğunu düşünüyordu. Geçmişte general Fahrettin Altay'a şöyle demişti

savaş oldum olası toprak üstünde yapılır. Ve toprak üstünde kazanılır. Yahut kaybedilir. Bu hat ne kadar güçlü olursa olsun ömrü bir muharebeninki kadar kısadır. Ben milletimin parasını bir kapris turunda toprak altına gömdürmem

Bin dokuz yüz otuz dokuz yılında Hatay Türkiye'ye katıldı. Hatay'ın katılmasıyla mutluluktan gözleri dolmuştu. Çünkü milletine verdiği bir sözü daha yerine getirmişti. Yıllar önce şöyle demişti


Milletime söz verdim. Hatay'ı alacağım. Namusum üzerine söylüyorum ki o Türk toprağını Fransızlara bırakmayacağım. Ben sözümü yerine getiremezsem milletimin önüne çıkamam. Yerimde kalamam. Hatay benim namusumdur

Hatay'a tren seyahati yaptı. Vatandaşların müthiş coşkusu üzerine oldukça duygulandı. O sırada trende bir plak çalıyordu. Hastalığı sırasında kızına söylediği şu cümleler tekrar aklına geldi


Gökçen, ben bu toprakları çok seviyorum. Yurdumun toprağını, dağını, taşını, havasını, insanlarını seviyorum. Bazı şarkılar bana bir gün bu insanlardan kopacağımı hatırlatıyor. Işte o zaman içime bir ateş düşüyor

ve bu ateş sonradan gözyaşı olarak akıp gidiyor. Unutma ki Mustafa Kemaller de insandır. Ve onlar da zaman zaman ağlamak isterler

Hatay ziyareti bitmişti. Gelişen teknolojilerle birlikte temelleri 1920 atılan uçak sanayinin geliştirilmesi emrini verdi. Dış ülkeden ucuza uçak alabiliriz

önerilerini yıllar önce söylediği şu sözlerle reddetmişti. Eskimiş teknolojileri değil, en yeni teknolojiyi ülkemize getirmediğimiz sürece yabancı ülkelere bağımlı olmaktan kurtulamayacağız

Bunun için mümkün olduğu kadar kemerleri sıkarak Kendi yağımızda kavrularak ya da yeni parasal kaynaklar yaratarak çağdaş teknolojilerin en yenilerini topraklarımıza taşıyacağız. Eski teknolojileri bize kolaylıklar tanıyarak getiren yabancı devletlerin kurnazlıklarını anlamamak için insanın ya kör ya da aptal olması gerekir. Biz yeni ve genç bir Türkiye kuruyoruz. Geri kalmış teknolojilere gereksinimimiz yoktur. Ya en yenisini kurarak onlarla boy ölçüsünüz ya da biraz daha sabreder bunu yapabilecek güce erişmemizi bekleriz

Cumhurbaşkanı olarak kaldığı Çankaya Köşkü'nde sürekli bilim ve fikir insanlarını ağırlıyordu. Yine bir gece eğitimcileri ağırladı. Okullaşma üzerine konuşuldu
daha çok okul, daha çok öğretmen, daha bilinçli bir halk başlıkları üzerinde duruldu. Eğitim konusunda konuşmaktan ve eğitimle ilgili çalışmalar yapmaktan zevk alıyordu. Zaten yıllar önce şöyle demişti
Eğer cumhurbaşkanı olmasaydım eğitim bakanlığını almak isterdim. Bu vesileyle köylerde eğitimin yaygınlaşması ve eğitimin daha da milli bir hal alması için Milli Eğitim Bakanı'na emirler verdi. 1940 yıllara geldiğimizde İkinci Dünya Savaşı başlamıştı önceki yıllarda her zaman tekrarladığı gibi tarafsızlık yolunu takip etti. 

Savaşın başlayacağını öngörüp, hızlandırılan yatırımlar ülkeye artı değer katmış, her köylüye toprak verme projesi başarıyla devam etmiş

Köy okullarının çoğalmasıyla toplumun eğitim seviyesi her geçen gün artmıştı. Ülke tam bağımsız bir şekilde emperyalist güçlerin pençesine girmeden kendi bölgesinin önemli uygar bir gücü olmuştu
Fakat öyle ya da böyle o an elbet gelecek ve sizin bizim gibi insan olan Atatürk de hayata gözlerini yumacaktı. Ömrü daha uzun olsa büyük ihtimalle
Devrimler daha oturaklı, halk daha fazla refah içinde devlet de daha varlıklı olacaktı. Atatürk'ten sonra cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü ve sonrasındaki siyaset insanlarından Atatürk olmasını bekleyemeyiz
Doğrularıyla, yanlışlarıyla bugün onların da sayesinde cumhuriyetin yüzüncü yılına girdik. Son olarak içinizden keşke Atatürk biraz daha yaşasaydı fikri geçtiğinde aklınıza sadece onun şu cümlelere gelsin;

milletin bağrında temiz bir kuşak yetişiyor. Türkiye Cumhuriyeti'ni onlara bırakacağım. Ve gözüm arkada kalmayacak. Beni ne zaman görmek isterseniz aynaya bakın. Siz Türk çocukları benim birer parçamsınız. Ben de sizin


18 Şubat 2024 Pazar

Türkiye'nin İlk Yerli Uçak Fabrikası - Nuri Demirağ

 


Nuri Demirağ Sivas Divri'nden İstanbul 'a gelen Nuri Demirağ, Cumhuriyet İdareisinin Türkiye demir yolları ve şoseleri için açılan ihale de devlete verdiği en uygun tekliflerle mütahhitlik hayatına atıldı. 

Demir yollarındaki çalışmalarından dolayı Atatürk tarafından kendisine Demirağ soyadı verilen ilk Türk demir yolu mütahidi Nuri Demirağ, 1112 kilometrelik demir yolu yaparken diğer büyük inşaat işlerine dağıtıldı. 


1936'da havacılık sanayisinin ilk temellerini atmaya başlayan Nuri Demirağ mademki bir millet tayaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz, ilkesiyle yola çıktı. 

Bu uğurda ömrünü vakfettiği uçak sanayisi kendisinin öncülüğünde açılan Atatürk havalimanı ile hızla gelişti. 1936'da havacılık konusunda 10 yıllık bir program hazırlatarak Çekoslavak bir firma ile anlaştı. 

Beşiktaş'ta Tayyare Etüt Atölyesi 'nin açılışını 17 Eylül 1936'da yaptı. Demirağ pist ve uçuş sahası olarak kullanılmak üzere İstanbul Yeşilköy'de Gök Stadyumu adını verdiği ilk sivil hava meydanında çalışmalara başladı. 


Yeşilköy'de Gök Stadyumu 'nun kurulmasından sonra Sivas Divri'nde pilot yetiştirmek üzere Gök Okulu adını verdiği akademi kurdu. Bu okul ile Anadoluyu teknolojik atılımın bir parçası haline getirmeye amaçladı. 

Demirağ 'nın amacı yurt içinde hem ticari, hem askeri uçaklar üretmek hem de mühendisler, teknisyenler ve pilotlar yetiştirmekti. Fransa'da uçak mühendisliği eğitimi alan Selahattin Reşit Alan ile kurduğu ortaklığın sonucunda 1936 ve 1938'de Nude 36 ve Nude 38 adı verilen uçakları tasarladı. 


Uçaklar o dönemin teknik açıdan en gelişmiş uçaklarındandı. 1941 yılında Türk yapımı ilk uçak İstanbul'dan Divriyeye uçtu. Ardından 12 uçaklık bir filo Bursa, Kütahya, Eskişehir, Ankara, Konya, Adana, Elazığ ve Malatya rotasında uçarak halka gösteri yaptı. 

Nude 38 tipi yolcu uçağı tamamen Türk mühendis ve işçilerinin ortaya çıkardıkları Türk yapımı bir uçaktır. Altı kişilik yolcu uçağının çift pilot kumandası bulunmaktadır. Saatde 325 kilometre hız yapabilmekte ve 1000 kilometre uçabilmektedir. 


Ankara 'nın doğusuna ilk demir yolunu yapan İstanbul Boğazına özel köprü yaptırmayı projelendiren Bursa'da Sümer Bank 'ın Merinos fabrikasını kuran, İzmit'de Selilos fabrikasını kuran, İstanbul'daki büyük hal bina'sını yapan, seri üretim olarak ilk Türk uçağını yapan, Karabük'te Demir ve Çelik fabrikasını kuran, ilk yerli paraşütü yapan, Sivas'ta Cimento fabrikası kuran Nuri Demirağ 1954 seçimlerinde Sivas mebusu olarak Büyük Millet Meclisi 'ne girmiştir. 

Nuri Demirağ 'nın uçak sanayisindeki çalışmaları, kendisini teşvik eden devlet kuruluşlarının imalata geçtikten sonra ilgi göstermemesi ve sipariş alınamaması üzerine 1940'da durduruldu. Elde kalan uçaklar, Hurdacı 'ya satıldı. 



11 Şubat 2024 Pazar

Büyük İskender - Alexander


      Tarihçiler insanlığın geçmişinde 3 büyük komutandan bahseder, Cengiz Han'ın övdüğü, Fatih Sultan Mehmet'in adını andığın , Mustafa Kemal ATATÜRK'ün hakkında kitaplar okuduğu o efsanevi komutan Büyük İSKENDER. Makedonya Kral Flip, aksi, sert, alkolik ancak başarılı bir Komutan,  Sparta hariç tüm Yunan şehir devletlerini tek çatı altında toplamayı başardı. Bir oğlu oldu İskender. O dönemlerde çocuklar küçük yaşlarda çok sert eğitimler görüyordu. Aç bırakılma, dayak bunlardan sadece bazıları idi. Flip oğlunun demir miğfer  gibi bir çocuk olarak yetişmesini istesede. İskender çelimsiz ve duygusal olarak hasat bir çocuktu. Hayatını şekillendirecek olacak da Annesiydi. Yunanlılar arasında Annesinin Aşilin soyundan geldiğine inanılıyordu. İskenderin çocukluk kahramanıda oydu. İskender her gece yatarken Aşilin destanlarını okumadan uyumadığı anlatılır. Öğretmeni ve dünya görüşünü ona verende Aristodur.  İskenderin ilk zaferi Atı Bukefalos tu. Siyah, İri ve zap edilemez bir attı. Onu kimse almak istemiyordu. Ancak İskender Atın derdini anlamıştı, kendi gölgesinden korkuyordu, İskender Atın yüzünü güneşe çevirerek korkusunu yenmeyi başardı. Bilinen Dünyanın yarısını beraber yürüyeceklerdi. Makedonya Kralı Flip bir davette oğlunun önünde Suikasta uğradı.20 yaşında İskender Makedonya Kralı olmuştu. O günkü geleneklere göre beşikteki kardeşini ve Tahtın varisi sayılabilecek herkesi öldürmekti. 

İlk askeri harekatları başkaldıran Yunan Şehir devletlerine yaptı.  45.000 kişilik ordusu ile Çanakkale boğanızı geçip Pers İmparatorluğunun topraklarına girdi. Truva şehirde Aşilin Mezarını ziyaret etti. Pers Valisinin Bölge valisinin 40.000 kişilik ordusu ile savaştı ve yendi. Bu yenilgi persleri şaşırttı. 20 yaşında bir çocuk ilk savaş galibiyetini aldı. Pers imparatoru Darius onun bir çocuk olduğunu söyleyip altından yapılmış oyuncaklar göndermişti. Darius henüz İskenderi anlayamamıştı. Çıktığı bu yolculuktaki komutları kendisinin çocukluk arkadaşlarıydı. Makedonyalı ve Yunanistanlı iyi eğitimli askerlerdi. İskender zaferler kazanarak ilerliyor, Efes, Milet,Halikarnas, Side gibi şehirleri bir bir topraklarına dahil ediyordu. Zikzaklar çizerek Gordion şehrine geldi. (Ankara) Anadolu şehirlerini ele geçirerek ilerlerken Antakya şehrine geldiğinde bir Pers ordusunun yaklaştığı haberi gelir. 

Darius Zaferini göstermek için Ailesinide yanına alıp gelmiştir. Yaklaşık 120.000 kişiden oluşan Pers Ordusuna karşı 45.000 Yunan Askeri vardır. Yunan ordusundaki en önemli birlikler Palanks denen uzun mızraklı hafif piyadelerdir. İskenderin savaş taktiği ile Pers ordusunu yenelerler.  Darius Savaş alanından kaçar. Hemde Ailesini geride bırakarak. İskender bu duruma çok kızar ona göre bir Kral hiç bir şekilde savaş alanından kaçmamalıdır. 

İskender savaşları cephe arkasından yönetmekten kaçmış hep cephe önünde savaşmıştır.

Defalarca yaralanmasına ve miğferinin balta ile parçalanmasına rağmen savaşta hep ön cephede savaşmıştır. Dariusun eşi ve Annesi İskenderin elindedir. İskender onlara eskisi gibi muamele yapılmasının istemiştir. Dariusun Annesi İskenderi o kadar çok severki bundan sonra İskenderin yemeklerinden o sorumlu olacaktır. Bu zaferden sonra Ortadoğunun kıyı şehirlerinden ilerlemeye devam eder. Bu hat üzeride bir çok savaşa katılır ve başarılar kazanır. Antik Petra şehrine girerler İskenderin bir heykeli bu şehirde bulunmaktadır. 

İskender Mısırı kolay bir şekilde ele geçirir. Mısır halkının kültürü ile Yunan kültürü birbirine çok yakınlardı Mısır halkı ile Perslere işgalci gözü ile baktıkları için İskendere kurtarıcı olarak görmektedir. Onu Mısır Firavunu ilan ettiler. İskenderiye şehir kurmuş dev bir kütüphane oluşturmuş, Dünyanın yedi harikasından biri olan İskenderiye Fenerini yaptırmıştır. 

Ordusu ile beraber Dariusun peşine düşer.  Darius yeni bir ordu kurmuştur. Pers ve Yunanlıların kayıtlarına göre bu ordu 300.000 kişilik ordundan oluşuyordu. İskenderin yaklaşık 50.000 adamı vardı. Persler hem sayıca fazla hemde arazi avantajına sahiptirler. İskender Kaldıraç şeklinde dizerek sıradışı bir taktik uyguladı. Kısa sürede Pers ordusu yenildi. Pers Kralı kaçar, Yunanlılar Babile girer. Yunanlılar böyle bir zenginlikten o kadar çok şaşırdılar kendilerini rehavete kapılacaklarından korktular. Elde ettiklerin ganimetlerin  60 milyar dolarına denk olduğu İskender çok büyük bölümdeki ganimetleri askerlerine dağıttığı bilinmektedir. 

Doğuya doğru harekete geçti HindiKuş dağlarını 2 kez geçti. Kaçan Dariusun adamları tarafından öldürüldüğü haberi gelir. Adamları İskender tarafından ödüllendirileceğini düşünürken idam edilir. Darius Krallara yakışan Pers vadisine gömdürerek ona saygısını gösterir. 

Çeteler tarafından İskenderin atı çalınır. çetelere haber gönderdi. Eğer atı getirmezseniz tüm yerleşim yerini yakarım dedi. Korkan hırsızlar atı geri getirdi. İskender hırsızlara altın verir. 

Sırada orta Asya Türk Bozkırları vardır. Yunanlıların alışmış oldukları serin iklime ziyade buraları çok soğuktur. Bu sereler İskenderin en zorlandığı seferler olarak geçmektedir. Asyada göçebeler sert direnişler gösterdiler. İskender Değişik ortamlara ordusunu iyi adapte etme becerisine sahipti. Orta Asya savaşçıların at üzerinden uzun atışlar yapabildiğini anlamıştı. Orta Asyada çok büyük zaferler kazanmış. Semerkand ve bir çok şehiri ele geçirmiştir. Bu coğrafyaya 10 kadar İskenderiye şehri kuracaktır.  

İskenderinin ordusu içerisinde Mühendisler, Sanatçılar, Aktörler, Düşünürler, Mimarlar, Köleler ve binlerce zanaatkarlar vardı.  Girdiği her şehire kendi kültür ve felsefesini götürüyordu. Feth ettiği ülkelerin ve şehirlerin liderini değiştirmeden kendi topraklarının Valisi yapıyordu. Yönetim şekillerine, dinlerine, kültürlerine asla karışmadı. 

Sırada Hindistan seferi vardı. Savaşı kısa zamanda kazanmasına rağmen atının ölmesi kendisini çok büyük etkiledi.  Atını gömdüğü yere Bukofalya diye şehir kurdu. Hindistanın içlerine yöneldiler. Hiç görmedikleri şekilde ayinler yapanlar, büyücüler, garip giyimli kabile şefleri ve bir çok yeni hayvan ile karşılaştılar. 

Hintli kabileleri , Pers Askerleri ve Yunanlılar eşit görüyor onlarda aynı hakları tanıyordu.

Onların arasında onlar gibi giyiniyor onların kültürlerindeki gibi kendisini selamlamalarına izin veriyordu. 

Askerlerin daha öteye gitmek istemediklerini fark ettiği için Afrika seferini planlamak için Babile döndü. 

Askerlerin isteği dışında hiç kimsenin isteği ile hareket etmemiştir.

Sıtma hastalığına yakalandı. 33 yaşında öldü. 13 Yılda Askerleriyle 33.000 KM  yol yürüdü. Sayısız savaş kazandı. İmparatorluğu kime bırakıyorsun dediği arkadaşlarına en güçlünüze dedi. Helenistik anlayışı oturtturmuş.  Geleceğin Avrupasını meydana geliştirmiş. Müslümanlar kendisini islam kahramanı olarak anlattıkları İslamnameyi yazdılar. Kimilerine göre Kuran-ı Kerimde zülkarneyn de o. 

Afrikanın en güneyinden Asyanın en kuzeyine kadar onun ismini duymayan kalmadı. İmkansızı başaran kahraman olarak anıldı. İskender Mısırda öldüğü için Mumyalanarak kendisine özel lahite yerleştirilmiştir.

İskender bir felsefe bıraktı en büyük olanı isteme felsefesi. Onun hayali tek çatı altında birleşmiş bir dünya hayali.


4 Şubat 2024 Pazar

Jül Sezar


  Roma Siyasetine hakim 2 büyük komutan vardı. Pompeius, İspanyada, Akdenizde, Anadoluda ve Suriyede başarılar kazanmış efsaneleşmiş bir komutandı. İkinci büyük gücü Romanın en zengin adamı , Gladyatör Spartaküs liderlik ettiği isyanı bastırması ile tanınan Crassus du. Senatoya karşı birbirlerini destekleme kararı aldılar, onları daha sonra tamamlayacak bir kişi daha ortaya çıktı oda Sezardı. Sezar soylu ancak çok başarılı olmayan bir aileden gelmeyen biriydi. Siyaset arenasına Marius sayesinde oldu. Roma Senatosunda o zamanlar iki hizip vardı. Optimates ve Populares Halk oyları ile Roma Senatosunun gücünü kırmaya çalışan Marius diğer grupdan ( Optimates ) Suda tarafından tasfiyesine karar verildi.  (Marius) Sezar bu karar karşısında başkentten ayrılıp Romanın doğusunda bir hayat yaşamaya karar veren verdi. Bu süre zarfında askeri pek çok deneyim kazandı. Yıllar sonra Romaya döndüğünde avukatlık yapmaya başladı. Sonrasında önü kesilmiş olmasına rağmen devlet kademelerinde bir yere kadar gelmeyi başardı. Hispania Ulterior valisi olarak atandı. Hayatında bu bir dönüm noktasını oluşturdu. Siyasette tutunmanın yolu paradan geçiyordu ancak Sezarın o kadar parası yoktu. Siyasette var olabilmek için Crassus a dan yüklü miktarda borç aldı. Hem Crassus ile gizli ittifak kurdu hemde borçlandığı için ona bağımlı oldu. 


Sezar Pompeius a yakınlaştı ve ittifak kurdu. Onu destekleyip istenen yasaların geçemesine onay verdi. Bu üç kişinin birbirine yakılaşmasının sebebi Optimates grubunun yoğun muhalefetinden kaynaklandı. İspanya valisi zamanında üst üste zaferler kazandı ve askerlerininde sadakatini kazandı. Zafer alayı ile şereflendirilmek üzere Romaya çağrıldı. Konsüllüğe adaylığını koydu.  (Konsül: Roma Cumhuriyetinde her yıl seçilen iki Devlet başkanından biridir. ) Senatodaki aristokratlara karşı, Magnus, Crassus ve Sezar 1. Triumvirlik adı altında bir ittifak kurdular. 2 Konsülden biri olarak Sezar seçildi. Roma Cumhuriyetinde Konsül seçilen biri Konsüllükteki görevi 1 yıl sonra bitince uzak eyaletlerin başına gönderilirdi. Sezarda görevi bittikten sonra Galya Cisalpina, Galya Narbonensis ve Ityricum Valisi oldu. 


Crassus Doğu Vilayetlerine giderek, Partlara karşı savaşacak. Pompeius İspanya ve Afrika daki eyaletlere gidip valilik yapacak kendi aralarında bir iş bölümü yapmışlardı. Dünya tarihinin en merak uyandıran askeri operasyonlarından biri olan Galya Seferleridir. Sezar Galyalılara savaş açarak akla hayale gelmeyecek başarılara imza attı. Avrupanın derinliklerine kadar zaferler aldı. Sezarı Sezar yapan ün bu Galya seferleri oldu. 300 den fazla kabileye diz çöktürdü yada yok etti. 800 den fazla yerleşkeyi küle çevirmiş. Tarihçilerin hesaplaması ile bir milyona yakın insanı öldürmüş. Bir milyona yakın insanıda köleleştirmişti. Bu şekilde Romanın en güçlü komutanı olmayı başardı.  

1. Triumvirlik dağılma göstergelerinin başlaması Sezarın güçlenmesiyle beraber oldu. Sezarın kızının ölmesi olduğudur. Kızı Pompeius ile evlidir. İkili arasında uzaklaşma başladı. Pompeius Sezardan uzaklaşarak gelenekçilerin tarafına yakınlaştı. Sezarın arka arkaya kazandığı savaşlar neticesinden güçlenmesinden sonra bu uzaklaşmanında payı vardır. Crassus partlarla savaşırken harran da yaptığı savaşı kaybetmiş feci bir şekilde can vermiş bunun sonrasında ittifak dağıldı. Senato Sezarın ve askerlerinden savaşlarda kazandığı başarılardan korkttuğu için bir şekilde Sezarı devre dışına almak istediler. Görev süresi biten komutan Romaya dönmediği için normal bir vatandaş olarak Romaya çağrıldı.  Amaçları Sezarı yargılayıp ortadan kaldırmak istemeleriydi. Sezarda bunu anladı dokunulmazlığını korumak için bir memuriyet yada komutanlık istedi. İstediği cevap gelmediğinde en çok güvendiği lejyonları ile İtalya kıyısı sınırına geldi. Komutanın bu sınırı geçmesi Romaya ihanet sayılırdı. Apoletlerinin sökülüp Romada yargılanacak yada Roma düşmanı olacaktı. 

Sezar sınırı geçip Romaya doğru ilerlediğinde Romada iç savaş başladı. 



Pompeius - Sezar

Sezarın Avantajları 

  • Sezarın Komutanlık Becerileri.
  • Deneyimli Lejyonerleri (cesaret, hız, iş bitiricilik, teknik kapasite, Silah kullanımı, ileri ve geri hat organizasyonları)
  • Askerlerinin Sadakati

Sezarın Galya savaşlarında yaptığı en iyi şey hızlı davranmaktı. Burada da aynı şeyi yaptı. Hızlıca güneye indi. Cumhuriyetçiler ve Pompeius taraftarları paniğe kapıldılar ellerindeki Lejyonları Sezarın eski askerleriydi. Ona karşı savaşacakları mehçüldü. Pompeius kendi lejyonlarına ulaşması gerekiyordu.  O yüzden Tüm Senato ile beraber sehir terk ettiler oluşan otorite boşluğu tek tek Sezara itaat etmesini ve onun yanında olmasının önünü açtı. Pompeius ve ordusu Epire kaçtı. 2 Ayda İtalyanın tamamına hakim oldu. Fakat savaşı kazanabilmek için Pompeius yok etmesi gerekiyordu. Rakiplerin üzerine yürümeden önce arkasını sağlama alması gerekiyordu. Hızlıca Hispanyaya gidip lejyonları aradan çıkarmayı düşündü.Kansız bir şekilde buradaki kuvvetleri ya tarafına kattı yada emekli etti. Burayı güvenliğe alınca  Romaya döndü. Pompeiusda Makedonyada kararhagö kurup ülkenin dört bir yanından asker topladı. Onbinlerce asker, 500 den fazla gemi kendisini Romanın gerçek korucuyusu sanan kişilerle kendisinin emri altında toplandılar.  İtalya rakip donanma tarafından ablukaya alınmıştı.  Risk alarak Epir kıyılarınındaki Palaesti ye  çıktı.  Karaya ayak bastığında zor durumdaydı. Denizden ikmal olması zor etrafındaki şehirler Cumhuriyetçilere destek veriyordu. Pompeiusda Sezarla savaşmayı değil yormayı istiyordu.  Kıyıya çıkan Sezarın olduğunu duyunca oda Sezarın üzerine gelmeye başladı. Sezar Apollania ve Orcium aldı . Pompeiusda Asparagumda kamp kurdu. Sezarın başarılı Komutanı Mark Antoni İtalyadan 4 Lejyon ve 800 atlı birlik ile zor bir şekilde deniz yoluyla bölgenin kuzeyine geldi. Bu aşamadan sonra Sezar ve Mark ordularının birleştirmek istediler. Pompeius çabalarına rağmen iki ordu Elbasan civarında birleşti. Sezar arkasını korumak ve tedarik hatlarını korumak için 2 Lejyonunu Teselya ve Astolia ya gönderdi. Bir lejyonunuda Makedonya'da Pompeius destek için gelecek askeri oyalaması için gönderdi. Dyrhachium sehrini ele geçirmek için Sezar şehrin güneyine kano kurdu Pompeius da onların güneyine kamp kurdu. Pompeius savaşa gelmemesi sonucunda Sezar etrafında bir çember oluşturacak ve  deniz kıyısına kadar kale yapacak kendisini hapsetme planı yaptı. Savaşçıların yanında mühendislikleri ile ünlenen Roma askerleri aralıklı olarak kuleler inşa etmeye başladılar. Kulelerin araları taş yada toprak ile siper şeklinde bırakılacaktı. 

Cumhuriyetçiler kendilerinin sarıldığını görünce kendileride korumak amacıyla siper oluşturmaya başladılar. Sezar 20 km ilk devasa bir hat oluşturdu. Arada kalan bölgelere çıkıp savaşsalarda pek bir sonuç alınamadı. Bu taktik 1. Dünya savaşında da denenmiştir. Kuşatılan Pompeius lojistik ve psikolojik sıkıntılar yaşamaya başladı. 

Yaz ayı geldiğinde durumları pek kötüydü. Pompeius bu durumda kurtulmak için bir hile denemek istedi. Dyrhachium kenti garnizonu Sezara teslim olman kabul edecek Sezarda bu habere göre şehri almaya gittiğinde askerleri saldırıya geçti. Bu tuzağı işe yarayan Pompeius tüm gücüyle atağa kalktı. Bunu beklemeyen Sezar tarafı arkadaşlarınıda ezerek kaçmaya başladı. Kuşatmanın kırılmasına sebep oldu. Sezarın askerlerinin savaş alanından kaçmasına sebep oldu. 

    Ağır bir yenilği alan Sezar Apollonia ya geri çekildi. Ufak bir garnizon bıraktı ve orayı terk etti. İç kısımlara çekilerek yaralarını sarması gerekiyordu. Vadilerden güneye indi. İÇ kısımlar daha önceden gönderdiği birlikleri ile birleşti ve Aeginium da kamp kurdular. Suriyeden gelecek olan askerleri karşılamaya giden General Calvinus yenilip Bitola ya ya çekildi. Calvinus yenen birlik Larissa ya yöneldi. Calvinusu geldiğini öğrenen Pompeius onu karşılaşma için yola çıktı. Calvinus bu haberi öğrenmesinden sonra hemen Sezarın yanına geldi. Pompeius da güneye devam ederek Larissadaki kuvvetleri ile birleşti. Her iki tarafından orduları güçlerini birleştirdi. Sezar Pharsalus kentinde kamp kurdu. Pompeius komutanları Sezarı köşeye sıkıştığını savaşmak istedilerini söylüyorlardı. Pompeius savaşmak istemiyordu. Sadece yormak istiyordu. Senatonun zoruyla Pompeius Sezar ile savaş yapmaya zorlandı. 


Enipeus nehri Yakınlarında;

Cumhuriyetçiler: 11 Lejyon 47.000 Asker, Sezar 9 Lejyon 22.000 Asker oluşuyordu. 

    Sezar 3 hattan oluşan geniş bir dizilim tercih etti. Pompeius Okçuları ve Süvari birliklerini kendi sol kanadına dizdi. Amacı süvarileri ile düşmanı sağında sarıp üstün asker sayısı ile merkezden baskı yapmaktı.  Bunu gören Sezar; 

Süvarilerini kendi sağına yerleştirdi. 3 ncü hattan çektiği bazı taburları sağ tarafı korumak amacıyla eğik açıyla 4 ncü bir hat oluşturdu. 

Lejyonerler düşmanı gördükleri zaman ellerinideki palaları var gücüyle fırlatmaya başladılar. Düşmanın üzerine olağanca güçleri ile saldırdılar. Pompeius süvarilerine hücumla emri verdi. Sezarıın süvarileri geri çekilerek gizli 4ncü hattın üzerine gönderdiler. Rakibin kaçtığını sanan Pompeius askerleri yedek hat ile karşı karşıya geldiler. Sezarın süvarileri arkadan Pompeius süvarilerini sardılar. Pompeius süvarileride piyadelerle savaşıyorlardı. iki arada kalmaktan korkan süvariler düzeni bozarak kaçtılar.  4ncü hat ve süvariler düşmanı sol tarafından çevrelediler Sezar en tecrübeli askerlerinin tuttuğu 3ncü hattıda düşmanın üzerine gönderdi. 3ncü hattan da destek alan diğer hatlar bir anda kırılmaya başladılar. Pompeius hattın kırıldığını gördüğünde kampa kaçtı. Kendi başına kalan Pompeius askerleri bir anda kaçmaya başladılar. Pek çok senatör tepelerin arasından kaçmaya çalışırken yakalandılar. Bu savaşa 200 Lejyonler ve 30 Yüzbaşı kaybeden Sezar kazandı.